Özür diliyorum
Özür diliyorum. Hayır, yanlış okumadınız. Özür diliyorum.
Vahdettin’den, Damat Ferit’ten, Molla Mustafa’dan, Ali Kemal’den, İngiliz Muhibbi ve Wilson Cemiyeti’ni kuranlardan özür diliyorum.
Hatta Kürt Teal-i Cemiyeti’ni kuranlar da beni bağışlasınlar.
Erdoğan, Gül, Egemen Bağış, İhsan Aslan ve diğerleri de af etsinler beni..
Hasan Cemallerden, Ahmet Altanlardan, Nazlı Ilıcaklardan, Doğu Erkillerden, aklınıza gelen tüm işbirlikçilerden, teslimiyetçilerden özür diliyorum.
Meğer ben ne kadar öngörüsüz ve geri kafalıymışım. Tam bağımsızlık diye tutturmuşum bir kere.. “Ya İstiklal- Ya Ölüm” benim olmazsa olmazım demişim.
Tutturmuşum bir “Ulus Dil” diye.. Bununla da yetinmemişim, “Ülke dil üzerinden bölünür.” diye bir de yazı yazmışım.
Her konferansımda, panelist olarak katıldığım her programda, mahallelerde, sokaklarda, kısacası aklınıza gelen her yerde “Tek yol Kemalist Devrim’in tekrar hayata geçirilmesidir.” diye avaz, avaz bağırmışım.
Katıldığım mitinglerde “Ne ABD- NE AB- Tam Bağımsız Türkiye” diye slogan atmışım.
Otur, oturduğun yerde be hatun… Yaş 67.. İç kahveni keyfine bak…
Atatürk’ün kurduğu partinin, CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Av. Sezgin Tanrıkulu mu iyi bilecek, sen mi?
Prof. Dr. Binnaz Toprak.. Var mı senin böyle bir unvanın? Kadın koskoca bir profesör… Elbette doğrusunu, iyisini o bilecek.
Sezgin Tanrıkulu PKK’nın avukatıymış. Olsun ne çıkar?.. Biz Habur’da Kandil’den gelen Öcalan’ın elçileri PKK’lıları davul, zurna ile karşılamadık mı?
“Hakikatler Komisyonu”… Kurulsun be kardeşim.. Devleti suçlu göstermek, TSK’yı rencide etmek için ne gerekiyorsa yapılsın. Demokrasi havarisi kesilen Tanrıkulu, Öcalan’ın önerisini “Hakikatlar Komisyonu’nuyla, ülkeyle paylaşsın. Ne var bunda?
Ne kızıyorsun be kızım? Alt tarafı tıpkı Balyoz’da olduğu gibi senin devletin, senin askerin suçlanacak… Sana ne?
Bu yeni, yepyeni CHP’nin politikası…
“Eğer bir gün CHP parti meclisine girersem, ordunun ülke işlerine karışmaması yolunda çalışmalar yapacağım.”
Tesadüfün bu kadarı da olmaz demeyin, olmuş hem de bal gibi olmuş. Bu hanımefendi şimdi CHP’de parti meclisi üyesi.
2008′de yapılan bir söyleşide, Şimdi CHP parti meclisi üyesi olan bu hanımefendi Nuriye Akman’a aynen bunları söylemiş. Şimdi öngörüsü böylesine kuvvetli bu hanımefendiden Prof.Dr. Binnaz Toprak’tan özür dileme… Olur mu?
Üstelik Binnaz Hanım Haziran’dan sonra TBMM’de senin vekilin olacak. Üstelik “Devletin, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü üzerine namusu ve şerefi üzerine yemin edecek….
TSK çeksin ülkeden elini…Cumhuriyet elden mi gidiyormuş, boş versin… Gencecik teğmeninden, emekli orgeneraline kadar mensupları Silivri “Zulümhanesi”nde çile çekiyormuş.. Aldırmasın…
Hatta en iyisi PKK’ya karşı devletin, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü korumaktan vazgeçsin.. Silah bıraksın, teslim olsun üç-beş çapulcuya..
“Ruhban Okulu bence açılmalı.. Ekümenlik tanınmalı.”
“Liselerde Kürt dili, Kürt edebiyatı seçmeli ders olarak okutulmalı.”
“Üniversitelerde Kürt Enstitüleri kurulmalı.”
” Cumhuriyet Caddesi yazıyor. Altına da Kürtçe yazılsa kıyamet mi kopar? Bunu bölünüyoruz, Sevr hortluyor, şeklinde görmek yanlış..Asıl bu konularda adım atılmazsa, Türkiye o zaman parçalanır.
“AKP hükümeti ekonomiyi iyi yönetti”
Bu söylemlerin tümü Binnaz Toprak’a ait. Sadece Binnaz Hanım bu bölücü projeler için, gerekli finansı sağlamak için “SOROS sağ olsun” demeyi unutmuş. malum bu konuda Hanımefendi’nin TESEV’den kalma bir alışkanlığı var.
Ne yazık. Kendi, kendime acımaya başladım. Ben bunların hiç birini görememişim.
Ne de olsa Anayasa’nın “statükocu, dayatmacı ve faşist” ilk üç maddesine, kopmaz bağlarla bağlıyım. Ulusalcıyım, anti-emperyalistim, bağımsızlıkçıyım ve Kemalistim.
Yukarıda saydıklarım, benim hayatım pahasına değişmezimdir.
Şimdi ironik olsa da dilediğim tüm özürleri geri alıyorum.
Cumhuriyet’in kurucu partisini bu hale getirip, Okyanus ötesi ” kaset operasyonu” fırsat bilip, CHP’yi dönüştürenler benden, sizden, milletten özür dilesinler.
“Tarikatlara saygı duyuyorum”diyenler;
Dervişleri, Barzanileri, Fethullahçıları hatta Öcalan’ın kapı kul askerlerini CHP’de barındıranlar;
Balbay’ın, Özkan’ın onuruyla oynayanlar, Silivri’deki diğer yurtseverleri görmezden gelenler,
“TSK silah bıraksın” diyenler;
CHP’yi sadece laiklik ve cumhuriyetçiliğin içine hapsedenler;
” Dersim’de yapılanlar bir insanlık suçudur.” diyenler
İktidar olmak hevesi ile emperyalizmle işbirliği yapanlar, benden özür dilesinler. Hoş dilemeseler de olur.
Ben CHP’nin kapanış hükmünü beynimde verdim.
Ama özür dilemeleri gereken biri daha var.
Mustafa Kemal ATATÜRK!…
Ama Atatürk’ün onları af edeceğini hiç sanmıyorum.
FİGEN ÖZEN
İLK KURŞUN