Engin Alan’ı TBMM’de görmeyi arzu ediyoruz
“Engin Alan’ı TBMM’de görmeyi arzu ediyoruz”
Bahçeli, ‘Balyoz’ davası kapsamında tutuklanan emekli Korg. Engin Alan’a parti rozetini takmıştı.
Yoğun programa kısa mola
BaktIk programda değil sohbet etmeye, nefes almaya bile yer yok; Mersin’deki ilk gecesinde “Ya bir fırsatını yakalayacağız ya yakalayacağız” azmiyle yaklaştık MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye… Bizi odasında ağırladı ve gündeme ilişkin sıcak mesajlar verdi.
Yıpratılmasına izin vermeyiz
Balyoz kapsamında tutuklanan Korgeneral Engin Alan, artık partimizin üyesi. MHP’yi TBMM’de temsil edebilecek bir kişi olarak algıladığımız için davet etmiştik. Onu Meclis’te de görmek istedik. Kendisi ve ailesi önce Cenab-ı Allah’a sonra MHP’ye emanettir!
Dinlenmeye ihtiyacımız var!
Dİnlenmeme halimiz varsa biz bir hiçiz demektir. Millet bu seçimde AKP’ye yönelmeyecek, amortisör olayı gibi iktidarı yıpranma etkisi götürecek. Başbakan’ın hizmet edene sadakati, vefası yok. Yumurtacı gençler bir defaya mahsus eylem yapmasın, sandığa gitsin!
Dinlenmeye ihtiyacımız var(!)
Ve elbette “telekulak” mevzuu… CHP’li Çetin Soysal’ın “gördüm” dediği 3 bin kişilik listede Oktay Vural’ın adının da geçtiğini hatırlatınca gülümsüyor. Hemen arkasından gelen “Peki siz dinleniyor musunuz?” sorusuna verdiği cevapla birlikte dağılıyor üzerimize “balyoz” gibi inen kasvet:
“Dinlenmeme halimiz var ise biz bir hiçiz demektir. Bizim de dinlenmeye ihtiyacımız var…”
Son cümlesindeki “dinlenme”nin iki anlamı da karşılıyor Bahçeli’nin durumunu. 9 yıldır hiç tatil yapmadığı bilgisini de bu sırada veriyor çünkü.
Söylediğine göre herhangi bir önlemi yokmuş “öteki” dinlenme ihtimaline karşı.
“En az konuşma en iyi emniyettir” diyor tebessümle… “O zaman en rahat polis sizi dinleyen polistir” esprisiyle karşılanıyor bu sözleri. Bahçeli çok konuşulacak, anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az kavlinden ve biraz da sitemkar cümlelerle noktalıyor bu konuyu:
“Biz zaten derdimizi tam anlatamayız. Derdimizi anlatabilmiş olsak zaten siyasal sonuç alırdık. Adam bizi dinliyor dinliyor bakıyor ortada bir şey yok! Dolayısıyla bizi dinleyen adam da vazgeçer dinlemekten!”
Yumurtacı gençler oy atsın
Bunca darbe iddiasının, sadece askeri değil renkli devrim kılığına büründürülen sivil darbelerin de mantar misali yayıldığı bu coğrafyada “milletin iktidarı” olmak birincil hedefi MHP liderinin. Bu yöndeki ilk ve en önemli çağrısıysa ilginç bir adrese; “yumurtacı gençler”e:
“Şu yumurtacı gençler bir defaya mahsus sokakta eylem yapmasınlar. Yumurta atmasınlar. Sandığa gitsinler. İktidar dışında bir partiye oy versinler iktidar değişir Türkiye’de. Çünkü 18-25 yaş grubu, 2010 nüfus verilerine göre seçmene dönüştürdüğünüzde 9 buçuk milyon seçmene denk geliyor. Bu gençler arasında bir birlik oluşsa iktidarı alt üst eder. Hangi partiye yıkılsalar, o parti iktidar olur.”
AKP’yi amortisör etkisi götürecek
Milletin bu defa AKP’ye yönelmeyeceğini iddia ederken şöyle bir gerekçe sunuyor Devlet Bahçeli:
“Üç defa iktidar olmak aynen amörtisör olayı gibi yıpranma payı oluşturuyor. AKP bu yıpranma payını ne ile telafi edecek? Kullandıkları imkanlar demokrasi açısından meşru değil. Meşruiyeti olmayan bir başarıya karşı biz meşru zeminde bir tedbir geliştirdik. Bizim “Hilal Kart” dediğimiz, CHP’nin “Aile Sigortası” dediği projeler, haksız rekabeti meşru zemine çekmek açısından çok önemli.”
Başbakan mizah konusu olur
Erdoğan’ın “bakın görün ülkeyi nereden nereye getirdik” konuşması yaparken MHP’nin de ortağı olduğu 57. Hükümet’i kast ederek “pisliklerini temizliyoruz” demesi şaşırtmamış MHP Genel Başkanı’nı… Hele “intihal”de sakınca görmedikleri “2023 lider ülke Türkiye” hedefiyle ilgili olarak yine MHP’yi hedef alarak “onların öyle bir vizyonu yok” demesi hiç şaşırtmamış:
“Sayın Başbakanda bir ölçü yok. Hizmet edene bir vefası sadakati yok. Onun bu konuşması bana göre çok normal geliyor. 8 yıldan sonraki değerlendirmelerinde ölçülü konuşmaya başlarsa o zaman şüphelenirim.”
Erdoğan’ın neredeyse Cumhuriyet Tarihi’ni kendisiyle başlatmaya meyledişine ise hayli tepkili: “Bu Türk siyasi hayatında çok büyük bir yanlış. Atatürk, İsmet İnönü, Menderes, Bayar, Demirel, Ecevit Dönemi var. Bu kadar dönemlerde bu ülkeye eldeki imkanlarla hizmet etmiş olan insanlar var. Başbakanın söyledikleri akıl almaz. Başbakan bu görevden uzaklaştığı zaman zannediyorum siyaset bilimciler gazeteciler açısından mizah konusu olur. Merdivenleri çıkarken karşılaştığınız insanlarla, bir gün merdivenlerden inerken de karşılaşacağınızı unutmayın.”
AKP’den ABD Büyükelçisi’ne gelen “İçişlerimize karıştırmayız” tepkisinin ardından “doğru söylemişler” demişti Bahçeli. Ama bir de devamı varmış o sözlerinin:
“İçişlerimize karıştırmamak gerekir ama “İçişlerine karışmasın” derken dışişlerine karışma yetkisi veriyor iktidar ABD’ye!”
Ülkücülerden Erdoğan’a bir kuruşluk katkı
Dün sabah itibarıyla MHP Genel Başkanı’nın twitter’daki “takipçi” sayısı 32 bin 459’du. Son “twit”i ise “Sesime kulak ver; ses ver Türkiye!”
Twitter yoluyla kendisine iletilen bütün mesajları okuduğunu söylüyor bir kere daha.. Hatta bazılarının “yol gösterici” olduğunu vurguluyor. Ama cevap vermiyormuş gönderilen yorumlara. “Abuk sabuk yazanlar da oluyor. Ama biz yazılarımızı belli bir seviyenin altına düşürmedik hiç…” diyor.
Bahçeli’yle ilgili olarak sanal ortamda hayli ilgi gören bir başka alan daha var; www.devletbahceli.com.tr adresinden erişilen kişisel internet sitesi… Konuşmaları, basında hakkında çıkmış haber ve yorumlar, daha önce hiç yayımlanmamış özel fotoğrafları… Ha bir de Bahçeli’yle ilgili karikatürler yer alıyor bu sitede. Hem de en muhalifinden…
“Karikatür çizmek Allah vergisi bir şey. Herkese nasip olmuyor. Dikkatli bakmak lazım, her çizginin bir anlamı var bana göre… Onlar gözüyle nasıl algılandığınızı takip ediyorsunuz ve o sizin bazı konularda önünüzü açıyor” diyor…
Görüyoruz ki kimi, karikatürün olmazsa olmazı olan zekadan çıkmış espriyle önünü açıyor siyasetin, kimi de onu mahkum ettirmek için dava bu ülkede!
Karikatüre dava açılmaz
Ve haliyle söz yine dönüp dolaşıp geliyor iktidarın başındaki isme. Başbakan’ın karikatüristlere açtığı davaları hatırlattığımızda “Karikatürler yüzünden dava açılmaz; çünkü karikatür bir sanattır” diye özetliyor kendi yaklaşımı.
Ve hemen ekliyor: “Başbakan’ın dava açmadığı şey yok. Son olarak bizden 8 bin lira kazanmış, Harun Bey’den (Ülkü Ocakları Genel Başkanı) 6 bin lira kazanmış. Zannediyorum Ülkü Ocaklarının mensupları birer kuruş vermek suretiyle katkı sağlayacaklar kendisine!”
Yabancı futbolcular yabancı sermaye gibi
Devlet Bahçeli’nin Beşiktaşlılığını bilmeyen yok. İyi ama bu Beşiktaş onun gönül verdiği Beşiktaş mı acaba?
“Bir Birol-Şenol ikilisi, bir Yusuf -Sanlı ikilisi vardı Beşiktaş’ta, bunlar hep altyapıdan yetişen başarılı Türk sporculardı. Ben Beşiktaş’a altyapıya dönmesini tavsiye ederim. Yanlış anlaşılmasın ama yabancı futbolcu yabancı sermayeye benziyor. Geliyor, alıyor, götürüyor. Ortada bir şey yok.”
Daha bu yorumu yazamadan, 4-2’lik mağlubiyet haberi geliyor İnönü’den.
Ankara’ya dönüş yolunda, çay molasında dikkat ediyoruz sırtını dönüyor Bahçeli televizyon ekranına… Bu bir taraftar protestosu olmasa bile o anlarda ekranda tartışılanın “Ne olacak bu Beşiktaş’ın hali” oluşu garip bir tesadüf olarak yer ediyor zihnimizde!
Cihan Paçacı, Semih Yalçın, Zuhal Cafoğlu, Recai Yıldırım, Bülent Didinmez ve Mehmet Taytak’la yaptığı neşeli sohbeti görünce, hiç hatırlatmıyoruz biz de 4-2’lik acı gerçeği kendisine!..
“Oğuz Ata Okulları” eğitim zinciri olacak
Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı’nın yürüttüğü ve ülkücülerin ilan edilen banka hesap numaralarına yaptıkları bağışlarla ilerleyen Oğuz Ata Eğitim Konakları Projesini yakından takip ediyor Devlet Bahçeli. En son Niğde gezisi dönüşünde uğradı Aksaray’a bağlı Dikmen Köyü’nde inşa edilen ilk okullarına. Bahçeli’nin isteği ile mimarların Selçuklu üslubuna uygun olarak projelendirdiği ve tamamlanmak üzere olan okulun girişinde hatıra fotoğrafları çektirdi Dikmen’li çocuklarla Bahçeli. Okulun devir tesliminin yapılması için Aksaray Valiliği’ne gerekli müracaatta bulunduklarını duyuruyor konuşurken bir ara. Bir duyurusu daha var; “Bundan sonraki Oğuz Ata Okulu Şanlıurfa’da!”
Tam yeri mi?
Şanlıurfa Valiliği, Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nin belirlediği iki yerden, yani Bozova yakınlarında tespit edilen köyle, Siverek-Karacadağ arasında seçilen yerden hangisini uygun görürse, orası…