Ordusunu sevmeden ülkeyi yönetmek
BALYOZ Davası ortaya çıkalı beri ERGENEKON, POYRAZ KÖY vb. tüm davalar için bir isim belirlemiştim kendimce;BUYDURULMUŞ DAVALAR diye.
Açılımını anımsatayım;
Birileri tarafından BUYrulmuş, görevlilerce de kılıfına uyDURULMUŞ, oldu mu size BUYDURULMUŞ…
Başbakan RTE, ATO toplantısında öfkesine ve kinine engel olamayarak, E.KOrg Sayın Engin ALAN’ı, kendisine gerekli saygıyı göstermediği için SİLİVRİ’ye gönderdiğini itiraf ediverdi.
Belli ki yürüyen camdan okumadı o sözleri.
Danışmanları da böylesine saflık kokan bir ifadeyi yazmazlar zaten.
İki gündür, Engin Paşa’nın, Başbakan yerine otururken ayağa kalkmadığı için BALYOZ sanığı olduğu yazılıp söyleniyor.
Yumurta – tavuk hikayesi gibi olacak ama sormadan edemeyeceğim;
Engin Paşa BALYOZ’a dahil mi edildi, BALYOZ Engin Paşa ve TSK’ya mı dahil edildi?
Başbakan sinirine hakim olamadığı bir gün açıklar sanırım ama benim aklıma gelen, E. Org. Çetin DOĞAN’a da bir yerlerden kızgın olduğudur.
BALYOZ’un başında o vardır çünkü.
Davadaki tutarsızlıklardan kitaplar oluştu. Makaleler doldu taştı.
Hukukçulara göre dava baştan çöktü.
Israrla sürdürülüyor, savcılar ve yargıçlar da devamı için elinden geleni yapıyorsa benzer bir durum da Çetin Paşa için geçerlidir diye düşünüyorum.
Hadi onlara kızgın, ya diğerleri?
O kadar general, amiral, subay astsubay, yazar, bilim adamı.
Onların içinde nedeni hemen anlaşılacak çok kişi var,örneğin; Balbay,T.Özkan, Hanefi Avcı, Ergün Poyraz, Nedim Şener, Ahmet Şık,Haberal, Hilmioğlu ilk çırpıda aklıma gelenler. Bunlar hep bam teline dokunanlar. Hem kendine, hem okyanus ötesindekine.
Geriye kalanlar mı?
Onlar da bir vesilenin kurbanlarıdır. Rastlantı, onları esas hedefle bir araya getirmiştir. Piyango usulü seçilmiş de olabilirler.Kurunun yanında yaş gibi hani.
Ortak yanları; Türkiye Cumhuriyeti’ne, kurtuluş ve kuruluş felsefesine, Atatürk’e ve onun ilkelerine sahip çıkan kurumun bireyleri veya bireyler oluşlarıdır.
Bu sayılanlar suç mudur?
Son haftada yaşanan birkaç olayı anımsatayım, suç sayılıp sayılmayacağına karar verin.
Başbakan Çorum’da, mitingde.
İskilipli Atıf Hoca’nın idamına karar veren mahkeme başkanı Ali ÇETİNKAYA’yı “KATİL” olarak niteliyor.
Bilindiği gibi hoca, Atatürk’ün padişaha karşı geldiği için yakalanıp öldürülmesine fetva veren zattır.
Ali ÇETİNKAYA da İstiklal Mahkemesi başkanı.
Uludere’de 12 terörist etkisiz hale getirildi.
Hemen sonrasında Başbakan’ın ağzından döküleni duydunuz; “SİLİVRİ – KANDİL HATTI’nda yazılan senaryo oynanıyor!”
Ondan sonra da zevahiri kurtarmak için “Ordu, tabi operasyon yapacak” diyor.
Hangisine inanalım.
Terör örgütü ile anlaşıp çatışma çıkaran, doğudaki vatandaşları AKP aleyhine kışkırtan bir ordu haa.
Yazıklar olsun.
Hem de yüzlerce, binlerce kez…
Üçüncü olay 19 Mayıs günü yaşandı.
Başbakan RTE, resmi bayram töreninin, Anıtkabir’deki bölümüne katıldıktan sonra soğuk algınlığı gerekçesi ile stadyumdaki bölümüne katılmadı. Ama aynı gün öğleden sonra, eniştesi olmakla övündüğü ( Bir kişi, bir şehrin eniştesi nasıl olur anlamıyorum ya. Bütün şehir kız evi mi, yoksa her evden bir kız mı almış? ) Siirt’te seçim propagandası yaptı. Göründüğü kadarıyla sağlığı son derece iyiydi, keyfi de pek yerindeydi.
Cumhuriyet’e, cumhuriyeti kuranlara, Anayasa ile devletin de esasını oluşturmuş olan devrim felsefesine ve ilkelerine inancı olmayan, onları değiştirmeye hatta yok etmeye çalışan bir anlayışın sahibi, onlara sahip çıkanlara ne yapmaz ki?
Hedefine giden yolda en büyük engeli oluşturan kişi ve kurumları susturmak, güvenilemez ve etkisiz hale getirmek için elindeki gücü kötüye kullanmaz mı?
Bir kere bile göğsünü gererek Türklüğü ile övünemeyen bir kişi Türk Ordusu’na sevgi ve saygı duyabilir ve ona adaletle yaklaşabilir mi?
Türk ordusunu çete ilan eden, PKK ile en çok ve en başarılı mücadele edenlerin PKK ile iş birliği yaptığını ima eden birinden ne beklenir?
Ülkenin ve ulusun birlik beraberliği ve bölünmezliğinin en büyük güvencesi Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılanlar yüce Türk Ulusu’nun dikkatinden kaçmayacak, demokratik yoldan gerekeni yapacaktır.
Naci BEŞTEPE
İLK KURŞUN