İnsan gibi direnmezsek, koyun gibi debeleniriz…
Direnme hakkına eşkıyalık diyor eşbaşkan, bu hakkı kullanacaklara da eşkıya..
Eşkıya direnmez; saldırır, yol keser, soyar; onun diğer bir adı da hayduttur..
Hangi akıl direnme hakkına eşkıyalık diyebilir?.
Şöyle bir haber hiç duydunuz mu, ya da romanlarda okudunuz mu?..
Eşkıya direnme hakkını kullanarak üç gün yol kesmedi..
Hukuk, direnme hakkını soyan eşkıyaya değil, soyulan kervancıya vermiştir..
Yalnızca insanlara verilmiş bir hak değildir bu, bütün canlıların direnme hakkı vardır..
Canını korumaya çalışan hayvanın da, cumhuriyetini koruyan insanın da..
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi, bu konuda bizlere verilmiş yazılı bir emirdir..
Bu hak; hem doğaya uygundur, hem de hukuka..
Tehlike çok büyük ve çok yaklaşmış olmalı ki, direnme hakkı konuşulur oldu.
Sözü edilen bu direnmede fazla bir şeyde yok: Sanki vurulan tokata karşı yere oturma durumu var, tokatı karşılama bile yok..
Bu kadar köpürmeleri bir adım sonrasını görmelerinden olmalı..
Saldırılar acımasızca devam ederse, direnmenin ikinci aşaması olan savunma, yasal savunma durumuna geçilir ki; saldırıları püskürten, zorbaları kaçırtan bu aşamadır..
Silivri ve Hasdal’a bakınca birinci aşamanın çoktan geçildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz..
Zorbaların direnme hakkı yoktur..
Sığınma hakkı vardır, başka zorbaların yanına..
Kim direnene eşkıya diyorsa büyük yalancıdır.
Kurbanlık koyunun bile direnme hakkı vardır, kasabın değil..
Koyun o hakkı anayasadan değil doğal hukuktan alır..
Kurbanlık koyunun gözünü bağlayıp, boynuna ip geçirilince birinci aşama başlar,
bunu melemesinden anlarız; insanların da meydanlara inmesinden..
İki ayağına birden bağlanacak ipi görünce ikinci aşama olan
savunma aşamasına geçer; ayaklarını direr, yere çöker; direnir, tos vurur..
Parlayan koca bıçağı gördüğünde iş işten geçmiştir artık..
İnsan değil ki koyun, anlasın; bak biz anladık!..
Bize gelince: Gözümüzü televizyon ve gazetelerle bağladılar; hem de besmele çekerek..
Boynumuza ipi HSYK ve Anayasa Mahkemesi’ni siyasallaştırarak geçirdiler..
Yargıtay ve Danıştay’ın ele geçirilmesi iki ayağımızın birden bağlanması olacak ki
direnme hakkından söz edilmeye başlandı.
Kasabın kıçında sakladığı bıçak koyunun değil cumhuriyetin boğazına vurulacak..
Ayağımızı bağlayacak ipi de kasabın kıçında sakladığı bıçağı da sonunda gördük..
Burası aslında direnme hakkının savunma aşaması olmalıydı ya, neyse!..
Direnme hakkını kullanmayan insan, koyun gibi debelenir..
Direnmezsek debeleniriz..
Bu kadar!..
Hilmi Kayıhan
İLK KURŞUN