İleri Demokrasi
Ey halkım! Hani bugüne kadar gelen iktidarlar bize hep demokrasi getireceğiz, demokrasiyi ilerleteceğiz demişlerdi ama bir türlü ilerleyememişti ya..
Şükürler olsun artık ülkemize “ileri demokrasi” geldi.
Sen çok yaşa AKP. Sen çok yaşa Başbakan Erdoğan!..
Başbakan Erdoğan, “ileri demokrasi” müjdesini daha halk oylamasının sonuçlarının açıklandığı saatlerde şöyle vermişti:
“İleri demokrasi ve hukukun üstünlüğü mücadelemizde tarihi bir eşiği aşmış bulunuyoruz… “İleri demokrasi herkes içindir. Hak ve özgürlükler herkes içindir. Hukukun üstünlüğü herkes içindir. Her bir vatan evladı bu akşam büyük bir kazanç içindedir.”
Evet, 12 Eylül 2010 akşamı aslında sadece bir anayasa değişikliğinin değil, aynı zamanda ileri demokrasiye geçtiğimizin kesinleştiği gündür.
Tabi hemen ileri demokrasiyi istemeyenler, bunun bir aldatmaca olduğunu düşünenler ortalığa çıkmaya başladılar.
Kim mi bunlar?
Gazetecisi de var, aydını da var, askeri de var, üniversite öğrencileri de var. Aslında sayıları çok ama, şükür ki çok azı konuşuyor, eylem yapıyor. Çoğu ise ileri demokrasinin verdiği huzur ile derin bir uykuda.
Sayıları az da olsa konuşanları susturmak lazım tabi. Ama ileri demokrasinin mekanizmaları sağlam. Her türlü harekete verilecek bir cevap hemen oluşuyor, oluşturuluyor.
Mesela bir gazeteci, hidroelektrik santralleri ile ilgili yazdığı bir yazının sonuna “analarını bile satan zihniyet” diye yazdığında ileri demokrasimiz sayesinde bu haddini bilmeze cevap hemen veriliyor. Bu gazeteci istifa etmek zorunda bırakılıyor.
Bu iktidarın ilk Maliye Bakanı, “parayı veren düdüğü çalar. Devletin elinde ne varsa satacağım. Müşteri gece gelse, yatağımdan kalkar pijamalarımla gider satarım” demiş olabilir.
Anavatanımızın iktisadi işletmelerini kendi deyimleri ile “babalar gibi” satmış olabilirler. Ama sen vatanının varlıklarını ona buna satanlara karşı yine de bir şey diyemezsin. Bu ileri demokrasiye uymaz. Eğer dersen de, ileri demokrasi gereğini yapar. Patronlarına baskı yapar, istifa etmek zorunda bırakılırsın. Senin ne haddine iktidarı eleştirmek, Sana ne bundan. Adam, gece pijama ile kalkar, devletin malını satarım diyor. Yetkisindeki neyi isterse satar, sana mı düşmüş eleştirmek..
İktidarı öveceksen konuş, yoksa sus, otur oturduğun yerde!..
“İleri demokrasi”, yaratıcısı olan iktidarı eleştiren gazeteciye izin verecek değil ya?
** *
İleri demokraside, ülkenin anayasal düzenini değiştirmekten söz edenlere yer vardır. Ülkenin halkına, askerine katliam yapanların, demir parmaklıklar ardından sesini duyurmasına da yer vardır, onların legal temsilcilerinin her türlü sözü söylemesine hatta kendi deyimleriyle “sivil başkaldırı” da bulunmalarına da..
Üniter düzeni değiştirmek isteyenler, özerklik isteyenler, elini kana bulamışlar, katiller konuşabilirler ileri demokraside. Ama kışın karda soğukta, yazın kavurucu sıcakta ülkesinin sınırlarını ve bütünlüğünü yaşamı pahasına savunan, bu uğurda gözünü kırpmadan şehit olan Türk ordusu, konuşamaz. İleri demokrasi de katiller konuşabilir, ama katilleri etkisiz kılmak için canını ortaya koyan Türk ordusu konuşamaz.
İleri demokraside, ülkeyi bölmek için dağa çıkmış olanlar, sınırda terörist kıyafetleriyle bayram havasında karşılanırlar. Ayak üstü kurulan mahkemelerle serbest bırakılırlar. Ama o teröristleri yakalamak için ömürlerini vermiş olan kahraman generaller özgürlüklerinden görevlerinden mahrum bırakılabilirler.
Asker susacak, oturacak oturduğu yerde. Ey komutanlar! Askerinin başına çuval geçirildiğinde, iktidar konuşsun gereğini yapsın diye bekledin, iktidar bir şey yapmadı. İyi ama o iktidar. Ne yapacağını söylemek sana düşmez. Başına çuvalda geçirilse, ülken bölünmeye doğru adım adım gitse de sesini çıkarmayacaksın. Sus sen otur oturduğun yerde..
Böyle yaptığın için ileri demokrasi seni sevmez tabi.
İleri demokrasi, öğrencilere orantısız güç kullanan polisin uygulamalarının arkasındadır. Peki ya vatanını hem silahı hem de açıklamalarıyla savunan askerinin karşısındadır.
** *
İleri demokrasi, kendi çanağına su taşıyan aydını asla boş geçmez, baş tacı eder. Devletin televizyonlarında programlar yaptırır. Ama kendisini eleştirenleri işlerinden attırır, özgürlüklerinden olmalarına ses çıkartmaz.
Ey aydınlar, sizin neyinize iktidarı eleştirmek!..
İleri demokrasi, türbanla okula gitmek isteyen öğrencinin arkasındadır, yanındadır. Onun türbanla okula girebilmesi için her şeyi yapar. Ama Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan yürüyen ve bu yutturmacayı eleştiren protesto eden Kemalist gençliğin karşısındadır.
Ama hata bu gençlerde. Ey gençler! Bırakın Mustafa Kemal’i bir kenara. Sarılın hoca efendiye..
Sarılın sarılın ki, öbür tarafta yerinizi ayrılsın. Hazır referandum nedeniyle öbür taraftakilerde dirilip oy kullanmak için geldiler ya. Hazır yer boşalmışken..
Nedir o Atatürk, Atatürk diye bağırmak.
Özgürlük, bağımsızlık da neymiş.
Petkim’in satışı gündeme geldiğinde ne demişti AKP iktidarının ilk Maliye Bakanı:
“Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar. Gelsinler işgal etsinler.”
Koca bakan, gelsinler işgal etsinler dedi, siz hala bağımsızlık diyorsunuz. Bakandan iyi bilecek değilsiniz ya!..
O bakan, limanlar için “Ne banka bırakacağız, ne fabrika, ne de işletme, liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız.” dedi. Siz hala fabrika kurulsun, işletme açılsın diyorsunuz!..
İlla propoganda yapacaksanız gidin Cuma çıkışı, tekbir getirerek çarşafa sahip çıkın.
Bırakın artık Atatürk’ü, Kemalizm’i yahu!..
Ey halkım;
Kimilerinin içinde olup da açıkça söyleyemediklerini ben yukarıda açıkça yazdım. Birilerinin maskelerini çıkartıp yüzlerine vurmak adına, sizi içinde bulunduğunuz derin uykudan uyandırmak adına yazdım.
Uyanın artık lütfen. İleri Demokrasi maskesi, Cumhuriyetimizin içini kemirmeye devam ediyor.Ülke elden gidiyor..
Hala uyanmadınız mı?
Ben yüreğim acıyarak yazdım. Gözlerimden yaşlar boşalarak yazdım. Lütfen artık uyanın, silkinip ülkenize sahip çıkın.
Hala içinizde acaba diyenler mi var?
Umarım yoktur, kalmamıştır ama varsa da onların da anlaması için ileri demokrasi denen maskeli balonun son perdesinden bir örnek vereyim.
Tarih 23.12.2010
Yer Manisa Celal Bayar Üniversitesi
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, üniversite öğretim üyelerinin oy kullandığı sandıktan en fazla oyu alarak çıkmasa da, Cumhurbaşkanının iki dudağı arasından çıkarak rektörlüğe atanan Mehmet Pakdemirli’yi üniversitede ziyaret eder.
Yakalarında devrim şehidi Kubilay’ın fotoğraflarını taşıyan bir grup üniversite öğrencisi genç, Başbakan yardımcısının ziyaretini protesto etmek isterler. “Cumhuriyeti yıktırmayacağız. Cumhuriyet yıkıcılarını üniversitemizde yaşatmıyoruz. Üniversitemize, şehrimize gelmesini istemiyoruz. Bizler Cumhuriyeti korumakla yükümlüyüz, görevliyiz.” derler.
Öğrencilerin bu sözlerine karşı rektörün söyledikleri, ülkemizin ulaştığı söylenen “ileri demokrasi” yutturmacasının ne demek olduğunun ve ülkeyi nereye götürmek istediğinin göstergesidir.
Rektör öğrencilere:
“Cumhuriyet savunulacaksa ben savunurum. Ben bu üniversitenin rektörüyüm. Sana kalmaz Cumhuriyeti korumak. Ayrıca Cumhuriyeti korumakla görevli olduğunuzu söylüyorsunuz. Ben size böyle bir görev vermedim. Dağılın buradan. Siyasi bir slogan atarsanız, kimliklerinizi toplarım, rektör olarak taahhüt ediyorum sizi üniversiteden de atarım. Hemen dağılın. Burada slogan atamazsınız”
Ey halkım!
Oy verdiğin, alkışladığın, ses çıkarmadığın ve belki de korktuğun için köşene çekilip tepki koymadığın ileri demokrasi işte budur..
Bu ileri demokrasiye göre, Türk ordusu için fişleme yapıyor yalanları çarşaf çarşaf yandaş medyada gösterilir. Ordumuz halkın gözünden düşürülmeye çalışır. Ama çocuklarımızın, kardeşlerimizin kimliklerini toplamakla tehdit eden rektörün bu öğrencileri fişlemek arzusuna iktidar ses çıkarmaz. Bu mudur ileri demokrasi?..
Biz herkesin inancına saygılıyız aldatmacasıyla türbanlı öğrencilerin üniversiteye girmesi için çırpınan, bu amaçla şimdi de genel af çıkarma hazırlığında olan iktidar, Kemalist gençlerin üniversiteden atılmakla tehdit edilmesine asla ses çıkarmaz. Çünkü onların ileri demokrasi, sadece kendilerinden olanlara olumlu bakar.
Ey Halkım artık uyan.
Sen uyan ki, Türk genci, Cumhuriyeti koruma ve kollama görevini kendisine büyük Atatürk’ün verdiğini, Cumhuriyeti koruyup korumayacaklarını badem bıyıklılara sormayacaklarını daha gür sesle söyleyebilsin.
Sen uyan ki;
Çağdışı bir ülke özlemi duyanlar, bölücüler, hırsızlar, tarikatçılar bu ülkenin sahipsiz olmadığını görsün. 1923 ruhunun şamarını sandıkta görsün.
Hadi artık iş işten geçmeden uyan!..
Tolga KALE
İLK KURŞUN