AKP dahil bütün partilerde “Tek Adamlık” anlayışı…
Biliyorsunuz AKP’de kongre dönemi.
MHP gibi AKP’de kongre sürecine girdi ve kongre takvimini başlattı.
AKP’de başlayan kongre süreci AKP’nin demokrasi maskesini düşüreceğe benziyor.
Demokrasiden bahsedildiğinde “AKP’den önce ve AKP’den sonra” diye söze başlayan, Türkiye’yi demokrasiye taşıdığını iddia eden AKP’de çok adaylı kongrelere müsaade yok.
Türkiye’nin her tarafından gelen bilgiler AKP’nin demokrasiden, çoğulculuktan, katılımdan, parti içi demokrasiden ne anladığını tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor.
Başta ilçe teşkilatları olmak üzere gençlik ve kadın kolları kongrelerinde tek aday istiyor.
Katılımcı demokrasiden bahseden, delegelerini mahallelere sandık kurup seçen AKP’de adaylar Ankara AKP Genel Merkezinden belirleniyor.
Bursa’da, Giresun’da, Adana’da, İzmit’te AKP Genel Merkezinin rızası dışında aday olan isimler Ankara’ya çağırılarak adaylıktan çekilmesi baskısı yapılıyor.
Aksi halde kongreler iptal ediliyor.
Bizde “parti içi demokrasi var” diyen Bülent Arınç’ın kulağı çınlasın.
AKP’de “parti içi demokrasi” işte böyle işliyor.
AKP kongrelerinde ne aday çıkılabiliyor, ne de yarışılabiliyor.
Parti Genel Merkezi bir aday belirliyor ve o adayın seçilmesini istiyor.
Çok sıkışırlarsa kongre iptal ediliyor.
Yeni Türkiye’nin kurucu partisi, ileri demokrasinin öncüsü AKP’de çok adaya müsaade edemiyor.
İzmit’te Derince, Gebze ve Dilovası kongreleri adaylar çekilmeyince ileri bir tarihe ertelendi.
Giresun Görele’de mevcut ilçe başkanının karşısına çıkan Alaattin Demirci Genel Merkeze çağrılarak adaylıktan el çektirildi.
Bursa Osmangazi’de adaylıklarını bile ilan edemeyen yedi isim Ankara’ya çağırıldı ve adaylar teke düşürüldü.
Adana Seyhan ve Ceyhan’da Genel Merkezin belirlediği tek adaylar seçildi.
AKP demokrasisi işte.
Türkiye’ye demokrasi getiriyor, Libya’da, Suriye’de muhaliflere özgürlük istiyor ama “kendi kongrelerinde” tek aday istiyor.
AKP’de durum böyle de diğer partilerimizde farklı mı?
Hayır.
Siyasi Partiler Kanunundan aldıkları güçle liderler parti içinde farklı seslere, farklı düşüncelere tahammül edemiyorlar.
Kurallar çerçevesinde parti uygulamalarını eleştirmek, fikir beyan etmek mümkün değil.
Liderlere ve yakın kadrolarına rağmen siyaset yapabilmek imkansız.
Buna soyunanları bekleyen akıbet her parti de aynı.
İhraç…
AKP dâhil bütün partilerde “Tek Adamlık” anlayışı hâkim.
Atatürk’e diktatördü iması yapan liberal işbirlikçiler partilerimizin durumunu görmezden geliyor.
Milli İrade ve demokrasi nutukları çekenler konu parti içi demokrasiye geldiğinde Esad’dan beter bir hale bürünüyor.
Bu durum yakın gelecekte de değişecek gibi gözükmüyor.
Yeni Türkiye’nin mimarı AKP’nin dokunmadığı tek kanun Siyasi Partiler Kanunu.
Liderlerin değişmesini istemediği tek kanun Siyasi Partiler Kanunu.
Yeni Anayasa isteyen AB ve ABD’nin ilgilenmediği tek kanun Siyasal Partiler Kanunu.
Adına demokrasi denen bir tiyatro oynanıp gidiyor.
Bizde seyrediyoruz.
Siyasi Partiler Kanunu bu ülkenin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engeldir.
Liderleri Tanrılaştıran!, siyasal kadroları kişiliksizleştiren bu kanun değişmeden Türkiye’nin demokratikleşmesi, parti içi demokrasinin tesisi mümkün değildir.
Demokratikleşme, ihanet açılımı ile kardeşliği zedelemekten, Ermenilerden özür dilemekten, Dersim ile yüzleşmekten değil parti içi demokrasiyi sağlamaktan başlamalıdır.
Bu değişime gitmeyenlerin, kongrelerinde iki aday gösteremeyenlerin demokrasi adına söylediği her şey hikâyeden başka bir şey değildir.
Müjdat ÖZTÜRK