MHP denklemden düşerse
Önce şunu belirtmeliyim: Bu yazının yazarı MHP’li değildir. Bu partiyle hiçbir zeminde ve hiçbir şekilde ilişkisi olmamıştır. Oy vermemiştir. Bunlar bir yana; Cumhurbaşkanlığı seçimindeki “acul” ve hesapsız tutumundan dolayı Devlet Bahçeli’ye hala kızgınlık duymakta, onu ekranda her gördüğünde kızgınlığı kat kat artmaktadır. İşler yoluna girmeye başlamışken ve kendisi koalisyonun büyük ortağı iken “ille de seçim” diye tutturarak hem partisini, hem ortaklarını barajın altına ittirip AKP’ye iktidar yolunu açması ayrı bir affedilmezliktir.
Ama bir gerçeği teslim edelim; MHP, bütün hatalarına rağmen milli duruşu olan ve bünyesinde vatansever bir kitleyi barındıran partidir. Cumhuriyete ve onun değerlerine olan sadakati en küçük tereddüde yer vermeyecek kadar açıktır. Karşı karşıya bulunduğumuz bölücü tehlike karşısındaki dik ve tavizsiz tutumuyla güven vermektedir. Özellikle önümüzdeki seçimler açısından siyasi denklemde yerini koruması ülke mukadderatı açısından hayati önem taşımaktadır. MHP’nin denklemden düşmesi demek, AKP’nin tek başına Anayasa’yı değiştirebilecek bir sayıya ulaşmasına imkan sağlamak demektir ki, bunun getireceği sonuçları tahmin etmek bile ürkütücüdür. Aslında niyet ve tasavvurlar bütün emareleriyle ortadadır da iş icraata kalmıştır.
AKP’nin, seçimler sonunda nitelikli meclis çoğunluğuna (367) sahip olması halinde Anayasa’nın birçok maddeleri ABD ve AB’ye söz verildiği şekilde referanduma gidilmeden değiştirilebilecek, yeni bir vatandaşlık tarifi içerisinde Türklük kavramı eritilecek, henüz zaptedilmemiş kaleler zaptedilecek, gizli görüşmelerde verilen sözler karşılığında teröristler affedilecek, terörist başının cezası hafifletilecek, ülkeyi hızla kaosa ve bölünmeye götürecek sürecin yapı taşları bir bir döşenmeye başlanacaktır. “Ilımlı İslam” projesi kapsamında laiklik harmutlanacak, ilkeleri ve kuralları budanmış bir demokrasi tarifi içerisinde rejimin teminatı olan müesseseler iyice sindirilecek, iktidar için dikensiz gül bahçesi oluşturularak ülke bir nevi “ apoletli siviller” oligarşisinin tahakkümü altına sokulmuş olacaktır.
Bütün bunları sezmemek için kör ve sağır olmak gerekir. Allah’a şükür, bu anlamda eksik bir uzvumuz bulunmamaktadır. Şu dokuz yılda olup bitenlere bir bakalım: Demokrasilerin olmazsa olmazı olan hür basın çeşitli baskılar, korkutmalar ve ağır para cezalarıyla susturulmadı mı? Gazetelerden yazarlar kovdurulmadı mı? Üniversiteler iktidarla aynileştirilmedi mi? Adalet aygıtı teslim alınmadı mı? Rejimin teminatı olarak görülen kurumlar düzmece raporlar ve iftiralarla sindirilmedi mi? Sendikalar ve sivil toplum kuruluşları zapt-u rapt altına alınmadı mı? Hülasa; ülkede şef Tayyip beyin yönetiminde tam anlamıyla bir “suskunlar senfonisi” kurulmuş ve eserlerini icra etmeye başlamıştır. Bunun sonraki adımı, Türkiye’ye has bir başkanlık sistemiyle tek parti diktatörlüğünün yolunu açmaktır ki, zemin etütleri şimdiden başlatılmış bulunmaktadır.
Konumuza dönecek olursak; MHP’nin siyasi denklemden düşürülmesi yolunda bir takım çabaların olduğu, hatta daha da ileri gidilerek düğmeye basıldığı yolunda söylentiler dolaşmaktadır. Bu söylentilerin, referandum günlerinden beri dolaşımda olduğu bilinmektedir. Hatta bir kısım MHP’lilerin AKP’den milletvekili yapılma vaatleri karşılığında “evet” yönünde çalışma yaptıkları bizzat ismi geçenler tarafından farklı izahlarla doğrulanmış bulunuyor. Bu isimlerden biri de MHP’de ismi zaman zaman liderlik mücadelesinde geçen Ramiz Olgun’dur ki, hem referandumda evetten yana tavır aldığını açıkça beyan etmiş, hem de AKP’den adaylık teklifi aldığını saklamamıştır. Ongun’u ve onun gibi bazı eski MHP’lileri önümüzdeki seçimde AKP listelerinde aday olarak görürsek şaşırmayacağız.
Sonuç olarak şunu ifade etmek istiyoruz: MHP’nin barajın altına düşmemesi ülkemiz ve demokrasimiz için hayat-memat meselesidir. Neden böyle olduğunu yukarıda anlatmaya çalıştık. Keşke MHP’nin yanında barajı aşabilecek başka bir siyasi oluşumu, örneğin DP’yi görebilseydik. Eski bir MHP’li olan Zeybek’in bu partinin başına geçmesiyle, bunun da malum projenin bir parçası olup olmadığı yolunda kuşkular var. Evet, MHP denklemden düşmemeli. Öncelikle MHP’liler partilerine sahip çıksınlar, canla başla çalışsınlar ve ülkeyi korktuğumuz akıbete uğratmasınlar! Bu duyarlılığımızın sebebi MHP’ye olan ilgimizden değil, geleceğe ait endişelerimizden ve ötekine olan buğzumuzdandır.
M.Necati GÜNGÖR