Abant toplantısı ve Milli Devlet…
Abant doğanın en güzel yüzlerinden biri, dört mevsim ayrı güzelliği olan doğa harikası bir yurt köşesi. Yanlış anlamayın bu bir tanıtım ya da turizm yazısı değil. Güzelliğiyle insanları mest eden bu doğa harikasında yapılan meşhur toplantılar. Meşhur Abant toplantıları, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın düzenlediği toplantılar.
1998 yılından bu yana düzenlenmektedir. Burada çeşitli konular hakkında görüşler belirtilir, toplantı sonunda bu görüşlerden oluşan bir sonuç bildirgesi tertip edilir. Adı büyük zatlar değerlendirmede bulunurlar. Bu toplantıların ortak özelliği mevcut anayasada millilik tanımlamalarına karşı olduğu gerçeğidir. Vesayet, insanhakları, demokratik siyaset kavramlarıyla yapılan toplantılarda hedef anayasadır.
Diyalog temelli ve ilginç tebliğlere sahne olan Abant’ın 23. toplantısında “Yeni Dönem Yeni Anayasa” başlıklı konu hakkında çalışmalar yapılmış ve 10 maddeden oluşan sonuç bildirgesi açıklanmıştır. Abant Platformu Dönem Başkanı Prof. Dr. Levent Köker, “Mevcut anayasamızın başlangıç bölümü ile içindeki milli devletin ifade ediliş tarzı yüz kızartıcıdır” demiş.
Bu ifade karşısında suskunluğunu bozmak zorunda kalan Nazif Okumuş, her dem demokrasiden söz eden platform yöneticisi tarafından susturulmaya çalışılmış. Çünkü Nazif Okumuş onların ağzıyla değil, Türkçe okuyup, düşünmenin verdiği bilinçle Türkçe konuşmuş, bu sebepten ötürü demokratik geçinen platformun tepkisiyle karşılaşmış.
Sonuç maddeleri arasında şöyle bir madde geçmektedir: “Türkiye’nin şu anda önündeki en önemli üç anayasal sorun; kimlikler, temel hak ve özgürlükler, seçilmiş otoriteler-asker ilişkileri ve diğer vesayet kurumlarının demokrasinin temel ilkelerine uygun olarak yeniden yapılandırılmasıdır.”
Bu maddeyle, “milli devletin ifade ediliş tarzı yüz kızartıcıdır” ifadesi arasındaki illiyet’i fark ederseniz yapılmak istenenin ne olduğunu çok rahat anlarsınız. Diyarbakır Barosu Başkanının konuşmasına Kürtçe başlamış olması, toplantının ne derece ileri demokrasi ortamında gerçekleştiğinin göstergesi olmuş tur herhalde.
Daha önceki toplantılarda ele alınan konuların, iktidar tarafından kabul görmüş olduğu gerçeğini göz önüne alacak olursak, bu sonuç bildirgesinin de iktidara hem destek, hem de yol gösterme karinesi olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor. Bu bağlamda Abant toplantılarından hâsıl olan niyet, ayrı görüşlerin sahipleriymiş gibi görünen çeşitli kesimlerin millet bilincinden uzak, etnik milliyetçiliğe serbestiyet tanıyıp milli devlet ya da moda deyimiyle ulus devlet yapısından kurtulmaktır.
Diyalog temelli olan bu toplantıların dış rabıtaları göz önüne alındığında dinlerarası diyalog saplantısının da baş etkenleri arasında olduğu görülmektedir. Her dem karşı durulan konu milliliktir. Görünen şekliyle bu toplantıları tertip edenler ve dışarıdaki diyalog ilişkisi içinde olanlar, “milli bilinç”in her türlü emperyalist ve yabancı akımların karşısında en büyük tehlike olduğunun, dini anlamda enkültürasyonun (Hıristiyanlığın diğer kültürlerin bünyesine sokularak hayat bulması ve yayılması) karşısında olduğunun farkına varmışlar.
Abant toplantılarıyla Milli Devlet anlayışından anayasal bağlamda kurtulmak isteyenler, bir takım dış mihrakların vesayeti altında kalmışa benziyorlar. Acı olan bu gerçeği görmeden hizmette sınır yoktur dercesine BOP’un mezesi olmaktadırlar.
Türk-İslam medeniyetini yok sayanlarla Medeniyetlerarası ittifak yapanlar, İslam’ı tanımayıp Peygamberine çöl bilgini diyenlerle dinlerarası diyalog kuranlar, milliliği siyasal ümmete eritip, dünya kardeşliğine soyunanlar artık yeter!
Sağlıcakla kalın!
FİKRİ ATILBAZ
FBKG