İhanetin hesabı kapanmaz!..
Açılım zırvasının bedeli bir ayda kırk’tan fazla şehit, sönen ocaklar, ağlayan analar ve her yanı sarmış olan ihanettir. “Milli birlik ve kardeşlik” diyerek ülkeyi getirdikleri nokta “kan ve gözyaşı” olmuştur. İşin aslının nasıl bir kirli birlik ve düşmanlık olduğunu bugün acı biçimde görüyoruz. Türk milletinin gazabından korktukları için teröre karşı yapılması gerekeni yapmaları bir teselli olsa da, sonunun nasıl geleceğini henüz bilmiyoruz. Zira, söz konusu olan AKP’dir ve bir değil bin defa düşünmek gerekiyor. Yarın yeni bir kıvraklıkla her şeyi tersine çevirmeleri, hatta bundan bir kahramanlık hikayesi çıkarmaları gayet mümkündür.
Fitne iş başında
Bu ihanet sürecinin ortakları ve hazmettirme ekipleri hemen sahne almış ve varlık sebeplerine uygun şekilde, ‘barış çöktü, barış dili zarar gördü, yeniden başa döndük’ fitnesini yaymaya başlamışlardır. Bu fitnenin bir defa daha sahne alması, ihanetin nasıl bu noktalara geldiğinin de göstergesidir. Bu şartlar altında hala yıkım projesinden taviz verilmeyeceğini söylemek, MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin özellikle altını çizdiği gibi akıl dışıdır ve üstelik bu konuda ısrar, Türk milletinin ayrılmasına ve ülkemizin bölünmesine çanak tutulduğu anlamına gelecektir. Hiç kuşkusuz açılım zırvası devam ettiği sürece bölücülük kendisine üreyeceği uygun ortamı her zaman bulabilecektir.
Prizmanın diğer yüzü
Prizmanın diğer yüzleri henüz çevrilmemiştir. Kandil’e düzenlenen operasyonlardan sonra panikleyen bölücülerin ve onların siyasi uzantılarının çok çarpıcı itirafları geliyor. Bu toz duman içinde belki yeteri kadar anlaşılmıyor, ama AKP’nin Türkiye’yi bu noktaya nasıl getirdiği çok çarpıcı biçimde bir bir ortaya dökülüyor.Anlaşılan ihanet cephesi, İmralı canisi ile yapılan pazarlıkları, verilen sözleri, yapılan anlaşmaları elinde koz olarak tutuyor ve bir tehdit unsuru olarak kullanıyor. Şu ana kadar açıklanmış olanlar bile bu iktidarın nereden gelip, nereye gittiğini göstermek bakımından fazlasıyla yeterlidir.
Bir ayda 40 şehit
Eğer bu ülkede gerçekten demokrasi olsaydı, gerçekten hukuk işleseydi bugün ikinci bir Silivri, terörü ve ihaneti bu ülkenin başına bela edenler için çoktan kurulmuş olurdu. Silivri’de yatanlar için henüz ispatlanmış bir şey yoktur, ama yaşanan bölücü ihanet çok açık, çok aleni ve çok belgelidir. Derin bilgilere, özel araştırmalara gerek yok. Bugüne kadar gördüklerimiz, duyduklarımız, yaşadıklarımız fazlasıyla yeterlidir. Türkiye’yi bölmek için silahlı örgüt kurmuş, dağa çıkmış, dünyada eşi emsali görülmemiş vahşi cinayetler işlemiş, 40 bin kişinin katliamından birinci derece sorumlu, milyarlarca lira kaybın baş aktörü bir caniyi muhatap alıp, onunla “devlet” patentli görüşmeler yapmayı hangi demokrasi, hangi hukuk, hangi vicdan, hangi iman kabul edebilir? Habur’u da bu işin jeneriği olarak sayabilirsiniz. Çok daha acı olan, çok daha yakıcı olan akan gözyaşıdır. 9 yılın bilançosu bin’e yakın şehittir. Üçüncü defa iktidar olmanın hediyesi şimdilik yüz’e yakın babayiğidin şahadetidir. Bu ülke sıfır terör noktasından buralara geldi. Hem de bağıra bağıra geldi. Şimdi birilerinin bu hesabın altına bir çizgi çekip, bedelini yazması gerekmiyor mu? Kim ödeyecek bu hesabı, kim verecek bu soruların cevabını?
İhanet yuvaları dağıtılmalı
Bu hesap eninde sonunda görülecektir. Siyasi olarak, hukuki olarak ne olur, ne sonuçlar doğurur bunu kestiremiyoruz. Ancak, mutlak olan tarihin bu sorgulamayı yapacağı ve bir hüküm vereceğidir. Şimdi hem de çok acil olarak yapılması gereken, bu yoldan dönülmesi ve artık bu fesat ve ihanet yuvalarının dağıtılmasıdır. Terörist kamplara düzenlenen hava harekatları iyi bir başlangıç ama yeterli değildir. Kara operasyonuyla destekli bir imha harekatı bir an önce hayata geçmeli ve canilerin yuvalandığı sınır ötesindeki kamplar yok edilmelidir. Sınır güvenliği sağlanmalı, teröristlerin geçiş güzergahı kilitlenmeli ve sızanlar tesirsiz hale getirilmelidir.
Ağır bedel ödedik
Türkiye’nin bunları yapacak gücü ve imkanı var. Daha önce yaptı ve sonuç aldı. Siz bakmayın, bazı işbirlikçilerin çıkıp ikide bir de, “30 senedir bu yöntem denendi, değişen bir şey olmadı” iftiralarına. Bu yöntem dünyada bilinen ve uygulanan tek ve değişmez yöntemdir. Sonuç alınması da mutlaktır. Daha önce bu kararlılık gösterilmiş ve sonuç alınmıştır. Bugün İmralı’da yatan cani bu şekilde ele geçirilmiş, kan durmuş ve ihanet sıfırlanmıştır. AKP’nin aynı kararlılığı göstermemesinin bedelini çok ağır ödedik. Nitekim, terörün anlayacağı dilden konuşulması anında sonuç vermiş ve şer yuvaları büyük bir panik yaşamaya başlamışlardır. Devamının gelmesi durumunda darmadağın olacaklarını, bugün bölücü kahpelerin büyük bir şımarıklıkla meydan okumalarının, ülkenin belli bir bölgesinde fiili durum oluşturulmalarının anında kesileceğini ibretle göreceğiz. Bu gelişmeler en çok bölge halkını memnun edecek, terör ve şiddet baskısının ortadan kalkması ile her şey normale dönecektir. AKP ucuz kahramanlıkları, bu işi de bir şova dönüştürme ve istismar etme çabalarını bir kenara bırakmalıdır. Artık tahammül kalmamıştır. Bundan sonra olacak en küçük bir yanlışın, en küçük zaafın hesabını bizzat AKP verecektir.
ORTADOĞU
ORHAN KARAKAŞ