“Kültür Savaşı” ve Alman Başbakanının Türkiye Ziyareti
Alman Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un Türkiye ziyareti bugün (18 Ekim 2010) başlıyor. Türkiye’nin AB müzakere sürecine verdiği destek ile tanınan Wulff, 31 Mayıs 2010 tarihinde Hörst Kohlerin istifasından sonra iktidara gelmesinin ardından üçüncü dış gezisini Türkiye’ye yapmaktadır. Wullf’un beş gün sürecek Türkiye ziyaretinde TBMM Genel Kurulu’na hitap etmesi ve Ankara’daki resmi temaslarının ardından Kayseri’de düzenlenecek İş Forumu’na katılması öngörülmektedir. Wulff ayrıca, Kapadokya, Tarsus ve Adana’yı ziyaret ederek, temas ve incelemelerde bulunacak ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte Beykoz-İstanbul’da Türk-Alman Üniversitesi’nin temel atma törenine katılacaktır. Bunun yanında Federal Cumhurbaşkanının Diyanet İşleri Bakanı Ali Bardakoğlu ve Fener Rum Patriği Bartholomeos ile görüşmesi de beklenmektedir. Wulff’un ziyareti ile Almanya’dan Türkiye’ye on yıl aradan sonra Cumhurbaşkanı seviyesindeki ilk resmi ziyaret gerçekleştirilmiş olacaktır.
Christian Wulff’un Türkiye ziyareti Avrupa’nın genelinde olduğu gibi Almanya’da da göçmen karşıtlığı ve İslamafobinin arttığı bir dönemde gerçekleşmektedir. Öyle ki, Almanya Merkez Bankası eski yönetim kurulu üyesi Thilo Sarrazin tarafından yazılan ‘Deutschland Shafft Sich Ab!’ (Almanya Kendini Yok Ediyor!) adlı kitapta yer alan Türk ve Müslüman göçmenlere yönelik ağır eleştirilerin yankısı hala sürmektedir.
Ayrıca Almanya Bavyera Eyalet Başbakanı ve Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) Partisi Genel Başkanı Horst Seehofer, Türkiye ve Arap ülkelerinden gelen göçmenlerin genel olarak Almanya’ya uyum sağlamakta zorlandığını, bu yüzden ‘başka kültürler’ olarak tanımladığı bu ülkelerden daha fazla göçün engellenmesi gerektiğini, burada yaşayanların da Almanca öğrenmesi ve Almanya’nın temel değerlerini kabul etmesinden başka alternatif olmadığını söylemiştir. Seehofer, uyum sağlayamayan göçmenlere ağır yaptırımlar uygulanmasını ve Orta Doğu’nun Müslüman ülkelerinden göçe son verilmesini istemiştir.
Seehoffer’ın bu açıklamalarının ardından Almanya Başbakanı Angela Merkel de çok kültürlü toplum anlayışının tamamen iflas ettiğini açıklamıştır. Merkel Almanya’nın 40 yıldır kültürlerin yan yana yaşamasını amaçladığını, ancak çok kültürlülüğün başarısız olduğunu ifade etmiştir. Merkel’e göre bu başarısızlığın nedeni Almanya’da yaşayan göçmenlere geçmişte fazla hoşgörü gösterilmesidir. Merkel, Alman yasalarına uymayan ve Almanca öğrenmeyen göçmenlerin ülke için sorun oluşturduğunu ve bunu kabul etmeyeceklerini de dile getirmiştir.[1]
Ayrıca Almanya Savunma Bakanı Karl-Theodor zu Gutenberg ülkede öncü kültürün daha iyi savunulması gerektiğini dile getirmiştir.
Bütün bu söylemlerin aksine Almanya Cumhurbaşkanı göçmenlerin uyumu konusunda olumlu mesajlar vermektedir. Christian Wulff’un iki Almanya’nın birleşmesinin 20’nci yıldönümünde Bremen’de yaptığı konuşmada ‘İslam da Almanya’ya aittir’ ifadesi kullanması olumlu ve olumsuz tepkileri beraberinde getirmiştir. Bu önemli ve cesur çıkışı ile Wulff Müslüman göçmenler ile ilgili tartışmalara yeni bir boyut kazandırmıştır. Wulff, Alman toplumunun göçmenlerden beklentileri olduğu kadar, göçmenlerin de beklentileri olduğunu, bunun başında da fırsat eşitliğinden ileri geldiğini kaydetmiştir. [2]Bu düşünceleri ile Wullf’un ılımlı kişiliği ve çeşitlilik ve farklılığa duyduğu saygıyı görülmektedir.
Wulff’un bu konuşması özellikle muhafazakar kesim tarafından yoğun tepki toplamıştır. Örneğin Hırıstiyan Sosyal Birlik partisinden Norbert Geis, İslam’ın Yahudilik ve Hrıstiyanlık gibi Almanya’ya ait olduğu yönündeki fikre Almanya’da sadece 4 milyon Müslüman yaşadığının altını çizerek şiddetle karşı çıkarken bazı din adamları ise Almanya’nın Hrıstiyan kültür ve geleneklerine vurgu yaparak Müslümanların bu ülkedeki çoğunluk kültürüne saygı duyması gereğini savunmuşlardır.[3]
Christian Wulff Müslüman göçmenler arasında taktirle karşılanmaktadır. Bunun bir nedeni de Aşağı Saksonya Eyaleti Başbakanı iken Aygül Özkan’ı ilk göçmen kökenli bakan olarak göreve getirmesidir. Böylece Wulff’un atama kararı ile Almanya’da ilk kez Müslüman bir kadın, bakan olabilmiştir.
Uyum tartışmalarının hızını kesmediği bu günlerde Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un Türkiye’ye yapacağı ziyaret önem kazanmaktadır. Zira muhafazakâr çevreler Wulff’u şiddetle eleştirmektedirler. Almanya’nın en önemli dergilerinden Focus kapak sayfasında Cumhurbaşkanının siyah bıyık ve fes eklendiği bir fotoğrafını koyarak ‘Wulff’un kültür savaşı’ başlığını kullanmış, fotoğrafının altında ise “Benim Almanyam” şeklinde bir ifade koymuştur. Derginin içinde yer alan haberde ise , Wulff’un fotoğrafının altında “Şark ülkesi”, geçtiğimiz günlerde göçmen karşıtı sözleri ile gündeme gelen Horst Seehofer’in fotoğrafının altına da “Batı ülkesi” yazılmıştır.
Ziyaretin Gündeminde Neler Olacak
Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un ziyaretinde Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği gündeme gelecektir. Üyelik müzakerelerinin yavaş ilerlemesinden dolayı sıkıntılarını ortaya koyması beklenen Ankara Almanya’dan destek beklentisini dile getirecektir. Christian Wulff, Aşağı Saksonya Eyaleti Başbakanlığı görevini yürüttüğü dönemde, Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerinin sürmesine desteğini açıklamış, ancak bu müzakerelerin “ucu açık” bir süreç olduğuna dikkat çekmişti. Wulff, Türkiye’nin üyeliğiyle ilgili olarak “AB’nin yeni üye kabul edecek durumda olup olmadığı” konusunda daha fazla düşünülmesi gerektiğini dile getirmişti. Bu tavrı ile Wulff maalesef Almanya’nın geleneksel çizgisinden çok fazla uzaklaşmadığını göstermiştir.
Almanya ve Türkiye arasında uygulanan vize konusu da görüşmede gündeme gelecek Türk vatandaşlarından vize istenmemesi yönündeki talep yinelenecektir. Zira vize konusu Almanya ve Türkiye arasında önemli bir sorun teşkil etmektedir ve vize konusunda sağlanacak kolaylıklar Türkiye ve Almanya arasında ilişkileri geliştirecektir.
Wulff’un Diyanet işleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu ile görüşmesinde ise Almanya’da yetiştirilecek imamlar konusu geniş yer tutacaktır. Zira Almanya’daki ilk ilahiyat kürsülerinin kurulması ve bu kürsülerde din öğretmenleri ile imamların yetiştirilmesi hedeflenmektedir.
Değerlendirme
Almanya ile Türkiye arasında her alanda çok boyutlu ilişkiler bulunmaktadır. Almanya hâlihazırda Türkiye’nin en önemli ticari ortağıdır. AB’nin lokomotif ülkesi olan Almanya, Türkiye’nin AB üyelik süreci bakımından da büyük önem taşımaktadır. Bunun yanında Almanya’da yaşayan 3 milyon kadar Türk ve Türk kökenli Alman vatandaşı, Türk-Alman ilişkilerinin bir diğer zenginliğidir.
Almanya Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa eden Thilo Sarrazin’in Türk ve Araplara yönelik talihsiz açıklamaları ve Almanya Bavyera Eyalet Başbakanı ve Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Partisi Genel Başkanı Horst Seehofer’ın göçmen karşıtı söylemlerinin ardından 18-22 Ekim tarihleri arasında ilk Türkiye ziyaretini gerçekleştirecek olan Almanya Cumhurbaşkanının, göçmenler konusunda takındığı ılımlı tavır Türkiye ve Almanya ilişkilerini geliştirecek bir unsur olarak kabul edilebilir.
Ancak bugün Almanya’da, Türkiye’nin AB üyeliğine olan tavır hala olumsuzdur. Öyle ki, Alman Marshall Fonu’nun yıllık ‘Transatlantik Eğilimler Araştırması’na göre, Türkiye’nin Avrupalı olduğuna inanmayanların oranının en yüksek olduğu ülke yüzde 73 gibi büyük bir oranla Almanya çıkmıştır.[4] Türklerin en yoğun olarak yaşadığı Avrupa ülkesi olan Almanya’da böyle bir sonucun çıkması yine göçmen sorununu ortaya koymaktadır. Bundan çıkarabilinecek sonuç Almanya’da yaşayan Türkler ile Almanların yapıcı bir diyalog geliştiremedikleri, Türklerin entegre edilmediği ve hala ötekileştirildikleridir. Zira 3 milyon Türk’ün yaşadığı Almanya’nın Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemesi gerekirken bugün buna en şiddetle karşı çıkanların başında Almanya Başbakanı Angela Merkel gelmektedir. Zira Türkiye’nin tam üyelik hedefine karşın imtiyazlı üyelik seçeneğini ortaya atan da bu ülkedir.
Bugün Wulff’un ziyaretinden sonra Almanya’nın Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemesi adına önemli bir adım beklemek gerçekçi olmayacaktır. Ancak Wulff’un ılımlı tavırları özellikle çok kültürlülüğün özendirilmesi, dışlama ve ön yargıların bertaraf edilmesi açısından göçmen karşıtlığının arttığı bu günlerde Almanya’daki Türk vatandaşları açısından önemlidir. Wulff’un Türkiye ziyaretinde de bu konuda önemli mesajlar vermesi beklenilebilir. Ancak Türkiye’nin AB üyeliği konusunda olumlu bir tavır takınması zaten basında ağır eleştirilere maruz kalan bir Cumhurbaşkanından beklenmemelidir. Zira bu ziyaret Wulff için zorlu geçecek ve çoğu zaman temkinli davranmaya çalışacaktır.
[1]Matthew Weaver and Agencies, “Angela Merkel: German multiculturalism has ‘utterly failed’” , The Guardian, 17 Ekim 2010 (Erişim Tarihi: 17 Ekim 2010)
[2]Natalia Dannenberg, Gabriel Borrud (dpa/AFP) ,“German President’s Call For Religious Tolerance Meets With Praise And Criticism”, Deutsche Welle, 4 Ekim 2010 (Erişim Tarihi: 17 Ekim 2010)
[3]Siobhán Dowling , “’Should Muslims Be Treated on an Equal Footing?’”, Spiegel, 10 Ağustos 2010 (Erişim Tarihi: 17 Ekim 2010)
[4] “Transatlantik Eğilimler 2010”