Ordu düşmanlarının başına 30 Ağustos’ta balyoz düşsün!
Bugün 30 Ağustos. Osmanlı İmparatorluğunun enkazı üzerinde “Phoenix” -Anka kuşu- gibi yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının yolunu açan büyük zaferin 89. yıldönümü. Ve bugün bu büyük günü nasıl kutluyoruz. Başka hiç bir ülkeye nasip olmayan bir “millet ordusu” nu, haşmetini, geleneklerini ve saygınlığını yok etmek için topa tutarak.
Nizamı Cedit kurulmasını öneren, soyadında Türk geçen bir Prof. yazar bu durumu Yeniçeri Ocağı’nın topa tutulmasına benzetmiş.. Doğru. Her taraftan salvo ateşleri yapıldı, yapılıyor. Malum medya sevinç içinde yazıyor; kamuoyu araştırmalarına göre bir zamanlar ülkenin en saygın kuruluşu olan TSK’nın puanları en altlara düşmüş. Şimdi en saygın kurum Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı imiş! Güler misiniz, ağlar mısınız! Fakat işin en vahim tarafı, bu adamlar kendi orduları artık saygın değil diye seviniyorlar! Maksatları sadece Türk Ordusu’nu yok etmek değil, “kanla irfanla” kurduğu Cumhuriyeti yok etmek. El hak, başarıyorlar da!
Duvarımda renklendirilmiş, büyütülmüş bir fotoğraf-tablo var: Gazi Mustafa Kemal, Eymir Gölü’ne giderken yolda Dikmen sırtlarnıda mola vermiş, karlara uzanmış yatıyor, yanında yaveri amcam Muzaffer Kılıç. Bunu hep yazarım, çünkü ben o günleri yanında büyüdüğüm amcamdan defalarca birebir dinlemiş, yaşamışımdır. Bugün gene de yaşıyorum. Eskiden gururla, fakat bugünlerde Mustafa Kemal’den, amcamdan ve babamdan utanarak. Çünkü onların emanetine ihanet ediyor, canları ve kanları pahasına kazandıkları “zafer” leri ve neticelerini göz göre göre heba ediyoruz, buna göz yumuyoruz. Bu zaferler boşuna mı idi, bunca kan ter göz yaşı boşuna mı idi?
Şimdi açıkça ve utanmadan 2. Cumhuriyet, 3. Cumhuriyet naraları atılıyor.
Gerçek şu ki bu Cumhuriyet demokrasiyle kurulmadı… Zamanında, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının iradesiyle, halkın büyük kısmının direnişine rağmen kuruldu.. Şimdiyse, tramvay dolusu bindirilmiş oylarla ve malun kalemlerin, aydınların desteğiyle yıkılmak isteniyor. Ve başarıyorlar; çünkü Cumhuriyeti, Atatürk’ün devrimlerini koruyan Türk Ordusu maalesef, içi boşaltılmış kağıttan bir kaplana dönüştürüldü.
Bu yılki resepsiyonların iptali belki ayrıntı ama aslında çok anlamlı; acı durumu yansıtıyor… Benim içim kan ağlıyor. Bugün yüz binlerce insanımızın ellerinde çiçekler, bayraklar, Anıtkabir’e Atatürk’ten özür dilemek ve güven tazelemek için koşmalarını bekliyorum. Ama galiba boşuna. O Cumhuriyet mitinglerindeki binler galiba buharlaştılar. Organize edenler ise “içerideler!”
Yoksa artık “bugünü” , “elveda yarınlar” diyerek geçmişin hasretiyle içimize mi gömelim?
Her şeye rağmen ordumuzun “Zafer Bayramı” bu bayramın kıymetini bilenlere kutlu olsun. Ordu düşmanlarının başına da Türk Ordusu gibi taş, balyoz düşsün.
Okuyucularımın Ramazan Bayramı’nı da kutlarım. Bayramın ikinci günü 31 Ağustos ve 1, 2 Eylül’de köşemde yokum. 3 Eylül Cumartesi gün kavuşmak üzere.
Altemur Kılıç
YENİÇAĞ