Yalçın Küçük’e yanıt: “Yahudi/İbrani” değil, köklü bir “Türk” ailesinin çocuğuyum
Yalçın Küçük’e yanıt
Osman KORUTÜRK, CHP PM Üyesi, istanbul Milletvekili
Köşe yazarlarınızdan Yalçın Küçük, uzunca bir zamandan beri Aydınlık Gazetesi‘nde dedem Salâh Cimcoz‘un Sabetayist olduğunu yazıp çiziyor, insanlar etnik aidiyetlerini kendileri seçmedikleri gibi, Sabetayist ya da başka bir kökenden olmak utanılacak bir şey değildir, insanlar köken ya da aidiyetleri bağlamında değil kendi yaptıkları ve yapmadıklarıyla değerlendirilmeleridir. Şimdiye kadar bu konuyu bir dava mevzuu yapmanın ya da buna karşı girişimlerde bulunmanın, içlerinde pek çok arkadaşım da bulunan Yahudi kökenli Türkleri rencide edeceğini düşünerek herhangi bir girişimde bulunmadım. Öte yandan, dedemin kimliğini açıklarken aile geçmişimden söz etmek durumunda kalacağım için, sanki soyum sopumla övünüyor gibi bir tutumun içinde görünmekten de çekinerek ne Bay Küçük‘ün ne de, muhtemelen onu kaynak alarak aynı iddiayı öne süren başkalarının Salâh Cimcoz’un “Sabetayist” olduğuna dair savlarına bugüne kadar yanıt vermedim. Ama, artık bu iddianın dozunun giderek arttırıldığını ve yazarınızın bu iddiayı kendi vehmettiği bazı siyasi-idari bağlantıları da izah etmek için kullanmakta ısrar ettiğini görünce aşağıdaki hususları gazeteniz aracılığıyla okurlarınızın bilgisine getirmenin doğru olacağım düşündüm.
Dedemin ismi Salah değil Salâh
Dedemin ismi, Bay Küçük tarafından yazıldığı şekilde Salah değil, Salâh‘dır. Salâh ismi Arapça kökenli bir addır ve “barış, iyilik, iyileşme” anlamına gelmektedir. Özellikle Kuzey Afrika’da, Tunus, Cezayir, Mısır’da çok yaygındır. Bu ülkelerde ve Türkiye’de bu isim Bay Küçük’ün İbranice verdiği anlamda değil, Arapça kelime anlamında kullanılır. Bizde Salâhaddinya da Selahattin olarak yaygınca kullanılan adın da kökeni budur.
İbranilikle uzak yakın ilgisi yok
Salâh Cimcoz’un Osmanlı Meclisinde ittihat ve Terakki Fırkası mebusu olduğu, siyasi görüşlerinin esas itibariyle hep sosyalist çizgide bulunduğu, 1917 yılında Stockholm’de yapılan Sosyalist Enternasyonal’in öncülü olan ilk Sosyalist Kongresinde Osmanlı Mebusan Meclisi’ni temsil eden iki sosyalist milletvekilinden biri olduğu, ingilizler tarafından istanbul’un işgalinden sonra tutuklanarak Malta’ya sürüldüğü, Cumhuriyetin kurucu kadroları arasında yer aldığı ve Atatürk’ün sevip saydığı bir siyasetçi olduğu; Atatürk’ün hayatı süresince, partinin kültür ve sanat işlerinden ve işçi konularından sorumlu CHP Merkezi idare Heyeti azası ve istanbul Milletvekili olarak görev yaptığı doğrudur.
Ancak dedem Salâh Cimcoz’un Yahudilik ya da Bay Küçük’ün kullandığı deyimle “İbranilik“le uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur.
Köklü bir Türk ailesinin çocuğu
Salâh Cimcoz, Trakyalı köklü bir Türk ailesinin çocuğudur.
Dedem, Sultan I. Mahmut döneminde, sadrazamlık da dahil, çeşitli devlet görevlerinde bulunduktan sonra, Osmanlı Orduları Başkomutanı, o zamanki adıyla Serdar-ı Ekrem olarak İranlıları Tebriz’de bozguna uğratıp, halen Topkapı sarayında bulunan Nadir Şah‘ın tahtını da alarak İstanbul’a dönerken, toparlanan İranlılarla Kerkük önlerinde tekrar savaşa tutuşup orada şehit edilip başı kesilen, türbesi de halen Kerkük’te bulunan Mora Yenişehirli Topal Osman Paşa’nın ahfadı, Bosna-Hersek Umumi Valisi Yenişehirli Vezir İbrahim Paşa’nın torunudur. Babası Yenişehirli Asım Beydir. Ailemizde esasen mevcut olan bu şecere, ibrahim Alaettin Gövsa’nın, 100 Türk Büyüğü adlı kitabında da yer almıştır.
Anneannemin şeceresi
Anneannemin ailesi de Moralı’dır. Anneannem Hasene Cimcoz, Paris Sefiri Morali Esseyit Alî Efendi’nin ahfadı ve II. Abdülhamid tarafından, bahriyenin iktidara baş kaldıracağı kuşkusuyla uzun süre ev hapsinde tutulan Bahriye Nazırı Moralı İbrahim Paşa’nın torunudur. Babası Morali Alî Beydir. Anneannemin küçük erkek kardeşi Selahattin Alî Morali, dedemle anneannemin evlenmelerinden epeyi sonra, V Murat’ın oğlu Selahattin Efendi’nin kızı Adile Sultan ile evlenerek saraya Damat olmuştur.
Babamın ailesi
Babamın ailesine gelince, babam Fahri Korutürk Erzincan Kemah Kalesi muhafızları olan Azabağasızade ailesinden, Şurayı Devlet Daire Müdürlerinden Esseyit Hacı Osman Sabit Bey’in oğludur, İstanbul doğumludur. Ailemin baba tarafının da Yahudilikle bir ilgisi yoktur.
Yahudi olmak da utanılacak bir şey değil
Ancak, Sabetayist ve Yahudi asıllı olmak, şu ya da bu kökene sahip bulunmak ne utanılacak, ne de övünülecek bir şeydir. Her millet, her kök, her asıl değerlidir. Hiçbir milletin, dolayısıyla hiçbir etnik kökenin diğerine bir üstünlüğü yoktur ve olamaz. Bunun aksini iddia etmek en kaba çizgide bir ırkçılıktır.
Kaldı ki, yukarıda da belirttiğim gibi, insanlar soylarını, soplarını, ailelerini, anne babalarını, kardeşlerini, kökenlerini ve hatta çoğu zaman dinlerini ve mezheplerini kendileri seçemezler. Bu nedenle de bunlara aidiyetleri dolayısıyla eleştirilmeleri veya övülmeleri, aile kökenlerinin, milliyet ve inançlarının olumlu ya da olumsuz vurgu konusu yapılması yanlış olmanın ötesinde etik açıdan utanç vericidir.
Bay Küçük tarafından bir süredir bana ve anne tarafımdan aileme atfedilen gerçek dışı köken bilgilerine karşı tavır almayı ve asılsız iddiaları nedeniyle kendisini dava etmeyi şimdiye kadar düşünmedim. Ancak, bu tutumumu istismar ettiğini ve ırkçı bir yaklaşımdan kaynaklanan asılsız iddialarını giderek siyasi ve idari alana taşıyıp, bunlardan yine gerçek dışı ve bu defa hakaret de içeren anlamlar çıkarmaya başladığını görüyorum. Bu bağlamda, son olarak Aydınlık Gazetesi’nin 16 Mayıs 2012 günkü sayısında, yine neye dayanarak bana atfettiğini anlayamadığım ‘Vaşington muhibbi’ ve ‘Barzani sempatizanı’ yakıştırmalarını da asılsız oldukları kadar yakışıksız buluyorum. Bu uluorta tanımlamalar nedeniyle utanması gereken tek bir kişi varsa o da kuşkusuz Bay Küçük’tür! Ben 40 yıla yakın bir süredir Türkiye Cumhuriyeti Devletine hizmet ve bu devleti beş kıtada şerefle temsil etmiş bir diplomatım. Hiçbir yabancı ülkeye ya da şahsiyete ne özel bir “muhabbetim” ne de nefretim vardır. Yabancı unsurlara dönük yaklaşımınla yön veren esas unsur ülkemin ve halkımın çıkarlarıdır.
Kendisine özel bir sempatim olmamakla beraber, bu vesileyle, pek çok suçsuz ya da suçu mahkeme kararıyla sabit olmamış vatandaşımıza olduğu gibi Bay Küçük’e karşı da bir cezalandırma olarak uygulanan yasadışı tutukluluk halinin biran önce son bulmasını temenni ediyor, gazetenize başarı ve esenlikler diliyorum.
İLGİLİ BİLGİ:
Sabatay mezhepleri
Sabetaycılık, Vikipedi, özgür ansiklopedi
– Karakaşlar, Kuniosos
– Yakubiler,
– Kapancılar ya da Kapaniler veya İzmirliler
Sevi’nin ölmesi/kayboluşu sonrasında Selanik’te yerleşen dini cemaat, çeşitli olaylar sonucunda farklı dini pratikleri benimseyen üç ana gruba/mezhebe/fraksiyona ayrıldı. Bu üç ayrı grup, mezhep taassubuyla, farklı yerlerde ibadet ediyor, kolay kolay kız alıp vermiyor ve hatta ölülerini bile aynı mezarlığa gömmüyorlar. Aralarındaki gizli rekabet ve husumet hala sürmektedir. Değişik adlar alan bu grupların nesl-i şerîf denilen en yüksek asil ailelere mensup birer reisi var. Bunlar, cemaat ihtiyarlarının reyleriyle seçilirler, ölünceye kadar bu mevkide kalırlar.
Sevi’nin kayınbiraderi olan Yakov Qerido’yu onun halifesi kabul eden yakubiler, daha sonraları ortaya çıkan ve Mesihi ruha sahip olduğunu iddia eden Baruhya Ruso‘nun (Osman Baba, Osman Ağa, Osman Bevvap) hilafetine inanan karakaşlar ve sadece Sevi’ye inanan Kapancılardır.
Osman Baba Bektaşi tarikatında Dede’lik derecesine kadar yükselmiş olup, mezarı Bulgaristan’ın Khaskovo köyününün güney batısında bulunmaktadır.
Osman Korutürk’ün Özel Yaşamı
Osman Korutürk, Vikipedi, özgür ansiklopedi
Türkiye Cumhuriyeti’nin 6. Cumhurbaşkanı Fahri S. Korutürk ve eşi Emel Korutürk’ün büyük oğlu olan Osman Korutürk, Prof. Dr. Münci Kapani‘nin kızı Suzan Korutürk ile evlidir. Kendisi gibi diplomat olan Hüseyin Selâh Korutürk’ün ve psikolog Ayşe Arzık’ın ağabeyidir.