“Atatürk Türkiyesi” olsak, Başbakan’ın hali nice olurdu?
Önümdeki televizyon ekranında, bilmem hangi ilde kürsüye çıkmış Başbakan, elinde mikrofon avazı çıktığınca bağırır, referandum propagandasını yaparken, nedendir bilinmez, Osman Bahadır’ın Atatürk için söylediği o söz geliyor aklıma:
‘Uygarlık tarihinde bir milletin veya bir ülkenin geleceğinde yol gösterici olarak ideolojiler yerine bilimi seçmiş Atatürk’ten başka hiçbir devlet başkanı yoktur.’
Atatürk, bilimin yolunda yürüyen, bunun yanında eğitim ve kültüre önem veren, bu alanlarda asla geri kalmayacak bir Türk halkı hayal etmişti.
Bu bileşenler, sonunda özgür akla sahip, yaşadığı hayata egemen, modern insanın tanımına ulaşıyordu çünkü.
Açık söyleyeyim, bugün Türkiye’nin onlarca ciddi problemi arasında beni en çok üzen hep ama hep, hani şu her yıl yayınlanan, Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında en düşük eğitim seviyesine sahip ülkelerden biri olduğunu ortaya koyan ya da sık sık karşımıza çıkan Türk halkının kitap okumadığı, okuma yönünden dünyanın çok gerisinde olduğu sonucuna varan araştırmalar, raporlardır.
Çünkü bu veriler bir halkı ayakta tutan en önemli üç değerin birbiri ardında tökezlemeye başladığını ortaya koyar.
Bilimden uzaklaşan, eğitim ve kültür düzeyi günden güne aşağılara düşen bir ülkenin geleceğinde aydınlığa yer yoktur.
Ben bu ülkenin başbakanı olsam, bütün problemleri bir yana bırakır, bütün enerjimi, bütün kaynaklarımı, tüm gücümü bu problemi çözmek üzere harcardım.
Ama Erdoğan benim gibi düşünmez elbette. Çünkü o ve iktidarı –hadi gelin açık konuşalım– Atatürk ve devriminin antitezidir. Çünkü o ve iktidarı (tüm sağ iktidarlar gibi) bilimin, eğitimin ve kültürün egemen olduğu bir coğrafyada, sahip oldukları siyaset anlayışıyla, politik arenada hiç mi hiç şansa sahip olamayacaklarını bilirler. Bu yüzden bilimsel eğitim karşısında dogmatik eğitimden taraftırlar her daim.
Birey değil, kul isterler…
Soran, sorgulayan değil, biat eden vatandaş ararlar…
Neden Türkiye yıllar içinde sistemli olarak cehaletin kucağına oturtulmuş, dogmaları sorgulamayan, sığ bir kültür anlayışına sahip bir ülkeye evrilmiştir sanıyorsunuz…
Dediğimiz gibi, Türkiye’nin sağ iktidarları, ama en başta AKP, Cumhuriyet devriminin antitezidir çünkü.
Her neyse…
‘Tüm bunlar nasıl oldu da Başbakan’ın konuşmasını izlerken aklına geldi’ diye soracak olursanız…
Elinde mikrofon avaz avaz bağıran Erdoğan ne diyordu biliyor musunuz?
“‘Aydınlık için’ referandumda bizi destekleyin!
12 Eylül’den hesap sormak için bizi destekleyin!
Daha demokratik bir Türkiye için bizi destekleyin!”…
Yani referandum ne getirmiyorsa, hepsini saydı!
Bir an, Türkiye, Atatürk’ün hayal ettiği Türkiye olsaydı eğer, halkının gözünün içine baka baka doğruları çarpıtan bu Başbakan o makama gelebilir; AKP anlayışı, bırakın iktidar olmayı, Meclis’in yanından geçebilir miydi acaba diye düşündüm…
Türkiye, böyle yönetilmeye layık mı değil mi bilmem ama, bu kişilerce, böyle yönetilmemesi gerektiği bir gerçek…
Ve sanırım, harekete geçmek için de ilk adım referandumda ‘Hayır’ demek olacak.
Daha fazla aptal yerine konmaya ‘Hayır’!
Aklı, bilimi, kültürü öldürüp, popülizmle ülkeyi kendi emelleri doğrultusunda yönetmelerine ‘Hayır’!
Karanlığa ‘Hayır’!…
TAYLAN ÖZBAY
FBKG