Tayyip Beyin Mebusları!
12 Haziran Milletvekili seçimleri için takvim işlemeye başladıktan sonra gözler partilere çevrildi. En çok aday adayı iktidar partisinde. Onu CHP ve MHP izliyor.
Aday bereketi iktidar partisinde olduğuna göre, oyların çoğunu bu partinin alacağı anlaşılıyor. Anketler de bunu söylüyor. Seçim gününe kadar olağanüstü bir durum zuhur etmezse iktidar partisi bu defa da ipi tek başına göğüsleyecek gibi görünüyor.
Şu hususu kayda geçirmek lâzım: AKP tek başına iktidar olmasına olacak da, Anayasa’yı tek başına yapacak çoğunluğa, yani 367 sayısına ulaşması hatırı sayılır bir çoğunluk tarafından istenmiyor. AKP için muhaliflerin öngördüğü en ideal sayı 330’un altındaki sayıdır ki, bu durumda AKP Anayasa değişikliğini referanduma bile götüremeyecek, zorunlu olarak toplumsal uzlaşmanın kapısını aralayacaktır.
AKP’nin kendine özgü bir Anayasa yapmasını iyimserlikle karşılamak 12 Eylül’de neye evet, neye hayır dediğini bilmeyenler açısından anlaşılabilir bir durum olabilir ama bazılarının “seçkinler” diye tanımladığı okumuş yazmış görüş sahibi kimseler için o kadar kolay kabullenilebilecek bir durum değil. Bu fikirde olanlar, AKP’nin tek başına Anayasa yapabilir bir yetkiyle donatılmasını ülke için sakıncalı buluyorlar.
Bu güne kadar yapılan gizli pazarlıklardan, ortaya çıkan emarelerden anlaşılan şu ki; İmralı sosuna batırılarak önümüze getirilecek bu Anayasa ağzımızın tadını bozacak, toplumda ayrışma ve çatışmaların fitilini ateşleyecektir. Seçim sonrasındaki gelişmeler bu yüzden pek parlak bir durumu işaret etmiyor.
Tayyip beyin muradı yeni bir Anayasa yapıp orada kalmak değil elbette. Yapacağı Anayasa ile Başkanlık Sistemine geçmeyi, dolayısiyle ülkenin tek hakimi olmayı hedefliyor. Bu yüzden milletvekili adaylarını belirlerken ince eleyip sık dokuyacak, önüne konulacak aday listelerini tek fireye dahi yol açmayacak bir titizlikle inceledikten sonra YSK’na verecektir. Bu yüzden, AKP’den aday adaylığı için başvuran binlerce kişiyi zor bir sınav bekliyor.
Bunun adı Milletvekili Adaylarını Yerleştirme Sınavı’dır.
Geçen seçimdeki uygulamanın ışığında bu defaki MAYS’nın de üç aşamadan geçeceğini aday adaylarımıza duyurmuş olalım.
Önce anketler ve temayül yoklamalarıyla elenip belli bir sayıya indirgenecekler.
İkinci aşamada; sınav komisyonları önünde sınava alınacaklar. Sorulacak sorularla ne kadar bilgili oldukları ve de ne kadar AKP’li oldukları belirlenecek.
Muhtemelen dini bilgileri de sorgulanacak. Namazla, abdestle, oruçla ilgili sorular olabilir. Namaz Surelerinden biri veya birkaçı okutularak müslümanlıklarının derecesi ölçülebilir. Hangi cemaatten veya tarikattan referanslı oldukları araştırılabilir. Bu referanslar çok önemli: AKP aynı zamanda bir tarikatlar ve cemaatlar karışımı olduğuna göre bu karışımı iyi dengelemek, kıvamını iyi tuttturmak gerekiyor.
Son aşamada liste tek seçicinin önüne gidecek. Tek seçicinin kim olduğunu söylemeye gerek yok. Bakacak, adaylıklarını uygun bulduklarını çentikleyecek, diğerlerinin üstünü çizecek. Kalan sağlar Tayyip beyin seçtiği mebuslar olarak ceylan derili koltuklara oturup milleti temsil(?) edecekler.
Bu sadece Tayyip beyin partisinde mi oluyor? Ötekilerde de aynı durum. Artık yerleşik bir sistem haline gelmiş!
Dünyanın hiçbir ülkesinde ve hiçbir demokrasisinde böyle bir seçim yok! Bu seçim sadece Türkiye’ye mahsus.
Meclis’teki 550 sandalyenin tamamını üç, bilemediniz dört kişi belirliyor. Bunlar parti liderleri. Bunların seçtiği, (pardon, atadığı) insanlar da gerdanlarını kıra kıra “biz millet iradesini temsil ediyoruz” diye caka satıyorlar.
Demokratik ülkelerde halkın temsilcileri, vekilleri sandıktan çıkar. Bizde dudaktan çıkıyor.
Şarkı sözü gibi:
“Vekilim dudak arası, içimde sandık yarası!”
MEHMET NECATİ GÜNGÖR
FBKG