Fethullah Gülen’e kimler övgü düzdü, kimler meşrulaşmasına araç oldu? – 4
Fethullah Gülen’e Kimler Övgü Düzdü, Kimler Meşrulaşmasına Araç Oldu? – 4
Dördüncü Bölüm (Gülen-Ecevit Bağlantısı-1)
Fethullah Gülen’e Kimler Övgü Düzdü, Kimler Meşrulaşmasına Araç Oldu?” başlıklı dizi yazının ilk bölümünde Gülen’e destek verilmesi ve meşrulaştırılması sürecinde rol alan Bekir Coşkun, Nail Güreli, Müjdat Gezen ve Hayrettin Karaca, ikinci bölümünde Süleyman Demirel, Oktay Ekşi, Rıza Zelyut üçüncü bölümünde de İsmet Solak, Rahmi Turan, Can Ataklı ve Ali Sirmen‘i mercek altına almıştım. Yazı dizisinin dördüncü ve beşinci bölümlerinde Fethullah Gülen ile Bülent Ecevit ve DSP ilişkisini değerlendireceğim.
Gülen ve Ecevit’in İlk Buluşması
Fethullah Gülen ve Bülent Ecevit‘in ilk karşılaşmaları Zaman gazetesi yazarı Selim Hancıoğlu‘nun 10 Ekim 2006‘da “Bülent Ecevit ve Türk Okulları” başlıklı yazısında ayrıntılı biçimde anlatılıyor.
“1995 yılının 20 Mart’ında muhterem Fethullah Gülen ile merhum Ecevit’in ilk kez yüz yüze görüşmeleri, her iki taraf için de samimi bir dostluğun temellerinin atılmasına vesile olmuştu. Bu görüşmenin Bülent Bey’in İzmir’e gideceği bir sırada, İzmir’de gerçekleşmesi talebine, Hocaefendi şu cevabı vermişti: “Kendileri Başbakanlık yapmış bir devlet büyüğümüzdür, bizim zât-ı âlilerini ziyaret etmemiz daha uygun olacaktır”. Görüşme sırasında, Rahşan Hanım mutfakta çay hazırlıkları yapmaktayken, merhum Ecevit okullarla ilgili bilgi almaktadır. Bir an yurtdışındaki okul sayısını duyunca heyecanlanan Bülent Bey, ayağa fırlayıp Rahşan Hanım’ı çağırır, “Rahşan gel çabuk, bak kaç okulumuz varmış!…” diyerek. Böylesi bir samimiyet ve içtenlik, başta muhterem Hocaefendi olmak üzere, orada bulunan herkesi duygulandırır. Merhum Bülent Ecevit, görüşme sonrasında şunları ifade etmişti: “Gerçekten çok mutlu bir görüşme oldu aramızda. Bir kere çağdaş düşünceli bir insan. İslam’a çok bağlı ve aynı zamanda İslam’ı çağdaşlıkla bağdaştırmaya çalışan bir kimse. Çok açık görüşlü olduğu izlenimini edindim”. Hocaefendi de bu ilk görüşme sonrasında çok olumlu açıklamalar yapmış ve yıllarca Bülent Bey’le dolaylı da olsa iletişimi sürdürmüştü.”
Gülen ve Ecevit’in İkinci – Üçüncü Buluşması
“Kenan Evren 22 Mart 1997 Cumartesi akşamı Samanyolu TV‘de Haber Kritik programının konuğuydu. Gündemde 28 Şubat ve darbe ihtimalleri vardı. Osman Özsoy ve Mim Kemal Öke, Kenan Evren’le stüdyoda yayında iken Bülent Ecevit’ de bir başka çekim için Samanyolu Televizyonu‘na gelmişti. Kenan Evren’i genel müdür Naci Tosun‘un odasında televizyondan izleyen Ecevit yayından sonra Evren’le tokalaştı. Kenan Evren odadan içeri girerken Ecevit’i görünce “Aaa siz de mi buradasınız?” diyerek hayret ve şaşkınlığını ifade etti.
Bülent Ecevit, Kenan Evren ayrıldıktan sonra Ayna haber programının dünyaya yayılan Türk okulları hakkında hazırladığı program için bant çekimlerine katıldı. Çekimden sonra Fethullah Gülen‘le görüşmek istediğini söyledi. O akşam geç olduğundan ertesi günü 23 Mart 1997 Pazar günü yine aynı yerde Samanyolu binasında görüşebileceğini ifade etti.
Bunun üzerine Pazar günü saat 14′te DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit Samanyolu Televizyonu binasına gelerek Fethullah Gülen‘le 45 dakika kadar görüşme yaptı. Görüşme baş başa yapıldı ve kimse içeriye alınmadı. Fethullah Gülen, Ecevit’le görüşmesinden sonra televizyondan ayrılırken Bülent Ecevit‘in yakından ve önyargısız anlayışı korumadaki hassasiyetinden dolayı memnuniyetini ifade etti.
Fethullah Gülen, NTV Püf Noktası programında Taha Akyol ve Cengiz Çandar‘ın sorularını cevaplarken Vatikan’a gitmeden 5 gün önce 4 Şubat 1998 Çarşamba günü Başbakan’la (Mesut Yılmaz) görüştüğünü ve Papa görüşmesinden devletin üst düzey yetkililerinin haberi olduğunu söyledi. Fethullah Gülen, Taha Akyol‘un bu konudaki sorusuna şöyle cevap verdi:
“Yaptığımız bu görüşmeden (Papa görüşmesi) devletin haberi vardı. Amerika’da bulunduğumuz zaman sayın hariciye vekilimiz İsmail Cem Bey’le bir arkadaşımız görüştü. Böyle bir sürecin başladığını söyledi. O da böyle bir şeyi istihsan etmişlerdi, güzel görmüşlerdi
Hatta kardinalle görüşme bu mesele için ilk adım olarak sayılıyordu. Vatikan tarafından davet edildikten sonra da gitmeden bir iki gün evvel Sayın Ecevit ile görüştük. İstanbul’daki evine gitmiştik. Kendileri “önümüzdeki günlerde Vatikan’a gideceksiniz” dedi.
Dinlerarası diyalog adına daha doğrusu değişik din müntesiplerinin diyalogu adına iyi bir şey olacağına inanıyorum dedim. O da çok isabetli olur dedi. Bu açıdan devletin üst kademesindeki yetkililer bu meseleyi biliyorlardı.”
Ecevit, Fethullah Gülen’i “meşru bir muhatap” olarak kabul ediyor!
Gülen, 4 Şubat 1998 Çarşamba günü İstanbul’da Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit ile bir araya geldi. Böylece Cumhurbaşkanı Demirel‘den sonra Bülent Ecevit de Fethullah Gülen‘i “meşru bir muhatap” olarak kabul ettiği işaretini veriyordu..
Fethullah Gülen’in Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ndan Bülent Ecevit’e Ödül
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın 22 Aralık 1997′de İstanbul Hilton Oteli’ndeki ödül töreninde “Ulusal Uzlaşma Teşvik Ödülleri” dağıtıldı. “Siyaset” dalında ödüle değer görülenler dönemin TBMM Başkanı Hikmet Çetin ile DSP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit idi. Ecevit ve Çetin bütçe görüşmeleri nedeniyle törene katılamadı. Ecevit yoğunluk nedeniyle katılamadığı törenden kısa bir süre sonra ödülünü almak için vakıf yöneticilerini ziyarete gitti.
Bülent Ecevit 2006 yılında da Gülen Cemaatinin organize ettiği Türkçe Olimpiyatları “na katılıp, jürinin kendisi için takdir ettiği özel ödülü alacaktı ama o günlerde GATA”da yoğun bakımdaydı. Ödülü onun adına DSP İstanbul İl Başkanlığı aldı..
Fethullah Gülen‘in hakkında Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde açılacak davayı haber almasının ardından sağlık sorunlarını gerekçe göstererek ABD’ye gidişinin ardından Haziran 1999′da patlayan kasetler Türkiye gündemini derinden sarsmıştı. Bu süreçte Bülent Ecevit‘in Fethullah Gülen’e sağlığı için Amerika’ya gitmesini telkin ve tavsiye ettiği kulislerde sıkça dile getiriliyordu. Kasetlerin ortaya çıkışından sonra Gülen’le ilgili hava birdenbire değişmişti. Hürriyet gazetesinde 20 Haziran 1999‘da ” Fethullah’a yoğun tepki” başlıklı haber de Gülen aleyhine tepkileri yansıtması bakımından dikkat çekiciydi.
“Fethullah Gülen’in laiklik karşıtı konuşmalarına tepkiler artarak sürüyor. Türkiye’nin dörtbir yanından gazetemizi arayan binlerce okurumuz, devleti ele geçirmek istediklerini itiraf eden ve İsmet İnönü’ye hakaret eden Gülen’i kınadılar. Gülen’in sözlerine en sert tepkiyi TBMM eski Başkanvekili DYP’li Kamer Genç gösterdi. Genç, Gülen’i, ‘‘Mevcut tarikatların, laik cumhuriyeti yıkmak isteyenlerin en sinsi, akıllı, sistematik yol izleyeni ve en büyük tehlike yaratacak olanı’’ diye değerlendirdi.
MHP’Lİ BAKAN SERT ÇIKTI
MHP’li Tarım ve Köyişleri Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp, Gülen’in devleti ele geçirme stratejisiyle ilgili olarak, ‘‘Böyle bir teşebbüs veya niyet karşısında tüm kurumlarıyla devleti ve bütün Türk milletini bulur’’ dedi.
DSP’li Devlet Bakanı Hasan Gemici ise, ‘‘Gelişmelere göre hükümet, ne gerekirse yapacaktır. Devlet de tabii ki kendisini koruyacak, refleksini gösterecektir’’ diye konuştu. Gemici, Ecevit’in geçmişte Gülen’le ilgili olumlu değerlendirmeler yapmasını ise ‘‘O günün koşullarında yapılmış iyi niyetli bir değerlendirme’’ diye savundu. TBMM eski Başkanı Hikmet Çetin ise bu konudaki soruları yanıtlamaktan kaçındı.
FP’DEN FETHULLAH SAVUNMASI
Fethullah Gülen ve arkadaşlarının Türkiye ve Türk Devleti düşmanı olduklarına inanmadığını söyleyen FP Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül, ‘‘Fethullah Gülen ve arkadaşlarının yıpratılmasının doğru olmadığı kanaatindeyim’’ dedi.
İzmir’de düzenlenen bir panelde konuşan gazeteci yazar İsmet Solak, ‘‘Benim için Öcalan ile laik Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak isteyen Fethullah arasında fark yoktur’’ dedi. Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Yekta Güngör Özden ise ‘‘Bu sorunu yıllardır çözemiyoruz. Demek ki Atatürk’ten daha radikal önlemler alınması gerek’’ dedi.
ATEŞ: İRTİCA EGEMEN OLAMAZ
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Toktamış Ateş, Türkiye’de irticanın hiçbir zaman egemen olamayacağını, sorunların çözülebilmesi için demokrasinin tüm kurum ve kuruluşlarıyla işlemesi gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. Ergun Aybars ise okullarda Atatürk düşmanı öğretmenlerin yetiştirildiğini iddia etti ve ‘‘Ben bunu benim okulumda da görüyorum. Üniversitede Atatürk İnkılapları dersi veren Atatürk düşmanı öğretim üyeleri bile var’’ dedi.
İşçi Partisi Genel Başkanı Hasan Yalçın da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Başbakan Bülent Ecevit‘i, Fethullah Gülen’den aldıkları ödülü derhal geri vermeye çağırdı.
Öte yandan Fethullah Gülen’e yakınlığı ile bilinen DSP Afyon Milletvekili Gaffar Yakın, şok kasetle ilgili olarak bir yorum yapmadı. ”
ALİ RIZA ÜÇER
İLK KURŞUN