Hanefi Avcı’nın Zırvaları – 2
Görülüyor ki kafa karışıklığı devam etmektedir. Bu, psikolojik savaşın ne olduğunu bilmemekten kaynaklanmaktadır. Bu sorunu, emperyalizmi tanımlamaya çalışanların kapitalizmi tanımamalarında da görürüz sıklıkla. Oysa kapitalizm sadece para trafiği değildir, bir kültürdür. Ekonomik yapılar kendi kültürlerini de oluştururlar. Bunu bilmeden emperyalizmin topluma nasıl çöktüğünü ve toplumun onun taktiklerini nasıl içselleştirerek kabullendiğini anlamak çok zordur. Her ne kadar basılmasını henüz sağlayamadıysak da, önsözünü Erol Bilbilik hocamızın yazdığı, bu konuları anlatan bir kitabım da mevcuttur.
Gelelim psikolojik savaşa…
Maalesef ülkemizde bunu çözümleyebilen çok az kişi vardır. Bunlardan biri de rahmetli Attila İlhan’dı. O derdi ki : “Bunlar bir ülkeyi dağıtmak istediklerinde bunu gizlemezler, ulu-orta söylerler. Bunların stratejisi budur. Söyleye söyleye Sovyetleri yıktılar. Söyleye söyleye Yugoslavya’yı dağıttılar. Bunlar ne yapacaklarsa açık açık söylerler.”
İşte üstad bu konuya dikkatimizi çekiyordu. Burada şunu düşünmek gereklidir: Güç, yandaş toplar. Yani bir şeyin (kurum, kişi, oluşum) gücü tasdiklenirse, o güce karşı mücadele verenlerin moral ve motivasyonları kaybolacaktır. Vamık Volkan ne iş yapar? Neden emrinde yüzlerce psikolog çalışır? Neden CIA ona her yerde görev verir? Bu kişiyi biraz incelersek, psikolojik savaşa emperyalizmin ne kadar önem verdiğini çok rahat görebiliriz.
Ne oldu da bizler, Hanefi Avcı’nın söylediklerini çok muteber bulur olduk? Onunkiler muteber de Osman Pamukoğlu’nun bölgeyle ilgili anlattıkları değil mi? O dönemde orada vatan hizmeti yapmış, olayları çok yakından görme fırsatı bulmuş biri olarak benim için Pamukoğlu’nun anlattıkları değerlidir. Sayın Pamukoğlu, Avcı’nın anlattıklarının tam tersini söylüyor. Ben neden cemaatten birinin anlattıklarına inanayım? PKK’nın ağır silahlarla saldırdığı köylere ben gittim, infaz edilmiş insanları gördüm. Birileri PKK’nın yaptığı ne kadar şey varsa devlete maletmeye çalışıyor. O zaman bu soruyu tekrar soruyorum: Madem her işi devlet yapıyor, binlerce terörist dağlarda çiçek mi topluyor? En azından bu kadar adama ne gerek var, nasıl olsa bir şey yapmıyorlarmış… İşte bunlar zırvadır.
Avcı “Ergenekon”u kabullenmiş, ince ince işliyor. Peki, net bulgularla mı? Hayır! Yine getirip işi Tuncay Güney’e bağlıyor. Oysa yine kendisi “Ergenekon olayı nedir? Ergenekon olayı hakkında veya bugün mahkemelerde bu iddiayla ilgili olarak yargılanan kişiler hakkında çok şey bildiğimi söyleyemem.”( s; 326) Bunları söylüyor. Aldığı bilgileri de tesadüf olarak belirtiyor. Fakat esas dikkat çeken yer; verdiği bilgiler yüzünden ülkeyi karıştıran Güney’in
“kaçak jeep olayı…Jeepi satan, kullanan kişiler
tahkikata konu olmuş, daha sonra olaya adı karışan kişilerin Umit
Oğuztan ve Tuncay Guney olduğu anlaşılmış, bu kişilerin daha Once
‘Abdullah Catlı ile Mesut Yılmaz in yan yana fotoğrafları var diyerek
yaptıkları foto montajı beş bin liraya bazı basın organlarına
satmaya kalktıkları yolunda bilgilerin olduğu tespit edilmişti.”(: 327 İtalikler Avcı’ ya ait açıklamalardır) gibi suçlarına da değiniyor. Böylesi bir adam yüzünden TSK’ ya karşı savaş başlatıldı ve biz yaklaşık üç yıldan fazla bir zamandır her yerde “Ergenekon” yalanının ABD tarafından tezgâhlandığını ve bunun ülkeyi bölmek için bir plan dâhilinde yapıldığını söylemiyor muyuz? O zaman ne oldu da şimdi bu kitapta yazan her şeyi peşinen kabul eder olduk? İşte psikolojik savaş budur. Bizler Gülen cemaatinden öylesine tiksinmiş, fakat öylesine de tedirginiz ki zehirlerle dolu bu kitaba o nedenle dört elle sarılıverdik.
İlk yazıda da belirttim, ama yine belirteyim: Kitapta cemaatle ilgili yazılmış olanlarda eksik var, fazla yok. Bunu zaten yıllardır bu ülkede herkes yazdı çizdi. Bu yüzden insanlar Silivri’de yatıyor. Attila İlhan, Banu Avar TRT den kovuldu, istenmeyen adam ilan edildiler. İşte Nihat Genç, kendisine kaç tane dava açılmış, o bile sayısını bilmiyor. Daha nice insan bundan mağdur oldu. Silivri mahkemelerinde bunlar bangır bangır konuşuluyor. Peki, Avcı şu an nerede? Merkeze geçti. Peki, hani cemaat orada kontrolü elinde bulunduruyordu? Orası Avcı için daha mı güvenli ki? Ben kitabın bu bölümüne fazlaca değinmemiştim ama şimdi soruyorum :
Madem cemaate isyan bayrağı açtın, senden önce bunu yapan Nurettin Veren vardı. Neden, onun anlattıklarına değinmedin hiç? Neden o konuyu derinlemesine ele almadın hiç? Avcı, cemaatin bir koluna bağlı sıradan bir Emniyet Müdürü ve kim bilir daha kimler var? İstihbarat Daire Başkanı olsa, o zamanın Olağanüstü Hâl Bölge Valisi olsa anlarım, Emniyet Genel Müdürü olsa ona verilen bu önemi anlarım, ama ona verilen önem Nurettin Veren’e verilmedi. O ki cemaatin ilk gününden itibaren Gülen’in yanındaydı. Baş yaveriydi. Ve onun anlattıkları Avcı’nın anlattıklarıyla kıyaslanamazdı bile.
Bir başka konu Adil Serdar Saçan olayıdır. Herkes onun cemaatle ters düştüğü için başına gelenleri biliyor. Neden bu konuda bir lâf etmiyor? Çünkü Serdar Saçan’a oynanan oyun ortaya çıkarsa ”Ergenekon” tertibi çökecektir. Bu yüzden bu konulara hiç girmiyor.
Ve bence en önemli nokta; cemaatin para trafiğinin nasıl işlediğidir. Bunların başında kimler var? İhalelere kimler giriyor ve nasıl organize ediliyor? Cemaatin bir kesiminden diğerine bu paralar nasıl sevkediliyor? Hangi firmalar direkt cemaat hesabına çalışıyor? Sağa sola dağıtılan, rüşvet olarak verilen paraları kim yönetiyor? Var mı bunlar kitapta? Oysa Avcı her konuya girmiş kitapta; “çay kaçakçılığı, Uzanlar, offshore olayları,vergi kaçakçılığı… Hepsi var, ama bunlar yok!
Tekrar ilk yazıma dönüyorum; orada demiştim ki insanların cesaretlerini kırmaktan başka işe yaramaz bu kitap. Aradan bu kadar zaman geçti, bu yazılanlar ve iddialar ihbar kabul edildi mi? Hayır! Tam tersine Başbakan ekranlardan Gülen’e ve ABD’ye selâm yolladı. Şimdi süreci izleyen insanlar ne düşünüyor? “İşgâl edildik… Koca Emniyet Müdürü açıkladı, yine bir şey olmadı… her yere sızmışlar… aman dikkatli olalım… orduya da sızmışlar… yazı yazarken, program yaparken dikkatli olalım vb… ” İşte psikolojik savaş budur.
Dilim döndüğünce endişelerimi anlatmaya çalıştım.
Ve son noktada söyleyeceğim tekrar aynı şeydir :
Avcı’nın anlattıkları zırvadır ve bu kitap psikolojik harekât malzemesidir.
EMRAH AKGÜN / FBKG