Ortadoğunun yeniden inşasına devrim diyen şapşallar
Emperyalist devletler ve onun sözcülerine göre, Yeni Dünya Düzeni, bir diğer adı ile Küreselleşme; Özellikle geliştirilmemiş veya az geliştirilmiş olan 3. Dünya ülkelerine Serbest Pazar Ekonomisi ve sözde ileri teknoloji ile sözde refah, sözde ileri Demokrasi ve sözde gelişmiş İnsan Hakları sunan bir düzen olarak adlandırılır.
Oysa Yeni Dünya Düzeni veya Küreselleşme; Dünyaya hakim olmak isteyen Emperyalist devletlerin ( başta ABD ve AB), azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tüm kaynaklarını, kendi ekonomik,siyasi ve askeri çıkarlarına mâl edebilmek için onları işgal ve bölme eylemlerini gizleyen bir söylem olup, Dünya Ülkelerinin her türlü kaynağının Küresel Güçler tarafından sömürülmesi ve bu Ülkelerin her alanda teslim alınmasıdır
Yeni dünya düzeni, ulusal devletle birlikte, ulusal ekonomiye, ulusal bağımsızlığa, ulusal düzeyde sağlanmış demokratik kazanımlara, kısacası Ulusal ne varsa herşeye son veren ve onun yerine uluslararası sermayenin kayıtsız şartsız egemenliğine dayanan bir köleleştirme getirmektedir. Bu bir tür imparatorluktur. Bu emperyalizmin yeni adı, yeni aşamasıdır. Emperyalist ve Kapitalist sistem artık, Merkezinde büyük tefecilerin, silah ve uyuşturucu kaçakçılarının, borsa vurguncularının bulunduğu Uluslararası MAFYA’ nın hakimiyeti altına girmiştir. Güvenliğini ve saldırganlığını SÜPER NATO gücü ile sağlamaktadır. Ulus Devletler Emperyalizm ve onun projeleri için bir tehdittir.
Ve Küreselleşmenin bir uzantısı olan ‘’Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’’ yada tam adıyla ‘’Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (GOKAP )’’, Emperyalizm ve onun sözcüleri tarafından; en batıda Fas’ ın Atlantik kıyılarından, en doğuda Pakistan’ ın kuzeyindeki Karakum yaylalarına, Kuzeyde Türkiye’nin Karadeniz kıyılarından Güneyde Aden ve Yemen’ e kadar uzanan bölgede, Müslüman ülkelere sözüm ona demokrasi ihracını ve bu ülkelerin pazarlarının açılmasını amaçladığı açıklanan politik kuram olarak tanımlanır.
Oysa gerçeği ABD eski dışişleri Bakanı Condolezza Rice çok açık bir dille ifade etmişti, bu bölgede var olan 24 Müslüman Ülkenin sınırları tekrar düzenlenecek, bölge haritası değişecek ve bu ülkelerin rejimleri kendisine tam itaatkar rejimler haline getirilecekti. Kısacası ABD bu bölgede dikensiz gül bahçesi istiyordu, bunun içinde, bölge ülkelerinde, kendisine tam bağımlı, itaatkar iktidarlar ve bu iktidarın yandaşlarını yaratmak ve bunlar vasıtasıyla, bu ülkenin tüm zenginliklerini kontrol altına alarak, bölgede Küreselleşme adı altında ABD çıkarlarını sağlamlaştırmaktır.
Bunu yaparken özellikle toplumun içindeki siyasileri, bürokratları, sözde aydınları, sözde kanaat önderlerini, görsel ve işitsel medyayı, üniversiteleri, sivil toplum kuruluşlarını, vakıfları, vb. leri Soros’ un mesleki kursları, yurtdışı eğitim programları, proje finansmanı desteği, özendirici fonları gibi yöntemler kullanılarak kişi veya kurumları satın almaya ve kendine bağımlı hale getirerek, o ülkede Ulusal ne varsa saldırtacağı bir hain ordusu yaratmaktadır. (Türkiye’ de gelişen son olaylara BOP gözlüğü ile bakmakta yarar vardır.)
Emperyalizm için önemli olan kendi çıkarlarıdır, çıkarı zedelendiği ve en ufak bir yara aldığı zaman ülkeyi sömürmek, ülke halkının kanını içmek için yıllardır tepe tepe kullandığı kişi ve kurumları deliğe süpürüp yerine yeni yüzleri koymaktan çekinmeyecektir. ( Arap Dünyasında gelişen son olaylara Küreselleşme ve BOP gözlüğü ile bakmak yararlı olacaktır)
Şimdi gelelim Tunus ve arkasından Mısır’da gelişen olaylara; Tunus’ta Devlet başkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin, verdiği tüm tavizlere rağmen Soros’ cu protestoları bastıramayıp ülkeyi terk etmesinin ardından, Parlemento Sözcüsü Fuad Mebazza vekaleten devlet başkanı olarak mecliste anayasa üzerine yemin etti. Ardından Başbakan Muhammed Gannuşi’ye hükümet kurma görevini verdi. Öte yandan, Mebazza’yı atayan Anayasa Konseyi 60 gün içerisinde başkanlık seçimi yapılması gerektiği konusunda karar verdi. Mısır’ daki durum ve sonucuda beş aşağı beş yukarı aynı olacağı şimdiden bellidir, bölge Ülkeleri içinde aynı şey geçerlidir. Peki ne olduda ABD ve AB nin tüm ekonomik ve politik isteklerini harfiyen yerine getiren ve halkına kan kusturan Zeynel Abidin Bin Ali, ve Mübarek bu duruma düştüler, bunlar değilmiydi Emperyalizm’ in ve As Başkanların en has adamları hatta hatta Eş Başkanları. Ne değişmişti, ABD artık bu adamlarla bu ülkeleri rahat yönetemiyor ve sömüremiyordu, halk ekonomik sıkıntı içinde ve patlamaya hazır birer bomba gibiydi gazı alınması gerekiyordu ve SOROS’ cu sözde muhalifler önderliğinde sözde protestolar ve sözde isyanlar ile gaz alındı ve As Başkan Obama hatta hatta Eş Başkan Tayyip bile Yeni Dünya Düzeninin palavrası olan sözde ileri demokrasinin artık oralara yerleşmesi gerektiğini söylüyordu. Senaryo yazılmış, yeni yüzler bulunmuş ve devreye sokulmuştu.
Türkiye’ deki ABD yanlıları, sözde demokratlar, liboşlar ve kırık kalem silahşörleri Tv lerde, Tunus ve Mısır’ da ‘’halkın devriminden’ bahsediyorlar, gazetelerdede, ‘’Hükümdar öldü, yaşasın demokrasi’’ manşetleri atıyorlar. Oysa orada ‘’Kral öldü yaşasın Kral ‘’ oyunu oynanıyor. Kısacası ABD nin AB desteği ile Böl ve Yönet taktiği olan Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında 24 ülkenin sınırlarının değiştirilmesi planı hızlı adımlarla ilerliyor.
Son olarak Tunus ve Mısır’ da olan ve bölge ülkelerindede devam edecek görünen olaylara, devrim diyen aklı evvellere verilecek tek cevap var; Devrimin tanımını ve kendisini okumak ve öğrenmek istiyorsanız, KUVAY-I MİLLİYE DESTANI VE KEMALİST DEVRİM’ i, yani NUTUK’ u okuyun yeter.
Derya DERVİŞ
İLK KURŞUN