Suriyede illüzyon: Abra kadabra!
Suriye’de yaşanan olaylar gün geçtikçe daha da netleşiyor. Aylar önce yazdıklarımız-söylediklerimiz teker teker yaşanıyor.
Suriye’de ölen insanlar için Esad’ın devrilmesini isteyenler, Esad’a ‘git’ demediği için İran’a kızanlar, Nasrallah’ı Suriye’de yaşanan olaylarda başkalarının parmağı olduğunu söylediği için kötüleyenler acaba gerçekten Suriye halkının yanında yer aldıklarını mı sanıyorlar?
Eğer durumu anlamak ve ona göre tavır almak istiyorlarsa “Suriye’de ‘Özgür Suriye Ordusu’ adı verilen milis güçlerin silahları aylar öncesinden ülkeye kimler tarafından sokuldu? ” sorusunu sorarak başlamalılar.
Daha sonra Hama Katliamı olmadan önce kimlerin Hama’nın kurtarılmış bölge olduğunu ilan etmek için emirler verdiğini ve Suriye ordusunu alenen ‘gel katliam yap’ diye çağırdığını sormalılar.
Suriye’de yaşananlar çok yalın bir tabir ile Suud-Abd’nin adamları ile Esad’ın iktidar savaşıdır.
Ve Abd’nin başa gelmesini istediği adamlar iktidara gelene kadar kan dökülmeye devam edilecektir.
Suriye’de dökülen kandan sadece Esad’ın sorumlu olduğunu sanmak ancak saflık olabilir. Gizli bir ordu kurdurup, onlara silah verip sonra da karakol basıp onlarca polisi öldürtmek açık bir şekilde Esad’a ‘katliam yap’ çağrısıydı. Aynı zamanda Suriye ordusu içinde muhalefet çok güçlü bir konumda çünkü Rıfat Esad zamanında bu orduyla Beşar Esad’a darbe yapmak istemişti. İşte bu gücün katliamlarda parmağının ne kadar olduğu da ayrı bir konu.
Suriye’deki Suud’un, Abd’nin adamları aylardır Esad’ın kan dökmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Sokaklarda eli silahlı çeteler Suriye ordusu ile savaşırken yani ülkede bir ‘iç savaş’ yaşanırken dışarıya Esad’ın adamlarının elinde silah ile tipini beğenmediği Suriyeliyi öldürdüğü görüntüsü veriliyor.
İnternete aktarılan video görüntüleri de kirli bir propagandanın an be an işlendiğini kanıtlıyor.
Önce Hizbullah’ın Esad karşıtı Suriye’lileri Lübnan’da yakalayıp işkence yaptığını iddia ettikleri video sürüldü piyasaya ve sonra anlaşıldı ki o video seneler öncesine ait ve Esad ile alakalı değil.
Sonra Suriye sokaklarında İran askerleri olduğu yalanı atıldı profesyonel yalancılar tarafından. Suriye ordusunda sakal bırakmanın yasak olduğu ve sakallı askerlerin ancak İran askeri olabileceği iddia edildi. Bu gibi iddialar da defalarca İran tarafından yalanlandı. Aynı şekilde Hizbullah da bu komik iddialara cevap vermek ve yalanlamak zorunda kaldı.
Son olarak Suriye’de Esad güçlerinin bir Suriyelinin başını kestiği iddia edilen görüntülerin aslında seneler önce Irak’ta çekildiği ortaya çıktı.
Suriye’de yaşananlar çok açık bir illüzyondan ibaret.
Suriye operasyonunun ilk ayağı halkın kanının dökülmesini sağlayarak Esad’ın meşruiyetini sarsmaktı. Şimdi ikinci ayağa geçiliyor ve uluslarası müdahale gündemde.
İran’ın ve Hizbullah’ın konumunu anlamakta zorlananlar için durum bundan ibarettir. İran normal olarak Abd’nin kontrolünde olmayan bir yönetimi desteklediğini söylüyor çünkü aksi şekilde bunca kanın dökülmesine sebep olan Amerika’nın ve onun sadık rejimi Suud’un adamları Suriye’nin başına geçecek.
Suriye konusunda 3. şık olması ihtimali maalesef yok. Dışarıdan desteklenmeyen hiçbir gücün yani Suriyelilere has güçlerin iktidara gelmesi, yönetimde yer alması mümkün değil.
Ve Suriye konusunda mazlumların yanında olmak demek maalesef ‘Özgür Suriye Ordusu’ isimli katliam şebekesinin yanında yer almak değil, ‘Hama Kasabı’ lakabı ile bilinen ve Suud Kralının bacanağı olan Suriye muhalefetinin en önemli ismi Rıfat Esad’ın yanında olmak değil, dışarıdan yönetilen Haddam’ı desteklemek değil. Bunlar iktidarı ele geçirmek için halkın kanının dökülmesinin gerektiğine inanan isimler çünkü ne kadar kan dökülürse iktidarlarına o kadar yaklaşacaklar. Suriye’de her ne şekilde olursa olsun kan dökülmesi pragmatist bir bakış açısıyla bakılsa dahi en çok İran’a, Hamas’a, Hizbullah’a zarar vermektedir. Ancak ne kadar kan akarsa Suud,Abd,Hariri destekli muhalefet liderlerinin işi o kadar kolaylaşacaktır.
Peki Suriyeli mazlum halkın yanında yer almak için Esad’ı mı destekleyelim? Diye soracaksınız.
Ben bu konunun çözümünün;
ne Suriye muhalefetinde yer alan batının adamları ile,
ne Suriye’ye müdahale edip daha çok sivilin ve iç savaşın çıkmasını sağlayacak (aslında tek hedefleri bu) NATO ile olacağını düşünmüyorum.
Esad ile İran ve Türkiye’nin baş başa verip ona yol göstermesi ve kanın durması için ellerinden geleni yapması gerekiyordu. Ancak geldiğimiz noktada Türkiye Esad’ı tehdit etmeye başladı ve Suriye’ye müdahale olursa her şey eskisinden daha kötü olacak.
İşin ilginç tarafı bütün bu oyunlar oynanırken ve Emperyalistler için ibre artık İran’ı gösterirken, Müslümanların da basit illüzyonlarla batının yanında yer alması sağlanıyor.
Dökülen kan Müslümanın kanı, dökülecek kan Müslümanın kanı, bu kana ortak olacaklar ise yine Müslümanlar!