Fethullah Gülen’e kimler övgü düzdü, kimler meşrulaşmasına araç oldu? – 5
Dördüncü Bölüm (Gülen-Ecevit Bağlantısı-2)
“Fethullah Gülen’e Kimler Övgü Düzdü, Kimler Meşrulaşmasına Araç Oldu?” başlıklı dizi yazının ilk bölümünde Gülen’e destek verilmesi ve meşrulaştırılması sürecinde rol alan Bekir Coşkun, Nail Güreli, Müjdat Gezen ve Hayrettin Karaca, ikinci bölümünde Süleyman Demirel, Oktay Ekşi, Rıza Zelyut üçüncü bölümünde İsmet Solak, Rahmi Turan, Can Ataklı ve Ali Sirmen‘i mercek altına almıştım. Yazı dizisinin dördüncü bölümünde Fethullah Gülen ile Bülent Ecevit ve DSP ilişkisini değerlendirdim beşinci bölümde de Gülen-Ecevit / DSP ilişkisine devam edeceğim.
T24 internet sitesinde Selin Ongun‘un Fethullah Gülen’e en yakın isimlerden biri olan Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce ile 14 Ekim 2010‘da yaptığı röportaj 28 Şubat sürecinde Gülen Cemaati ile Bülent Ecevit ilişkisine ışık tutuyor. Bu röportajda 22, 23 ve 24 dönem CHP Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi’nin İstanbul Defterdarı iken Zaman gazetesinin arsa sorunun çözülmesine vesile olduğunu da öğreniyoruz.
‘Okulumuza 80 kez müfettiş gitti, arkadaşlarımız Ecevit’e şikâyet etti’
Biz 28 Şubat sürecini yaşadık. Ben o dönem Zaman gazetesinin genel müdürüydüm. 1995’ten 1999’a kadar yayından matbaaya, her türlü idarenin başındaki insandım. Tankla tüfekle bir camianın üzerine gelindiği bir dönemden bahsediyoruz. Peki onun gazetesini, okullarını da didik didik etmezler miydi? Bakınız o dönemde Ankara’daki Samanyolu Koleji’ne altı ayda 80 defa müfettiş gitti. Öğrenciler, “Derslerde öğretmenlerimizden çok müfettiş görüyoruz” dediler. Veliler, “Çocuklarımız adam akıllı eğitim alamayacak mı?” diyerek isyan etti ve arkadaşlarımız rahmetli Ecevit’e şikâyete gittiler. Ve Ecevit inanamadı. Milli Eğitim Bakanı arayıp teyit edince şaşırdı.
‘Gazetemizin arsası için Akif Hamzaçebi’den ricada bulundum’
Daha enteresan bir şey söyleyeyim. Bunu ilk kez açıklıyorum, çünkü “Cemaat şeffaflaşmalı” diyenlere samimiyetle anlatmak istiyorum. Ben Zaman’ın genel müdürü iken İstanbul Defterdarı kimdi biliyor musunuz; Akif Hamzaçebi. Kendisi şu anda CHP Grup Başkanvekili. Ben gazetemizin arsasıyla ilgili bir mesele nedeniyle kendisine gittim ve ricada bulundum, o da bana yardımcı oldu. Şimdi 28 Şubat’ın kabadayıları, bizim bir hukuksuzluğumuz olsa, bu insanların tepesine binmezler miydi?
Hüseyin Gülerce’nin bu röportajı ile ilgili olarak 16 Ekim 2010′da Haydar Baş’a yakın Yeni Mesaj gazetesi yazarı Muharrem Bayraktar’ın “28 Şubat Mağdurları” başlıklı yazısında Gülen Cemaatinin bu süreçte nasıl kollandığına ilişkin ipuçları var.
“Hocaefendinin Ankara’daki kolejine 80 defa müfettiş gitmiş! Ama Başbakan Ecevit’in haberi yokmuş. Haberdar olunca tabi her şey süt liman olmuş. Aynı dönemde Haydar Baş’a sempati duyanların kolejlerine de baskınlar yapıldı. Bu baskınlar “teftiş amaçlı” değil, kapatma amaçlıydı. Başbakan Ecevit “Fethullah Gülen’in okullarına dokunmayın talimatını verirken “Haydar Baş’ınkileri kapatın” diye dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’a talimat gönderiyordu….
Fethullah Gülen’e dokunmayın diyen Ecevit’in “Haydar Baş’a dokunun” diye verdiği talimat çok sert bir şekilde yerine getirilmişti. Ama ne gariptir bu baskınların mağduru olan Haydar Baş ve sempatizanları “28 Şubatçı ve askerci” ilan edilmiş, ama 28 Şubat’ın hiçbir kurumuna dokunmadığı Fethullah Gülen ise 28 Şubat mağduru olmuştu…”
Ali Rıza Üçer
İLK KURŞUN