Mason Biraderler, İ. Kıraç – J. Kamhi’nin Türkiye’yi yönlendirme çabaları!
“Tayyip Erdoğan’ı deliğe süpürmeyin, onu kullanın.”
Bu söz malum Tayyip beyin kankası ve kurmayı Cüneyd Zapsu’ya aittir ve ABD’deki Yahudi mahfillerinde edilmiştir..
Bu beyan hiçbir zaman yalanlanmamıştır ama ondan önemlisi Tayyip Erdoğan bu sözü edene zerre bir sitem de etmemiştir.
Bunun anlamı Zapsu’nun bu sözleri Erdoğan’ın bilgisi ve onayı ile etmiş olmasıdır.
Aksi zaten düşünülemez, zira Türkiye Başbakanı için böyle bir söz onun onayı olmadan edilemez.
Birkaç yıl önce Washington’da yaşanan bu sahnelerin bir benzeri şimdi Tel Aviv’de yaşanıyor.
Ama bu sefer Zapsu yok, Jak Kamhi var.
Kim midir o?
Türk Yahudilerinin baronudur.
Şimon Perez İstanbul’a geldiğinde onun Boğaziçi’ndeki evinde ağırlanır.
Tayyip Bey yaşı hayli ilerleyen ve sağlığı da çok iyi olmayan Jak beye ricada bulunur ve İsrail ile aramı bul diyerek Tel Aviv’e gitmesini ister.
Peki Jak Kamhi İsrail’e hangi mesajı mı götürür?
Hürriyet’ten Şükrü Küçükşahin’in ünlü diplomat Deniz Bölükbaşı’nın bilgilerine dayanarak aktardıkları mealen şunlardır:
– “Tayyip bey Yahudilerin mutlak dostudur, aksi olsa dünyada Musevi olmadığı halde sadece ona verilen cesaret madalyası gerekçesiyle kamuoyunun baskısına rağmen iade ederdi.
-Tayyip bey süpürülmeyi değil, beraber çalışmayı istiyor.
-Davos olayı tamamen seçime matuf bir gösteriydi. Davos’da Filistin konusuna hassas olan Türk kamuoyu kazanılmaya çalışılmıştır.
-Davos’da o tepki gösterilmeseydi, Saadet Partisi bu konudan hareketle AKP’ye büyük zararlar verirdi.
-Davos’da hedef ne İsrail ne Perez’di. Tepki moderatöre gösterilmiştir ki bu durum o tartışmadan yarım saat sonra yapılan basın toplantısında da Erdoğan tarafından ortaya konmuştur.”
Evet Jak beyin Yahudi merkezine götürdüğü mesajların özeti budur.
Peki Deniz bey abartıyor olamaz mı?
Mesajın içeriği bir yana Jak Kamhi’nin İsrail’e gönderilmesi bile başlı başına bir garabet değil midir? Sadece bu fotoğraf bile Davos’da olanların seçim için tiyatro olduğunu kanıtlamıyor mu? Kamhi’yi İsrail’e gönderen kim, ben miyim Tayyip bey mi?
AKP’yi din gibi gören küreselci mümin kardeşlerime ve özellikle de Vakit gazetesine bu tabloyu armağan ediyorum… Mangalda kül bırakmayan Vakit, bu soruyu sütunundan niye soramıyor? Ondan sonra da İslam şövalyeliği ha! Sevsinler!.. Balığı kandırırsınız da Halik’ı kandırabilir misiniz!.. Bu taraf artık sizin, öbür tarafta görüşeceğiz!
YANLIŞ…
Bülent Arınç’ın hezeyanı ve TSK
1) Bülent Arınç’ın “Bu generallerle iyi ki savaşa girmedik. Bunlar askerlik dışında her şeyi yaptılar.Yasa dışı güçlerle beraber oldular” sözü hezeyan ve hatta bel altı vuruştur ve tamamen seçim adına edilmiştir.
2) Sözün Van’da edilmesi manidardır. 3) Münferit suçlar her yerde olur ki kastedilen Ergenekon ise orada yargılama sürüyor, yani henüz hüküm yoktur. Hukukçu Arınç o sözleri ile alenen yargısız infaz yapmıştır.
4) Münferit suç olsa bile kutlu bir devlet kurumu topyekün hedefe oturtulamaz. Arınç, -TSK’yı kastı belki o olmasa da- suç çetesi gibi sunarak fevkalade yanlış yapmıştır.
5) Arınç’ın yaptığı değerlendirme değil, kin kusma şeklindedir. TBMM’ye başkan olan biri böyle konuşamaz. 5) Arınç belki farkında değildir ama Türkiye’de 25 yıldır savaş var ve TSK bu savaşta yüzlerce, binlerce şehit vermiştir.
6) Arınç’ın hoşuna gider gitmez bilmeyiz lakin PKK ile yapılan bu çetin savaşta TSK mutlak muzafferdir. Arınç’ın teşekkür edeceğine görevi bu ülke için ölmek olanları münferit birkaç iddiadan ötürü hedefe oturtması ibret vesikasıdır. 7) Konumu gereği elzem olmadıkça konuşamayan bu kurumu ve mensuplarını bu şekilde hedef almak en hafif deyimi ile asker karşıtlığı üzerinden siyaset yapmaktır ki eski bir TBMM Başkanının bunu yapması bühtandır.
NEREDELER…
CHP ile MHP’nin seçim bombaları!
Seçim sadece bir iki manevra ve taktik ile değil strateji ile kazanılır. Dolayısı ile seçime giden muhalefetin sonuç almak için hazırlıkları olması gerekir. Buradan hareketle CHP ile MHP’nin seçim öncesinde kamuoyunda vay bee dedirtecek iddiaları, yani bombaları patlatması gerekiyor. Normali bu ama böyle bir şey olacak mı emin değiliz. Öyle çünkü muhalefet partilerinin liderlerinin seçimi angarya gördükleri gibi bir görüntü var. Günlük ajandaları, medya yönlendirmeleri ve psikolojik harekat planlamaları yok gibi görünüyor. Seçim kampanyasını miting düzenlemek ve afiş asmak şeklinde görüyorlar… Bakın bu durum AKP için geçerli değil, AKP tam tersini yapıyor ve adeta bir ordu ile seçimi karşılıyor. Öyle olduğu içindir ki bundan sonraki propaganda süreci de göreceksiniz onların lehine dönecek. Hızlı Tren gibi açılışlar, avanta anlamına gelen ekonomik paketler hep son haftalara bırakıldı. Muhalefet sürpriz bir şey yapıp bizi yanıltmazsa, bugün var olan iklimi bile arar hale geleceğiz.
SESSİZLİK…
Kriz var mı yok mu?
Tamam hafıza-i beşer nisyan ile malul da o kadar da değil artık. Yahu iki gün önce Tayyip bey değil miydi, kriz var diyen ve onu milyonların önünde kabul eden. Öyleyse sormak lazım hemen ertesi gün kriz var diyen işadamlarını paylamak niye? Ne yani senin kriz var deme özgürlüğün varken, işadamlarının yok mu? Görüyorsunuz Tayyip beyin yaptığı alenen korku salmaktır. Açıkcası bu noktada mesafe de almıştır. Özellikle Uzanların tasfiyesi sonrasında değil bir işadamı, örgüt ya da dernekler bile gıkını çıkaramıyor. Bir zamanlar hükümet düşüren TÜSİAD bile hazırolda bekliyor. Evet iş alemi ama şerle ama zorla AKP tarafından artık teslim alınmıştır. Diyeceksiniz ki susturarak kriz ortadan kalkmıyor ki! Öyledir de bunlar açlığı bile inanç ve türlü kavramlarla emin olun unuttururlar. Göbels halt etmiş bunların yanında…