Mısır’da ne oldu, devrim mi darbe mi?
“Böyle de soru olur mu? Bir diktatör devrilmedi mi?” dendiğini işitir gibiyim!
Günümüzde başka bir çoğu gibi “devrim” de hoyratça tüketilen kavramlardan yalnızca birisidir! Önüne renk ya da çiçek adları konan sayısız devrimin hali ve vardığı nokta ortadayken bu durumu korkusuzca irdelemek durumundayız.
Mısır benzerleri gibi kendisi varsıl, halkı yoksul bir ülke. Milyarlarca varillik petrol zenginliği Mısır’a oluk gibi para akıtırken, temel sorun bu akışın halka yönelmiyor oluşudur!
Diktatörden sonra yönetimi ele alanlar askerler olduğuna göre, en azından giysilere kafa takmışlar bakımından “darbe” seçeneğini de akılda tutmak zorundayız. Bu zevata dünyadan farklı örnekler vermeniz, işin giyside değil tutumda olduğunu usanmaksızın vurgulamanız pek işe yaramasa da giysisi askeri olanların Mısır’daki egemenliğinin nasıl yorumlanacağı merak konusu olmayı hak etmektedir.
Yoksul Mısır halkına dönelim! Bu hem varsıl hem de yoksul ülkenin sayıları 80 milyona varan vatandaşlarının yarısı günde 2 $ (iki Amerikan Doları) ile yaşama tutunmaya çalışmaktadır.
Diktatörün güçlükle de olsa koltuktan sökülüp atıldığı bugünlerde başta Mısır halkı olmak üzere çoğu kimsenin zafer sarhoşluğu içinde olduğu söylenebilir. Haksız da değillerdir. Düşlerinde gördükleri gerçekleşmiştir.
Ama, unutulmamalı ki; her daim çıkarının peşinde olan emperyalist çoktan odaklanmıştır yeni duruma. Olanaklı olsa diktayı korumakta sakınca görmeyecek olanlar halkın önü alınmaz isteklerine gem vuramadıklarından her zaman kendi çıkarları doğrultusunda davranan diktatörü bile satmaktan çekinmemişlerdir. Onlara eskiyenin yerine bir yenisi ivedilikle gereklidir.
Dün adı konmuş olan diktatörlüğün bugünden başlayarak yarınlarda “demokrasi kisvesi” ardında sürdürülmesi riski hiç de az değildir.
Dünyamızda uzak ve yakın geçmişte “devrim” ile bütünleştirilemeyen sayısız devirmenin yaşandığı akılda tutulmalıdır. Kimi zaman gelenlerin gidenleri arattığına bile rastlanılmıştır.
Bu noktada hem güncel örnek Mısır hem de gelecekteki başka örnekler için can alıcı soru şu olacaktır :
“Mısır ya da eşdeğeri diktatörden kurtulmuş olmanın gereğini yerine getirecek midir? Başka deyişle, antiemperyalizmin olmazsa olmaz koşulu olan “tam bağımsızlık” gerçekleşecek midir? Ülkenin zenginliği yoksulların sofrasına aş, bireylerine iş yaratabilecek midir?”
Farkındaysanız yukarıdaki can alıcı sorular yerine “Mısır kime benzemeli?” türünden ipe sapa gelmez sorular uçuşmaktadır havada!
Ceyhun BALCI