Keşfedilmiş ve keşfedilebilecek en etkili silah vatanı için ölümü göze almış insanlardır!
Mustafa Kemal’in dediği gibi bizler “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir” diyor ve bunu söylemekten gurur duyuyoruz; NE MUTLU BİZE TÜRK’ÜZ…Böyle anlamlı bir günde; “Türk’üm” diyemeyen siyasetçilerimize inat tekrar tekrar gururla haykırıyoruz: Türk’üz…Tüm uluslara saygımız sonsuz ve “yurtta barış dünyada barış” istiyoruz ve vatanını yani namusunu koruyarak dünyanın en haklı savaşını kazanmış bir ulus olarak etnik kimlikleri ön plana çıkararak ırkçılık yapanlara, bölücülük yapanlara inat milli kimliğimizi haykırıyoruz: Türk’üz...Bana etnik kimlik, etnik müzik, etnik,etnik,etnik...diye gelen kim varsa benim gözümde emperyalizmin ulusları etnik kimliklere bölüp parçalayarak köleleştirme oyununun bir parçasıdır ya da oyuna gelmiştir, bu oyunu bozarcasına tekrar tekrar söylüyorum: Tek dil, tek devlet, tek ulus...
Ayrışmayı, farklılaşmayı, dolayısıyla bölünmeyi savunanlar; bizim gibi birliği, ortaklaşmayı savunanlara “ırkçı, faşist” diyorlar; esasında kendilerinin ırkçılık yaptıklarını bizim kökenle değil aidiyetle işimiz olduğunun bilincinde olmayarak ya da bilerek ırkçılığı onlar yapıyorlar…
Etnik kökenimiz ne olursa olsun hepimizi Türklük potasında birleştiren tarihi Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı Destanlarımızı iyi bilmek emperyalizmin yeni oyunlarını bozmak için yaşamsal önemde…En büyük ırkçılık olan bölücülüğe karşı verilecek en anlamlı cevap bu tarihi gerçeklik…
18 Mart 2011; Çanakkale Zaferi’nin 96. yıldönümü… Bedelli askerliğin tartışıldığı, askerliğin sulandırılmak istendiği bir dönemde büyük bir destanın yıldönümünü kutluyoruz. Tarihi sürecini anlatmayacağım ama araştırma meraklılarına, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” diyenlere önerim var….Atatürk’ün izinde “akıl ve bilimi” rehber edinen yetkin bir tarihçi yazdı, Sinan Meydan’ın yazısını alın, çoğaltın,dağıtın ve “Atatürksüz Çanakkale Zaferi” propogandası yapanların suratlarına çarpın…
Bu büyük utkunun doğa üstü güçlerce kazanıldığı tezini işleyenlere, buna inananlara Allah akıl fikir versin, biz de bunun için yakaralım, yetmez ama evet bunu yapalım..Ortada doğa üstü olmasa bile olağan üstü bir zafer olduğu kesin…İnancın gücü apaçık ortada...Bir ulus birleşirse,inanırsa başaramayacağı şey , gerçekleştiremeyeceği imkansız yok…En iyisi Türk milleti gibi gerçekçi olmak ve imkansızı istemek…En gerçekçi çözüm; Bağımsızlık için ölümü göze alabilmek. Her gün onursuzca binlerce kere ölmektense, ölümü göze alarak yaşamak ve ulusunu yaşatmak, tarihe adını altın harflerle kazımak…Gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu: YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM!
Mustafa Kemal, o gün Arıburnu kuvvetleri komutanı olarak verdiği emirde ne diyordu: “- Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zamanda yerimizi başka kuvvetler alabilir.”
Çanakkale bir destanın adı…Japonlar bile hayranı…Anlatalım:
Türkiye’ye Japonya’dan bir eğitim heyeti gelir. Temas ve incelemeler yapacak, neticeyi yetkililere aktaracaklar. Gerektiği kadar da ikili işbirliği gerçeklestirecek. İşler buraya kadar çok iyi…
Japon heyeti yurdumuzun bazı bölgelerinde gerekli incelemelerini yapar.Sonra Bakanlıkta toplanırlar. Heyetin hakkımızdaki tespiti ilginçtir:
“Sizin çocuklarınızda milli bilinç yok”.Bizimkiler şaşırır! “Bizim çocukların damarlarındaki kan milli duygumuzun kaynağıdır.” Yine de fazla ses çıkarmazlar! Ne de olsa misafirdir! Bizimkiler sorar,
“Peki, Sizin gençlerinizde milli bilinç var mıdır?Japon uzmanları anlatmaya başlar:
Biz gençlerimize ilkokula başlamadan “şok testler” uygularız. Mesela uçak gibi hızlı giden trenlerimize bindirir, bir tur yaptırırız. Çok katlı yollardan da geçen tren, onları şöyle bir sarsar. Mini mini çocuklarımız teknolojinin bu baş döndürücü neticesini görerek bir şok olurlar.
Sonra…
Bu şoktan sonra Hiroşima’ya götürürüz. Bölgeyi aynen koruyoruz. Bombalanmış bu bölge hakkında bilgilendirir; değil hayvan, bitkinin bile yeşermediğini gösteririz. Ve deriz ki “Eğer sizler çalışmaz, sizden öncekileri geçmezseniz vatanınız, işte böyle düşmanlar tarafından bombalanır. Hiçbir canlı yaşayamayacak biçimde size bırakıp giderler.
Çalışırsanız, bindiğiniz hızlı trenleri bile geçecek yeni vasıtalar yaparsınız. Gerisi sizin bileceğiniz iş. Çocuklarımız bununla ikinci bir şok daha yaşarlar. Sizlere şunu hatırlatalım ki, Türkiye’de birçok teknik elemanımız bulunmaktadır. Bunların herhangi birine bu konuyu sorabilirsiniz.”Bizimkiler şaşkınlık içinde sorarlar :
“-Peki ya Türkiye için tespitiniz var mı? Varsa gözlemleriniz nedir?” Japonlar; “elbette var” derler.“Bizimkinden çok daha önemli. Bir tanesi Çanakkale Savaşları’nın olduğu bölge. Bu bölge gençlerinizin şok olması için yeter de artar bile. Bir metre kareye altı bin merminin düştüğü savaşta, Türkler her şeye rağmen galip çıkıyor, olamayacağı olur hale getiriyorlar. En son teknolojiye ve donanıma meydan okuyarak, inancın galip geldiğinin ispatını yapıyorlar. Üstelik karşılarında tek bir düşman değil, müttefik güçler; sizin tabirinizle yetmiş iki millet var.”
Dünyanın en gelişmiş teknolojili silahlarına sahip ABD neden o sözde demokrasi adına gerçekleştirdiği hain işgallerinde çıkmaza düştüğünde Türk askerine “imdat” diyor? Çünkü; Türk askerine “Mehmetçik” denir, profesyonel değil belki ama korkusuz, vatan ona görev verirse ölüme seve seve gidebilme özelliğine sahip; işte bu özelliği nedeniyle Çanakkale’yi geçemediler… “Mehmetçik”ler Sakarya’da, İnönü’de, Dumlupınar’da yedi düveli bozguna uğrattılar…
GENÇLİĞE HİTABENİN TÜM KOŞULLARI GERÇEKLEŞİYOR, SIRA GELDİ TÜM ORDULARIN DAĞITILMASINA…
Bizi ekonomik işgale uğratanlar askeri işgale cesaret edemiyorlar, Türk’ün bu karakter yapısı nedeniyle edemezler. O nedenle Türk Ulusunun bu DNA’sıyla oynamak lazım, Türk’ü aşağılamak, “BİZDEN ADAM OLMAZ” dedirterek aşağılatmak lazım, başına çuval geçirmek lazım, Türk’ün yüreğinden vatan sevgisini, asker sevgisini söküp almak, tarihini çarpıtmak, ulusal bilincini yok etmek lazım.Son yıllardaki büyük psikolojik harekatın nedeni bu, amacı bu…CIA’nın bu amaç için görevlendirdiği 400 ajanın Maslaktaki plazası yazıldı ve Aydınlık Gazetesi’nin bu haberi yalanlanamadı…
Türkiye’ye karşı adı konulmamış işgali gerçekleştirenlere göre Türk’ün “Şehitlik, gazilik” gibi yüce değerlerini unutturmak, küçümsemek, aşağılamak lazım. Bu psikolojik operasyon için bir TARAF’tan medya ayağı yıllardır asimetrik psikolojik savaş yürütürken, diğer taraftan hukuk adına uygulanan hukuksuzluklarla SEHVEN tertipler kuruluyor, sahte deliller üretiliyor, ulusun göz bebeği askerler aşağılanmak isteniyor…
“Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, memleketi kurtaracağız. Bizi öldürmek değil, canlı canlı mezara atmak istiyorlar. Şimdi çukurun kenarındayız. Son bir atılım belki bizi kurtarabilir. Zaten başka türlü de geri dönmek imkanı yoktur.”
ve
“GELDiKLERi GiBi GiDERLER” demisti Mustafa KEMAL
Öyle de oldu…
Şimdi de diyoruz ki ve And olsun ki GELDiKLERi GiBi GiDECEKLER…
Ne Çanakkale Zaferi’ni, ne de Kurtuluş Savaşımızı profesyonel paralı askerlerle kazanmadık, tam tersine İngilizler; paralı asker Anzakları üstümüze sürdüler, maddi gücü,”vatan ve namus” gibi manevi güçlerle yerlebir ettik…
Özetle; vatan görevinin bedel karşılığı, para ile ölçülemeyecek kadar büyüktür…
Emperyalizme ve onun bedelli askerlerine karşı, HER TÜRLÜ BEDELİ ÖDEMEYE HAZIRIZ…
BU UĞURDA VATANI İÇİN BEDEL ÖDEYENLERE SELAM OLSUN
Güneş Erkul
İLK KURŞUN