Demokrasi bir saldırı silahı mıdır?
Arap Birliği adı verilen topluluk içinde yer alan ve ortak paydaları küresel güçlere bağımlılık olan bir dizi ülke, Suriye’ye demokrasi getirmek için kollarını sıvamışlar, kendilerine verilen buyrukları yerine getiriyorlar.
Sadakatle yerine getiriyorlar buyrukları.
Boyun eğerek yerine getiriyorlar.
Emperyalizmin birer kölesi, uydusu, taşeronu olarak yerine getiriyorlar.
Son uyguladıkları ambargonun gerekçesi nedir, lütfen altını çiziniz?
– Suriye’ye demokrasi getirmek!
Peki, demokrasi getiren bu ülkelerin hangisi demokrasi ile yönetilmektedir?
Geçtik ilerisini, gerisini, en sıradan demokratik ilkeler dahi bu ülkelerde geçerli midir?
Hayır, asla…
Peki dertleri nedir?
Tasaları hangi menzildedir?
Bir ülkenin gerçekten demokrasi ile yönetilebilmesi için her şeyden önce o ülkenin bağımsız olması gerekir.
Millet egemenliğinin gerçekten halkta olması gerekir.
Eğer bir ülke halkı kendi yönetim biçimine egemen değilse, o ülkede demokrasinin varlığından söz etmek mümkün değildir.
Öte yandan yıllardır Amerikan emperyalizminin süngüsü altında yaşayan bir ülke olan Irak’ın Başbakanı Nuri Elmalık çıkıyor ve şunları söylüyor:
– Esad ölürse savaş kaçınılmaz olur!..
Peki, savaş kimle kim arasında çıkacaktır?
Amerikan işgali altında bile kendi bağımsızlığını korumak için yiğitçe direnen Nuri El/Maliki’a göre savaş, tüm Ortadoğu ülkelerini ateş çemberinin içine alacaktır.
Bu savaşta boy hedefi olacak birinci ülke hangisidir?
– Türkiye!..
İşte geldiğimiz yer burasıdır.
Türkiye, hiçbir çıkarı olmayan, milli bütünlüğü açısından hiçbir risk taşımayan bir kulvarda savaşın orta yerine atlamış, her yönden ateş çemberinin ortasında kalmış durumdadır.
Peki, niçin böyle yapmıştır Türkiye?
Çünkü Türk hükümeti, “yurtta sulh cihanda sulh” ilkesinin tam tersine bir politika izlemeyi tutturmuştur.
Çünkü Türk hükümeti, kendisi ile ilgili kararları kendisi verme konumundan uzaklaşmış, ABD ve AB’nin küresel çıkarları doğrultusunda politika oluşturan bir uydu/devlet haline getirilmiştir.
ABD buyurmakta, Arap Birliği öksürmekte ve Türkiye gürlemektedir…
Daha şimdiden Suriye’ye karşı uygulanan ekonomik ambargonun tahribatı öncelikle Suriye’ye yakın illerimizdeki dengeleri alt üst etmiştir. Söz konusu denge bozukluğunun ilerleyen süreçte tüm Türkiye ekonomisine sirayet etme eğilimi giderek güçlenmektedir.
Önümüzdeki aylarda Suriye’de genel seçimler yapılacaktır.
Suriye halkı sandığa gidecek ve özgür iradesini ortaya koyacaktır.
Demek ki, Suriye’ye karşı uygulanması tasarlanan saldırı planlarının bu tarihten önceye sıkıştırılması zarureti bulunmaktadır.
Çünkü Beşer Esad’ın genel seçimlerden halkının desteğini arkasına alarak çıkması Suriye’ye askeri müdahalenin tek ve yegâne nedenini ortadan kaldırmış olacaktır.
Demek ki, Suriye’ye karşı silahlı bir müdahaleyi düşünenlerin ellerini çabuk tutmaları acil bir zorunluluk haline dönüşmüştür.
Çünkü Irak’ı işgal gerekçesi fos çıkmıştır.
Aynı şeyin Suriye’de de gerçekleşmesi içine düşülen fiyasko ortamını daha da derinleştirecektir.