Yılın Atatürkçüsünden Mesaj: Atatürkçülüğün Temeli Cumhuriyet!
Atatürkçülük, siyasal yönetim biçimi olarak “Cumhuriyet”i benimsemiştir. Türkiye için yasal olarak tanıdığı tek yönetim biçimi Cumhuriyet’tir. Siyasal “Otorite” bu yönetim biçiminde oluşturulacak, yasallığını ulusun kayıtsız koşulsuz egemenliğinden, bu egemenliği uygulayabilmesinden alacaktır. Siyasal otorite kaynağını, gücünü ulusta, halkta arayacaktır. Daha Cumhuriyet ilân edilmeden, 13 Ağustos 1923’te, Atatürk’ün bu doğrultuda söylediği sözler anlamlıdır: “Yeni Türkiye Devleti bir halk devletidir, halkın devletidir. Geçmişteki yönetim ise bir kişi devleti, kişilerin devleti biçimindedir.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, I, a.g.y.,s. 320.) Cumhuriyet “eşitlik” doğrultusunda değişimi de sağlamıştır. Cumhuriyet, siyasal yönetim biçiminin ulusallaşması, halklaşmasıdır. Öyleyse benimsenmesi gereken Cumhuriyet’tir. Bu yönetim biçiminin daha çağdaş bir yapıya kavuşması us’u, bilimi ilke edinen laik düzenin kurulması ile olanaklıdır. Laiklik doğrultusundaki devrim atılımları, özellikle 1924 Anayasası’nın 1928 yılında laikleştirilmesi Cumhuriyet’in çağdaş özelliğe kavuşmasını sağlamıştır. Siyasal “otorite” tümüyle laikleşmiştir.
Cumhuriyetçilik devlet yaşamında, yönetimde, bu yönetimin işleyişinde Türk Ulusu’nun istencinin egemen kılınmasıdır. Günü ve geleceği için karar verme, yazgısını belirleme ve saptama hakkı ulusundur. Ulusun, devletin, toplumun yönetimi sınıfların, ailelerin, toplumsal grupların eline, tekeline bırakılamaz. Ulusun tüm bireyleri yönetime etken olarak katılmalıdırlar. Toplum içine kapanık, olayların, karar oluşturma, karar verme sürecinin dışında kapalı toplum olarak bırakılamaz, bırakılmamalıdır. Toplum açık ve katılan toplum olmalıdır.
Atatürkçülük’te Cumhuriyetçilik anlayışı sıraladığımız bu yönleriyle ulusçu, demokratik, özgürlükçü, çoğulculuğa açık bir ilkedir. Atatürk Devrim modelinde “otorite” Cumhuriyetçi, Laik ve Ulusçu’dur. Laik, Ulusçu ve eşitliğe yönelik özellikleriyle Cumhuriyetçilik, Atatürk Devrim Modeli’nde “otorite” nin oluşturduğu temel nitelikleri içerir ve yansıtır.
Mustafa Kemal, bir “padişah”, bir “halife” özlemcisi değildi. Yeni bir hanedanlığın başlatıcısı da olmak istememiştir. Mustafa Kemal, siyasal tarihi iyi bilen, çağdaş gelişmeyi iyi yorumlayan bir önderdi. Onun için “Cumhuriyet” demiştir. Cumhuriyet, Türk Devrimi’nin en güçlü ve en yol açıcı ilk büyük adımıdır. Bugünün Türkiye’sinde çoğulcu demokratik düzenin uygulanması, bu uygulama içinde zaman zaman ortaya çıkan açmazlara, direnmelere karşın gelişmenin, çağdaşlaşmanın durdurulamaması, toplumun dinamizmi yeni Türk Devleti’nin “Cumhuriyet” temeli üzerinde oturtulmasından kaynaklanmaktadır.
***FBKG TARAFINDAN YILIN ATATÜRKÇÜ’SÜ SEÇİLMİŞİM….TEŞEKKÜRLER FIKREN BAĞIMSIZ KEMALİST GENÇLER…TÜM HALKIMIZA HEDİYEM OLSUN…SAYGILARIMLA
NADİR URUÇ / FBKG
***Not:Her yıl düzenli olarak seçeceğimiz yılın Atatürkçülerini yıl içindeki yapmış oldukları faaliyetlerden dolayı değerlendireceğiz.
Sayın Nadir Uruç’un Atatürkçü düşünce derneği Gözcüler şubesinin dar bütçesine rağmen gösterdiği çabalar ve eğitim kampanyalarından dolayı ilk yılımızda seçilmesini uygun gördük..
FBKG YÖNETİMİ