AKP’nin Kaddafi ile imtihanı
Hiç şüphe yok ki Kaddafi’ye yönelik “Koalisyon Güçleri” saldırısına en çok bozulan siyasetçi Tayyip Erdoğan’dır. “Neden” dediğinizi duyar gibiyim. Tipik bir siyasal İslamcı gibi “bir arap ülkesine saldırı başka bir Müslüman ülkesinin liderini elbette üzer” tarzında bir tespit değil bu.
Her ne kadar Tayyip Erdoğan’ın böyle bir hassasiyeti olduğu bilinse de, bu “üzüntü” yü buna bağlamak yersiz olur. Zira Tayyip Erdoğan’ın daha yüksek bir hassasiyeti var. Haziran ayında yapılacak seçimlerden kendisini Başkanlığa götürecek bir sonucun çıkması.
Referandumda oy almak için “Umreye gitmeyin” fetvası çıkaran, buna rağmen Umre’ye gidenleri özel uçaklarla kendilerine oy vermeleri için apar topar getirenlerden böyle bir konuda farklı bir davranış beklenemez.
Yeniden iktidara gelebilmek için her türlü kozu kullanan AKP Hükümeti Libya ya yapılan emperyalist saldırı karşısında konumlanırken işte bu nedenle çok ciddi açmazlar yaşamakta.
Bu bağlamda AKP’nin göz ardı edemeyeceği dengelere göz attığımızda yaşanılan sürecin AKP için gerçekten çok ciddi bir imtihan olduğunu rahatlıkla anlaya biliriz.
Gelin AKP’yi sandıkta zora sokacak bu dengelere birlikte göz gezdirelim.
1- AKP Kaddafi sonrası iktidara gelecek güçlerle ilişkilerini sıkı tutmak zorunda olduğundan bu güne kadar hiç gündeme getirmediği Kaddafi barbarlıklarını öne çıkararak ona karşı muhalefetin yanında yer almak zorundadır. Eğer tablo tam tersi olsaydı. Yani Batı ve ABD Kaddafi’yi kendi elleriyle çıkardığı diktatörlükten indirmeye çalışan muhaliflere savaş açsa ve bu savaşın sonucunda muhaliflerin kaybedeceği kesinlikle belli olsaydı, Tayyip Erdoğan ve yandaşları kesinlikle Kaddafi’nin yanında olurdu.
2- Batı dünyası ve ABD ile ilişkileri son “Ergenekon Tutuklamaları” nedeniyle gerilen Tayyip Erdoğan Libya diktatörü Kaddafi’ye savaş açan Batı ve ABD ile kol kola girmezse AB ve ABD’nin arkasından çekileceğini dolayısıyla çok ciddi bir seçim yenilgisi alabileceğini düşünüyor. Ve sırf bu nedenle mazlumun yanında yer alma kamuflajı ile senelerdir desteklediği Kaddafi’ye karşı kurulan “Koalisyon Güçleri” ne Asker verebileceğini açıkladı.
3- Kendisi dışarıya karşı bu mesajı veren Tayyip Erdoğan içerde oy aldığı radikal kanalların tıkanmaması için Bülent Arınç’a “iyi polis” rolü veriyor olmalı ki Arınç, “Türkiye operasyona katılmayacak” açıklamasını kendisine rağmen (!?) yapabiliyor.
Peki, sonuçta ne olur? Hiç şüphe yok ki AKP bu işten zararlı çıkar. Zira kendisine oy veren insanlar bunu içlerine sindiremezler.
Özellikle muhalefet bu kartı seçim malzemesi yapar ve bir “İslam Ülkesi” nin nasıl emperyalist bir saldırıya maruz kaldığını, AKP’nin bu süreçte nasıl bir misyon üslendiğini anlatabilirse AKP tabanında ciddi kaymalar yaşana bilir.
Gelelim Kaddafi ufuksuzunun kendi iktidarını devam ettirmek adına ülkesini ne hale getireceği konusundaki projeksiyonumuza.
Dikkat edilirse “Koalisyon güçleri” sadece hava harekâtıyla Kaddafi’nin muhaliflerine karşı açtığı savaşta kesin bir sonuç kazanmasına imkân sağlamayacak şekilde bir tahribat vermeyi amaçladığı anlaşılıyor.
Bu doğrultuda hava limanlarını, tanklarını, toplarını vuruyor. Bu yapılan, Kaddafi güçleri ve muhalif kuvvetleri eşitlemek olarak açıklana bilir.
Yani Batı ve ABD bu harekâtla mümkün olduğunca fazla Müslüman kıyımı amaçlamaktadır. Bu kirli ve kanlı savaş ne zaman sona erer bilinmez. Ancak bilinen bir şey vardır ki savaşın sonunda Libya’nın kontrolü asla Müslümanların elinde olmayacaktır. Denile bilir ki “Kaddafi elindeyken durum farklımıydı?” Evet farklıydı. Kaddafi’nin halkına karşı yaptıkları Arap ülkeleri açısından bir “standart” sayıla bilirdi. Bu gün Suud Krallığının halkına daha iyi davrandığını, daha demokrat olduğunu kim iddia edebilir. O halde neden Suudi Arabistan da “Özgürlük mücahitleri” kendilerini yöneten diktatörlere karşı bir eylem yapmıyorlar. Kaddafi En azından elindeki gücü batının ikiyüzlü liderlerine elini öptürecek ölçüde iyi kullanıyordu.
Bütün bu katliamlardan sonra Libya’ya “Demokrasi” ancak Irak’a geldiği kadar gelecektir. Kukla bir Cumhurbaşkanı, kukla bir Başbakan, kuklalardan oluşan bir Bakanlar Kurulu.
Bu katliamlar ve ortaya çıkaracağı aşikar sonuçlarının ülkemizdeki sorumluları ise, bunun bedelini sadece sandıkta ödemeyecekler. İnandıkları dinin gereği cehennemde yanmaktan da kurtulamayacaklar.
Bekir Öztürk
Bhaber.net
FBKG