“Yasemin Devrimi” ve Ordu
“Güvenlik güçleri ve ordunun bir bölümünü yanlarına almazlarsa hiçbir şansları olmaz..” demişti; “İran Baharı”nın hüsranla sonuçlanacağını ilk günden iddia eden bir İranlı dost:
“Humeyni Devrimi de şunu unutmayalım ki ordu ve polisin, halkın yanına geçmesiyle gerçekleşmişti. İran’ın Yeşil hareketinin bugün bu imkânı yok. Güvenlik güçleri çünkü Ahmedinejad rejimiyle iç içe… Ortadoğu’da tabandan gelen sokak hareketiyle ‘devrim yapmak’ olanaksızdır. Bu ülkelerde muhalefet çünkü örgütlü değil!”
Bin Ali’nin kaçışı ardından, İranlı dostun sözleri aklıma geldi: “Vay anasına!” dedim: “İranlılar’ın yapamadığını, Tunuslular becermiş olabilir mi?”
“Yasemin Devrimi” başlıklı ilk yazımda bu yüzden, “Bu spontan bir halk hareketi mi? Arkasında kim/kimler var? Ordu mu? Ordunun dış destekçileri varsa kim/kimler?” (16 Ocak, Sağnak) sorularını sormuştum.
Bin Ali’ye general ‘Sen bittin’ dedi!
Yanıtlar şimdi ortaya çıkıyor. Dün El Pais’te yer alan bir haberin başlığı şöyleydi: “Ordu, Bin Ali’nin düşmesine müsaade etti!” Haber şöyle devam ediyordu: “Genelkurmay Başkanı, Bin Ali’ye ‘Sen bittin!’ dedi…”
Tunus’ta büyükelçilik ve ülkesi Fransa’da genelkurmay başkanlığı yapmış olan Amiral Jacques Lanxade’ın verdiği bilgiler doğrultusunda, “Genelkurmay Başkanı Reşit Ammar, (devlet başkanının ülkeyi terk etmesinden iki gün önce) ‘göstericilere ateş açma emrine’ itaat etmeyeceğini söyleyerek istifa etti. İstifa ederken, Bin Ali’ye ‘Senin işin bitti!’ dedi. Bin Ali kaçınca, Ammar göreve iade edildi” deniyor.
Tunus’ta istihbarat imkânları çok geniş olan eski sömürge gücü Fransa’nın kaynakları, bu nedenle şimdi; “Bin Ali yalnız sokağın gücüyle düşmedi” diyor: “Tunus’ta ordu, devlet başkanının düşmesine izin verdi!”
Silahlı kuvvetler diğer deyişle; tabandan gelen direnişin gücünün işaretini alır almaz, Tunus’ta “Cumhurbaşkanının” koltuğunu.. bir “tık” hareketiyle, altından çekivermiş!
Bu inisiyatif öncesinde; Tunus’ta ABD büyükelçiliği ile temasa geçmiş ve ABD yetkililerinden, “(Bin Ali adına) baskıya başvurmamaları” yolunda telkin almışlar!
Generallerin “büyükelçilik mensuplarıyla” temas kurmalarından bir önceki fasılda… Washington’da ABD Dışişleri Bakanlığı’na çağrılan Tunus Büyükelçisi Muhammed Salah Tekaya’ya da 6 Ocak’ta “zılgıt geçilmiş!”
Bunlar bir hayli zihin açıcı bilgiler…
Bu “zihin açıcı bilgilere” yer veren tek yayın organı “El Pais” değil.
“La Stampa” -misal!- Bin Ali’nin düşmesinden tam iki gün önce ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Katar’da; “Bu coğrafya farklı şekillerde çok fazla yerde çöküyor! (Tunus isyanını fitilleyen!) Gençlere umut sunmayan ve yolsuzlukla mücadele etmeyen rejimlerle yeni Ortadoğu’yu şekillendirmek mümkün değil!” çıkışını yaptığını bildiriyor.
‘Olayın dinamiği askeri darbe gibi!’
Sicilya’nın karşı kıyısındaki Tunus’la, Fransa gibi çok yakın ilişkiler içinde olan Çizme’nin etkili yayın organı “Corriere della Sera” da; “Olan bitenin, askeri ve silahlı aparatlar arasında bir ‘hesaplaşma’ izlenimi verdiğini” (17 Ocak) belirterek şunu ilave ediyor:
“Olayın dinamiği esasen bir askeri darbe. Halk ayaklanması, rejimin meşruiyetini yok etti. Ordu ne var ki Bin Ali’yi terk etmese, ayaklanma; devlet başkanını yerinden etmeye yetecek bir devinim yaratmazdı. Ordu; halihazırda, geçiş dönemindeki belirleyici güç!”
Tunus ordusu, geleneksel olarak “siyasete karışmak eğiliminde” bir güç olarak tanınmıyor…
Buna karşın; askeri güçlerin, Bin Ali ile gizli-açık sürtüşme yaşadığı ortaya çıkıyor.
Tunus devlet başkanı; ülkenin silahlı güçleri yanında büyük kaynaklar aktararak “cumhurbaşkanlığı muhafızlığı” adıyla kendi milis güçlerini yaratmış. Ve ulusun ordusu karşısında (denge kurmak hesabına!) polise nüfuz etmiş…
On milyon nüfuslu bir ülke olan Tunus’un ordusu, 35 bin askerden oluşuyor. Bunun 27 binini, genelkurmay başkanını çıkartan kara kuvvetleri teşkil ediyor.
Devrik başkan Bin Ali, bu güç karşısında “7 bin kişilik” bir “milis kuvveti” yaratmış. Buna ilaveten 160 bin üyesi olan polise -kısmen!- nüfuz etmiş.
Toplam rakamlar, ordudan yana.
Ancak, Bin Ali milisleri, orduya göre çok daha etkili ve ileri teknolojilerle donatılmış.
Tunus sokaklarında halen devam etmekte olan çatışmalar, isyancı halka arka çıkan devletin ordusu ile “Bin Ali’ci milisler” ve “polis” arasında sürüyor.
“El Pais” ve “Corriere della Sera”, arka planda ilaveten 9 yıl öncesine giden Bin Ali karşıtı bir “darbe planından” bahsediyor.
Bin Ali’ye karşı darbe hazırlığında olan dönemin Genelkurmay Başkanı Abdülaziz Skik ile birlikte 11 ordu mensubunun seyahat ettiği bir helikopter, 2002’de Bin Ali yanlısı “derin güçler” tarafından düşürülmüş…
Tunus ordusuyla devlet başkanı arasında o günden bu yana bir “kan davası” baş göstermiş.
“Yasemin Devrimi” çok romantik bir slogan.
Ama arkada bir de bu hikâyeler var.