Amerikan Gizli Örgütü NSA ve Siber Savaş Tarihi
İSRAİL’in İran’ın nükleer tesislerine bir siber saldırı düzenlediğini duyduğumdan bu yana siber savaş dünyasını öğrenmeye çalışıyorum. Yeni kabul edilen Kırmızı Kitap’ta siber savaşın da ayrı bir bölüm olarak yer alması, ilgimin zamanlamasının çok da yerinde olduğunu kanıtladı.
İsrail’in yaptığı söylenen si-ber saldırıda, “Stuxnet” adı verilen bir solucan, İran’daki nükleer tesisin bilgisayar sistemine yollanmış. Bu virüs, saldırdığı sistemleri ya bozuyormuş ya da geriletiyormuş. Üstelik saldırılan taraf bozulmayı göremiyormuş, her şeyi normal sanıp çalışmayı sürdürüyormuş. Saldırılarda nokta atışlar yapılmadığından aynı virüs ayrıca Hindistan ve Çin’i de vurmuş.
Çin’e siber saldırı olması pek tesadüf değilmiş gibi geldi bana. Çünkü Çin özellikle 2001 yılından bu yana Amerika tarafından en tehlikeli siber düşman olarak görülüyor.
DÜŞEN İSTİHBARAT UÇAĞI
O yıllarda ABD, rutin olarak Çin üzerinde istihbarat toplama uçakları uçuruyormuş. Son derece hassas, üstün teknolojiyle donatımlı uçaklardan biri, taciz için etrafında uçan Çin uçaklarının arkadan çok yaklaşması nedeniyle geçirdiği sarsıntıdan sonra düşmüş. Mürettebat kurtulmuş, güvenlik kılavuzunda belirtildiği gibi uçağın sistemini, Çinlilerin eline geçmemesi için tahrip etmeye başlamışlar. Programları bozuyorlar tabii ki ama vakit az olduğu zaman sisteme sıcak kahve boca edilmesi de verilen emirler arasındaymış. Bunların hepsi yapılmış fakat hızla gelen Çin askerleri, sistemin önemli bir bölümünü kurtarmışlar.
Böylece 1 Nisan 2001’de yaşanan bu olay ile ABD’nin elindeki son istihbarat teknolojisi ele geçirilmiş.
Bu gelişme, Amerika’da istihbarat çevrelerinde bir korkulu rüya olmuş. Çünkü Çin, bu bilgileri kullanarak yeni bir siber güç oluşturabilir ve sal-dırabilir korkusu yaşanmaya başlanmış. Gerçi Amerikalılar sonra yüz milyonlarca dolar harcayarak sistemlerini yenilemişler ama Çinliler elde ettikleri bilgiyi kullanmaya başlamışlar.
DİJİTAL KALE’DEKİ ÖRGÜT
Devam etmeden önce size biraz ABD’deki National Security Agency’den (NSA) bahsetmek istiyorum. Bu süper gizli örgüt, Amerikalılar tarafından bile fazla tanınmaz. Casus, istihbarat denince herkesin aklına ya CIA ya da FBI gelir, halbuki NSA hepsinden daha güçlüdür. Amerika’nın elektronik istihbarat toplama işleri o örgüte emanet edilmiştir. Eğer Dan Brown’un “Dijital Kale” adlı romanını okuduysanız orada anlatılan NSA örgütünü biraz tanımışsınız demektir. Amerika, tehlikelerin büyümesi üzerine son olarak bir siber komutanlık oluşturdu ve bunun başına da General Keith Alexander’ı atadı. Bu generalin aynı zamanda NSA’nın da başı olduğunu belirtmeliyim.
Bu birimlerde yapılan tüm değerlendirmelerde asıl siber tehlikenin Çin’den geleceği üzerinde duruluyor.
İKİ BÜYÜK SALDIRI
Nitekim 2008’de ikisinin de Çin’den geldiği sanılan iki büyük saldırı oldu Amerika’ya karşı. Birincisinde hem Obama’nın hem de McCain’in kampanya merkezlerindeki bilgisayarlara saldırıldı. Amerikan istihbaratçıları, bunu Çin’in bir güç gösterisi olarak yorumluyorlar.
Diğer saldırı çok daha vahimdi; çünkü bu kez hedef NSA’nın süper korunan bilgisayar sistemiydi. Bunun bir hacker tarafından yapılmış olması ihtimali de var tabii ki ama Amerikan kaynakları bunun bir casus örgütünün veya devletin işi olduğunu düşünüyorlar.
RUSYA’NIN BÜYÜK SALDIRISI
Bu arada Rusya’nın da siber saldırı gücü üzerinde çalışmakta olduğunu söylemeliyim. Bu gücü denemek için 2007 yılında Estonya’ya büyük bir siber saldırı düzenlendi. Ülkede var olan her bilgisayar ve telefon birden susturuldu. Saldırının kimden geldiğinin ortaya çıkmasından sonra Estonya, ülkesinde bulunan çok sayıda Rus’u olası tepkilerden korumak için, vatandaşlarına “Evden çıkmayın, sakin olun” çağrısı yaptı. (Bu bilgileri “The Kremlin Conspiracy” adlı kitaptan aldım; yazarı; Douglas Boyd.)
1 trilyon dolar
SİBER savaşlar sadece ülke çıkarları için yapılmıyor. Başkan Obama, internet üzerinden yapılan entelektüel hak veya entelektüel mülkiyet hırsızlığı boyutunun 1 trilyon dolara yaklaştığını söyledi. Sonunda çok büyük bir ödül olması nedeniyle hacker’lar her geçen gün daha da bilgili ve saldırgan oluyorlar.
“Peki neden Amerika tüm sistemini kriptolu yapmıyor” diye sorabilirsiniz. Belki kripto, sistemi koruyacaktır ama bu defa da bilgi toplama işi sekteye uğruyor. Yani bir kripto korumasından en fazla yarar sağlayacak birimler, işte bu nedenle kriptoya karşı çıkıyorlar.