Tarihten bugüne: Türk adını silme planı! – 1
AKP hükûmeti kurulduğundan beri “Türk” tartışmaya açıldı; Türkiye’nin adının değiştirilmesi bile teklif ediliyor, terörist cesaretlendiriliyor.
“Türk” adı yok sayılarak Türk’ün hafızası da, tarihi de, şanı da silinmek isteniyor. Etnikçilik teşvik edilerek aramıza düşmanlık ekiliyor.
Türk Adını Silme Planı
Arslan Tekin’in yazı dizisi
Başlarken…
Türkiye bir dönemece girmiştir. Türk’ün adı silinmek istenmektedir. “Türk” bir etnik kimlik olarak gösterilmektedir.
“Türk”, tarihin hiçbir döneminde etnik kimlik olmamıştır. Her zaman bir “çatı”dır ve çatının altında pek çok oda vardır; bütün odaların kapıları birbirine açılır, geçişler çok rahattır, uzun süre birbirinin odasında otururlar, kaynaşırlar, aynîleşirler.
Türkiye’de ise sol liberal, Neo-İslâmcı ve bölücü kesimde “Türk” alerjisi “kin”e dönüşmüştür.
Yazı dizimizin ekseni “Türk’ü silme” çabasının kaynakları ve niçin Türk’ü silmek?
Türk’ü silenler kimlerle benzeşiyor?
Tarihe fazla girmeyeceğiz. Zaman zaman atıf yapacağız.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ısrarla “Türk” dememeye özen gösteriyor, “Türk” deyince bütün etnik kimlikleri sıralıyor.
Recep Tayyip Erdoğan neden “Türk” demekten, “Türk” ten kaçınıyor, nasıl yetişti ki, “Türk” onu rahatsız ediyor?
İlim ve fikir adamlarımızın görüşlerini de aldık.
Prof. Dr, Yümni Sezen, Prof. Dr. İskender Öksüz, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Prof. Dr. Mehmet Halûk Çay, Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Sosyolog Müfit Yüksel, Doç. Dr. Baran Dural “Türk meselesi”nde hassasiyet gösterdiler ve talebimi geri çevirmediler. Kendilerine teşekkür ediyorum.
Yazı dizimize tenkitler gelecektir. Ciddî katkı sağlayanları elbette ele alacağız ve sütunlarımıza taşıyacağız.
Bütün hesapları “Türk”le
“Aydınlar” ın ihanetine bu millet alışkın ama hükûmeti kuranlar bile “Türk”ü “işgalci” görüyor ve Türk’le hesaplaşmaya girişiyor.
Ak Parti hükûmet kurulduğundan beri “Türk” tartışmaya açılmıştır.
Bölücü terörün sebebi bile “Türk” e vurgu yapmak gösterilmiştir.
Sen “Türk’üm” dersen, başkaları da kendi etnik aidiyetini öne çıkar, gibi anlayış hâkim kılınmaya çalışılmıştır.
“Türk”le, Türkiye’de yaşayan insanlarının bütünün kastedildiği görülmek istenmemiştir.
Önce “anayasal vatandaşlık” kavramı ortaya atılmış, hepimiz anayasal vatandaşlık ipine sıkı sıkı sarılalım, telkininde bulunulmuştur.
Tutmadı.
“Hepimiz Türkiyeliyiz” diyelim anlayışı piyasaya sürüldü.
Tutmadı.
Hatta “Türk” sözünü az söyleyelim, başkası rahatsız olmasın demeye getirildi.
Tutmadı.
Bu sıra Türkiye’de yaşayanlara ne diyelim, arayışları duraksadı ama, hâlâ “hınzır” zihinlerde “Türk” ü silecek nasıl kavram bulurum telaşının alevi için için parlamaktadır!
Türkiye’nin en zenginlerinin kurduğu bir dernekten para alıp anayasa taslağı hazırlayan 23 akademisyen, “ihanet” i daha ileri götürdü ve dili, mensubiyeti, bayrağı tartışmaya açtı; değiştirilebilir, dedi.
Bütün hesapları “Türk” le.
Bu tartışmalar insana acı veriyor.
Kendi ülkemde işgalciyim, ezenim, gaddarım…
Birileri Türk’ü silerek, Türk’ü imha ederek Anadolu’yu işgalciden, ezenden, gaddardan kurtaracak!
“Aydınlar”ın ihanetine bu millet alışkın ama hükûmeti kuranlar bile “Türk” ü “işgalci” görüyor ve Türk’le hesaplaşmaya girişiyor.
“Aydınların ihaneti” dedik. Aydınlar “Türk” ten vezgeçelim, “Türk” ü silelim demeseydi, yıllar yılı bunu işlemeseydi, kendi başlarına bir şey yapmaya korkan, hep “ihanetçiler” in ardına gizlenerek “ok” atan ve Müslümanlığı kimseye bırakmayan, hatta kendi sözlerine gelmeyenleri “zındık” ilân edecek kadar gözleri dönen bazı kesimler “Aydın” makulesinin izinde yürümüşlerdir. Bunlar Marxist gelenekten geliyormuş, bunlar ateistmiş, onlar için hiç önemli olmadı.
“Müslüman Türk” e karşı müttefik ararken Kur’ân’a, Allah’ın sözlerine bile itibar etmediler.
“Türk” ü silmek istediklerinde “Müslümanlıklar” ı da meşkuktur!
Hatta PKK’nın saldırılarına karşı başta sessizdiler.
“Türk” e karşı o kadar içleri hınçla dolu ki, “düşmanımın düşmanı dostumdur.” demeye getirdiler.
PKK saldıracak, vuracak, sersemletecek, zayıflatacak ve bunlar kendilerine yol açacak!
Korkunç!
Yakın zamana kadar bunların ağzından PKK için “terör örgütü” sözünü bile duymadık.
Malûm ricalden bir kişi bile şehitlerin cenaze törenlerine katılmazdı.
Hatta şehitlerin cenaze törenine katılan siyasîleri “istismarcılık” la suçlarlardı.
Norveçli katil Breivik de bir Türk düşmanı!
Norveç’te gencecik 77 insanı katleden ve bütün dünyayı dehşete düşüren Breivik bir Türk düşmanı.
Türkiye’de Türk’ü yok etmek, Türk’ün ardını silmek isteyenlerle Breivinik arasında nasıl bir fark var?
Tespitim çok katı biliyorum. Çok kişi mahiyet itibarıyla birbiriyle ilişkisi olmayan benzetme diyebilir.
Breivik ile Türkiye’de Türk’ü bertaraf etmek isteyenler arasında uzun vadede hiçbir farkı yoktur. Öz bir: Türk, Orta Asya’dan çıkıp hem Ortadoğu yoluyla hem Kuzey steplerinden (Deşt-i Kıpçak’tan, Ukrayna ovalarından) Avrupa içlerine akmışlar, Müslümanlıktan önce Türk’ün gücünü göstermişlerdir. Müslümanlığı kabulden sonra kademe kademe Anadolu’ya ve Rumeli’ye yerleşmişler, ardından İstanbul’u almışlar ve yine Avrupa içlerine yayılmışlardır.
“Şark Meselesi” burada karşımıza çıkıyor… Yazı dizimizde “Şark Meselesi” ne ayrıntılı gireceğiz.
Kendisi “Türk” veya “Türk” le var olmuş, Türkleşmiş “etnik” gruplardan gelen bazıları da Breivik gibi…
Breivik Haçlı zihniyetinin bir prototipi… Onu gör, zayıf anında başına gelecekleri bil.
Osmanlı nasıl yıkıldı; Millî Mücadele hangi şartlarda verildi sanıyorsunuz!
Breivik’in kurbanları arasındaki Türk kızı Gizem
Türk düşmanlarının ortak manifestosu Breivik yeni Haçlı seferleri istiyor.
Türkleri yok edecek. Bütün Müslümanlar için söylemiyor, Türkler için söylüyor.
Yıllardır katliama hazırlanan Breivik, sesini duyurma yolu olarak ülkesinin başşehrinde hükûmet binalarını hedef alıyor ve kendi vatandaşlarını öldürüyor.
Bu kadar yabancı düşmanı, bu kadar Türk düşmanı neden onların toplu bulunduğu alanlarda “eylem” yapmıyor?
Kendi vatandaşlarını, kendi soyunu öldürerek mi kendisini kabul ettirecek?
Bir manifesto hazırlamış… Manifestosuna “Bir Avrupa Bağımsızlık Bildirgesi 2083” başlığını koymuş. 1518 sayfa ve 1518 sayfa içinde 730 defa “Türk” , “Türkiye” geçiyor.
Asıl hedefi Türkler.
Göreceksiniz, katliamın dehşeti sönmeye yüz tutsun, Breivik’in manifestosu Avrupalının zihninde şekillenmeye başlayacak, onu katliama götüren sebeplerde haklı yön aranacak ve başta Türkler olmak üzere bütün Müslümanlar hedefe alınacaktır.
Breivik fanları türeyecek, teknolojinin bütün imkânlarını kullanarak “Liderimiz Breivik” diye propaganda yapacaklardır.
Bu manifestonun Türkiye’den de destek bulacağından şüpheniz olmasın.
“Türk” deyince birileri çıldırıyor.
Breivik ve Breivik kafalılar
Breivik ne diyor:
“Türkler, Selçuklulardan bu yana Hristiyanlara katliam uyguluyor.”
Başka ne diyor:
“Avrupa İslâmlaştı. Yeni bir Haçlı Seferi yapılsın.”
Breivik, Selçukluların Anadolu topraklarına gelişiyle Hristiyanların yüzlerce yıldır zulüm uyguladıklarını ve kendilerinden farklı dinden olan kişileri katlettiklerini yazıyor.
Breivik, Anadolu’da, asırlardır Hristiyanları yok etme politikası uygulandığını ispat etmek için 1300’lü yıllardan günümüze Anadolu topraklarında yaşayan Hristiyanların oranını gösteren bir tabloyu da manifestosuna eklemiş. Ona göre 1300’lerde yüzde 95 olan Hristiyanların oranı yüzde 3’e gerilemiş.
Tarih ilmini bilmeyenler böyle kolayca hesaplar yaparlar. İskandinav ülkelerini inceleyin… Çok evvelden Norveç mi vardı, Finlandiya mı vardı, İsveç mi vardı ve hatta Rus mu vardı? Hepsi İskandinav’ın içinde idi.
Tarihin hesabını sormaya kalkarsan, kimse işin içinden çıkamaz.
Breivik’in hesabına bakarak, Türklerin Hristiyanları sistemli yok ettiğini sanırlar. Türkler akın akın Anadolu’ya gelmişler ve nüfus kesafetini sağlamışlardır.
Savaşlarla karşılıklı öldürmelerle kiminin nüfusu artmış, kiminin azalmıştır.
Ama Breivik kafalılar, Türkiye’de de Türk’ü katil gösterebilmişlerdir.
Breivik Kazıklı Voyvoda’ya övgü yağdırıyor.
Breivik, manifestosunda, Fatih’in 1453’te İstanbul’u fethettikten sonra Avrupa’ya yayılma amacı güttüğünü belirtiyor. Kendisine gönderilen Osmanlı elçilerini de kazığa oturttuğu için “Kazıklı Voyvoda” diye nam salan Vlad Tepes’e övgüler yağdırıyor. 1459 Papa Haçlı Seferi için çağrısında bulunuyor. Osmanlı üzerine yürümeye tek istekli Kazıklı Voyvoda! 50 bin Osmanlı askerini öldürtüyor.
Breivik, Kazıklı Voyvoda gibi birini övüyor!
Breivik’le örtüşen ‘bizimkiler’
Breivik zihniyeti çok önemli… Bu “kafa” yı tanırsak, Türkiye’de ve Türkiye dışında “Türk” düşmanlığının sebep ve neticelerini birbirine bağlamış oluruz.
Breivik’in manifestosunda Türklerin Hristiyanları kestiğini ve en çok da Ermeni kestiğini söylüyor.
Bizim “Türk fobişler” den farkı yok Breivik’in… Onlarda Türklerin Ermenileri katlettiğini yazıp söylüyorlar.
Kendilerinden o kadar eminler ki, Breivik’i bile gölgede bırakacak icraata girişiyorlar. Bilgi, Boğazçi ve Sabancı üniversitelerine “Ermeni katliamı” konferansını ortak düzenlettiriyorlar. İddiaları pervasızca dile getirdikleri Bilgi Üniversitesinde tek ses konuşuyorlar; karşı tezler salona alınmıyor.
Bunlar bizim Breiviklerimiz!
Ne yazık ki, “Müslümanım” diyen Neo-İslâmcılarımız ateistlerle bir olup o tür toplantılara katılabildiler ve Breivik-vari düşüncelere ortak oldular.
Norveçli katil, Türkiye’ye de gelmiş. Demek ki Taşnakçı zihniyetin haberi olmamış; eğer haberleri olsaydı, Boğaz’da bir balık-viski sofrası kurarlardı!
Breivik, Türklere o kadar kin duyuyor ki, Kurtuluş Savaşında Yunanlılara soykırım uygulamışız!
İster inanın ister inanmayın “taraf” ını ortaya koyan birileri Yunanlıların da katliama uğradığını yazabilmiştir!
Breivik’in, Avrupalılardan bir isteği var… Türk’ün yok edilmesi, Anadolu’dan çıkarılması anlamına gelen Sevr Antlaşmasının yürürlüğe girmesi için Avrupa baskı yapsın!
Breivik yalnız değil; Sevr Antlaşması uygulansın, diyecek kadar ileri gidemeyen gazetecilerimiz, diplomatlarımız, “Ne Sevr’i? Medenî Avrupa böyle bir antlaşma önümüze koyar mı? Yok böyle şey!” diyebilmiştir!