2023’e giden yolda tek çıkış yolumuz: Millet!
Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının istifaları, Orgeneral Işık Koşaner ve Oramiral Eşref Uğur Yiğit’in veda mektuplarında belirttikleri gibi Türk ordusunu suç örgütü gibi göstermelere, tutuklamalara, psikolojik operasyonlara, bilgi ve belge olmadan Türk subaylarının beşer onar içeri atılıp haksızlığa uğramalarına karşı bir tepki idi. Türk ordusuna yönelik yürütülen psikolojik operasyonların ve Türkiye’yi yakın gelecekte bekleyen tehlikelerin farkında olan topluluktan kimi “geç kalındı” dedi, kimi “sonuçta doğru olan yapıldı” dedi ama bu haklı tepki önemsendi!
AKP’ye bağlı yalaka basının istifalara karşı göstereceği tavrı hepimiz biliyorduk. İstifaları “darbe yapamayınca istifa etti” diye sunup Türk ordusunu iyice karalamak veya bu istifaları “önemsiz” diye değerlendirmek. Bu iki seçeneği birden yapan yalaka basın “her şey normal” diyen Abdullah Gül ve diğer AKP’lilerin katkıları ile halka “darbe istiyorlardı, o yüzden istifa ettiler, ama istifa etseler ne etmeseler ne…” algısıyla sundu.
İstifalarla birlikte 2010 YAŞ’ında yapılan adi oyunla Jandarma Genel Komutanı olan Necdet Özel’in Genelkurmay Başkanlığı için önü açıldı
Hatırlayın Genelkurmay Başkanı, Kara ve Hava Komutanları Silivri ve Hasdal’a zindanlara atılmış emekli ve muvazzaf komutanları düzenli olarak ziyarete giderken Jandrma Genel Komutanı Necdet Özel ise Silivri ve Hasdal’a gitmemeyi tercih ediyordu…
İstifaların toplumda, muvazzaf ve emekli komutanlara yapılan zulümlere karşı bir kamuoyu oluşturmuş mudur, oluşturmuşsa veya zaten böyle bir kamuoyu varsa istifalar bunun üzerine ne kadar daha etki etmiştir şimdilik bilmiyoruz ama bilinen bir şey var ki o da artık TSK’nin de başına iktidarın “adamı” olan birinin geçtiği. Buna nasıl hüküm verdiğimi anlamak için şöyle bir yalaka basına bakın, Necdet Özel’i nasıl göklere çıkardıklarına iyi bakın. “Türkiye Cumhuriyeti’nin 28’inci, Türk milletinin 1’inci Genelkurmay Başkanı” diye iğrenç bir laf da dolaşıyor… (Gerçi “Türk” sözcüğüne düşman yalakalar daha çok “Türkiye milletinin” diyor) Düşünün Mareşal Fevzi Çakmak başta olmak üzere 27 Genelkurmay Başkanımıza nasıl bir hakarettir bu!
Şimdi dönüp bir bürokrasiye, devlet yönetimine bakalım…
Önce yasamayı ele geçirdiler,
Sonra yürütmeyi ele geçirdiler,
Sonra YÖK’ü, YSK’i, ÖSYM’yi ele geçirdiler,
Sonra yargıyı kuşattılar,
E zaten ellerinde olan Polis’i iyice avuç içlerine aldılar,
Ve şimdi, TSK’yi de Küresel Güçlerin kuşatması altına aldılar…
Bu satırları okuyan saf bir vatandaş “Yahu ne var bunda, ‘ele geçirdi’ dediğin kişiler halkın oyunu almış insanlar” diyebilir, bizim demokrasi ile bir sıkıntımız yok; devleti Anayasa ve T.C’nin kuruluş esaslarına aykırı bir şekilde yöneten Küresel destekli, Fetullah Gülen ile yakından bağlantılı topluluk, yani bilinen adıyla AKP’nin tüm bürokrasiyi, arkasına desteğini aldığı Küresel Güçlerin amaçları doğrultusunda tasarlamasına başka ne ad koyabiliriz?
AKP Türkiye’yi –Anayasa ve T.C’nin kuruluş esaslarına aykırı bir şekilde- faşizme, gericiliğe ve bölünmeye götürürken “Cumhurbaşkanı var” dedik, orayı ele geçirdiler, “yargı hâla Cumhuriyet ilkelerine bağlı” dedik, orayı ele geçirdiler, “Asker bu ülkenin bölünmezlik teminatıdır” dedik, onu da ele geçirdiler…
Tek çıkış noktamız kaldı: Türk milleti! Basın, televizyonlar, Küresel Çete’nin baş aktörlerinden Soros’a bağlı kuruluşlar, sarı sendikalar, twitter’da sabahtan akşama kadar beyin kirleten dönek gazeteciler, milletimizin aklını çelmek için karşımızda kim olursa olsun, bugün bize düşen görev Türk milletini tehlikeye karşı uyarmaktır! Uyarmanın ötesinde uyandırmaktır! Her gün bir Mehmetçik şehit oluyor ya da yaralanıyor, memleketimde sabahtan akşama kadar “Kürt sorunu” adı altında bölücü fitneler yayılıyor, birileri çıkıp “özerklik” ilan edebiliyor, terör örgütü övülüyor, teröristler masum birer melek gibi gösteriliyor, her yerde bebek katiline af konuşuluyor, DTK adındaki topluluğun pek namuslu(!), vatansever(!) üyeleri “Öcalan’a af” yürüyüşü planlıyor, Tarım bakanı “Özerklik mecliste tartışılsın” diye teklif sunuyor ve halkmız bunlardan habersiz ekran karşısında Yemekteyiz’i “zap”layıp İzdivaç’ı izliyor, Amerikan çakması yarışmaların reklam aralarında diziden diziye atlıyor…
Türk milletinin uyuyan fertlerini Türk milletinin uyumayan fertleri uyandırmalıdır! Bıçak kemiğe dayandı artık. Artık “nasıl olsa yargı var” diye evde tembel tembel televizyon izleyip hükümete küfrederek yaşamazsınız! Kemalistler, Milliyetçiler size sesleniyorum! Ey Ulusalcılar, Muhazakârlar, Liberal demokratlar… Füze Kalkan’ı kurulup İran’ı karşımıza aldık, diğer komşu Suriye zaten iktidarın can düşmanı, Güneydoğu’da ayaklanma sesleri yavaş yavaş gelmeye başladı, Türk ordusunun 173 subayı haksız yere zindanlara atılmış, tüm kaleler zaptedilmiş, tüm tersanelere girilmiş, memleketin her yanı bilfiil olmasa bile örümcek ağları ile işgâl edilmiş…
Artık “kurtarır birileri illa ki” demenin vakti değildir, ADD, Ülkü Ocakları, Türk milletini düşünen sendikalar, TGB, Türk Ocakları, siyasi parti örgütleri ülkenin çöküşünü sadece izleyemez! Çözüm birlikte davranmaktadır. Çözüm Türk milletindedir. Bu ahvâl ve şerait içinde dahi vazifemiz Türk istiklâlini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur!
ERHAN SANDIKÇI
FBKG