Sen bir Türk çocuğusun
Yıllar içinde demokrasi kavramı çok şekil değiştirdi. Sürekli birilerinin oyuncağı oldu. Herkes kendi dileğini demokrasi şartıymış gibi dayattı. Dışarıda batı dünyası, içeride o dünyanın proje ortaklığı görevini yürüten hükümetler her türlü dayatmayı ve tehlikeli girişimi demokrasi kriteri olarak önümüze koydular. Bu yüzden, bugün üzerinde dikkatle durulması gereken bir kavramdır demokrasi. Önceliği ise ulusal egemenliktir.
Bugünkü şartlarda üzerinde en çok durulması, en çok korunması ve gereğinin yerine getirilmesi gereken ulusal egemenliğin simgesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun yıldönümü dikkatle ve özenle idrak edilmelidir.
Bölücü mihrakların temsilcileri sağa sola tehditler savurmaya başlamışsa, kendilerini şımartanların oyununa gelip özerklik, plebisit, federasyon ve derken ayrılıkçı söylemleri hiç çekinmeden dile getirmeye başlamışlarsa bunun adı demokrasi değil, ulusal egemenliğin ihlalidir. Ve ulusal egemenlik olmadan demokrasi de olmaz.
Bu bölücülerin içlerinden biri, devletin polisini tokatlayıp ve bir de üstüne “o tokadı devlete attım” diyebilecek kadar yüzsüzleşmişse ve bu devletin televizyon kanalına çıkıp İmralı’daki caniye methiyeler düzebiliyorsa bunun adı fikir özgürlüğü değil, ulusal egemenlik ihlalidir.
Bu ülkede insanlar devletin en önemli kurumlarına olan güvenini kaybetmişse ve o kurumlardan biri milyonlarca insanın ve dolaylı olarak bütün milletin geleceğini ilgilendiren bir sınavı yapmayı bile “doğru” ve “dürüst” bir şekilde beceremiyorlarsa, bunun adı “sehven” değil, “ihlal”dir. Bu kurumun başında bulunan başkan, kendi doktora aşamasında intihal suçu işlemiş ve bu suçu işlediği dergide özür yazısı yazarak son anda kurtulmuş biri ise, onu bu kurumun başına getirenlerin suçsuz olduğunu düşünmek iyi niyetli olmak değil, “ihlal”e ortaklık etmektir.
Hükümetin başında bile intihal suçu bir kabadayılık gibi gösteriliyorsa, MHP’nin 1995 yılından beri hedefi olan 2023’e, “patenti bizde” diye sahip çıkılabiliyorsa bunun adı artık kişisel egemenlik, hegemonya, dikta benzeri terimlerle açıklanabilir. İşte bu yüzden ulusal egemenlik kavramı en çok bugün değerli ve önemlidir.
Bu ülkenin, devletin, vatanın ve milletin patenti de bu ülkeyi kurtarmak için kan dökmüş, can vermiş vatan evlatlarından, onların torunlarına, asil Türk evlatlarına kalmıştır. Kimse dilediği gibi at koşturamaz, sağa sola ahkâm keserek, yaklaşan seçimler için bir şov yapma mecburiyetiyle rol keserek bu ülkenin onurunu zedeleyemez.
Hükümetin başı, millet iradesinin kendi siyasi partisine oy yüzdesini değil, milletin yüzde yüzünü temsil etmek ve onun onurunu, asaletini korumak zorundadır. Bu unuttuğumuz bir yaklaşımdır. İşte bu yüzden ulusal egemenlik en çok bugün önemlidir.
Millet iradesinin temsil edildiği Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 91. Yılı bugün, geçtiğimiz 90 yıldan çok daha önemlidir. Çocuklarımıza armağan edilmiş olmasının stratejik önemi ve anlamı vardır. Çünkü her çağda ulusal egemenliğin asıl sahibi gelecek nesillerdir. Bize bırakıldığı kadar güçlü bir şekilde bizden sonrakilere bırakmak hepimizin görevidir.
Yaşadığımız günler sıkıntılı da olsa ulusal egemenliğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımız gözlerimize fer oluyor. Umudumuzu canlandıran, şahsında bütün Türk çocuklarıyla birlikte bir küçük kız çocuğu… Bu küçük kız, ilköğretim ikinci sınıf öğrencisi Ilgın Bor… Bütün umutsuzluğumuzu bir anda yok ediyor. Bir şiir ezberlemiş, okulunda öğretmenlerine ve arkadaşlarına heyecanla okuyacağı anı bekliyor:
“Egemenlik ulusun,
Sen bir Türk oğlusun
Yurdumuzu korursun
Yaşasın 23 Nisan”
Her bir kelimesini küçük yüreğinde derinden hissettiği gözlerinden anlaşılıyor. Ilgın, yaşıtlarının temsilcisi oluveriyor gözümüzde ve o ezberlediği şiiri yüreğinde hissederek okurken gözlerimiz umutsuzlukla değil gururla doluyor.
İşte onlar bizim umudumuz. Ulusal egemenliğimizin bekçileri çok sağlam geliyor, iyi yetişiyor. İçeride ya da dışarıda hiçbir güç bu gücün üstünde olamaz. Tarih boyunca bunu başarabilen olmadı, bundan sonra da olmayacak. Ilgın gibi binlercesi yetişiyor. Onlar, kendilerine kimlik sorunu yaşatmak isteyenlere teslim olmayacak. Onlar aralarına etnik ayrılıklar sokulmasına izin vermeyecek. Onlar bu ülkenin geleceği. Her biri yaşlarından büyük bir bilinçle ve büyük bir vatan sevgisiyle büyüyecek. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı sonsuza kadar coşkuyla kutlanacak.
F. BANU DOĞAN
ORTADOĞU