Nerede Bu Millet?
Anayasa’nın 26 adet maddesi değişecek diye herkes saatlerce konuşuyor. Sayfalarca yazıyor. Ben de yazacağım ama anayasa hakkında değil. Dedim ya herkes yazıyor. Ama esas olan bildiğini ve anladığını yazmaktır. Size çok arabesk gelecek yazdıklarım. Çünkü sizin daha önemli sorunlarınız var! O yüzden size sürükleyici bir yazı vaat etmiyorum.
Ben unutulanları yazmak istiyorum bu defa. Yazılacak kadar önemli şeyler nasıl mı unutuldu?
• Önce türban derdine unutuldu yıllardır,
• Irak’ın kuzeyine girilsin mi girilmesin mi tartışmasına,
• Siperde kim çömeldi, ayakta kalana helal olsun laflarına,
• Terörist başı muhatap mı alınıyor söylentilerine,
• Sonra da genel af tartışmalarına,
• En son da referandum hikâyesine unutuldular.
• Türk takımları Avrupa’da ne yapacak beklentilerini de biz unutmayalım.
“Unutulanları birkaç günlüğüne bize hatırlatan 20 yaşındaki bir çocuğun feci bir şekilde ölümü oldu. Bölümümüz aynı olsaydı sıra arkadaşı olacaktık. Ölümüyle duydunuz adını. Size ismiyle değil de ölümüyle hatırlatmak istiyorum kendisini. Yazımın doğası gereği. Çünkü ölümü, isminin ötesinde çok şey anlatıyor bana.
İnşaat işlerinde çalışıyordu okul harçlıklarını çıkarmak için. Bir de ödenecek harç parası vardı. Beton kalıpları söküyordu yazları inşaatlarda. Yine bir beton kalıbı sökerken ayağı kaydı, düştü ve öldü. Bu kadar az şey ifade ediyor sizin için.
Bir öğrenci neden yaz boyunca, konserlere gitmek, arkadaşlarıyla gezmek, denize girmek, araba yarışı yapmak dururken beton kalıpları sökmeyi tercih eder günde 30 lira için? Ben söyleyeyim; başta yoksulluk olmak üzere, harç ücretleri, okul harçlıkları, kitap masrafları, ailesine yardım etmek…
Bas bas bağırmayacağım, yıllardır bağırıyorlar zaten. Sosyal Devlet’te eğitim temel haktır… Temel olan yaşama hakkıdır. Eğer devlet vatandaşının temel hakkını karşılayamıyor ve güvence altına almıyorsa suçludur. Ben devletten davacıyım, bir gencin temel olan yaşama hakkını koruyamadığı için. Bu bir ideoloji meselesi değildir. İnsanlık meselesidir. Sadece insanlıktan uzak olan kapitalizmin umurunda değildir bu hak. Ben sizi çevremde suçlama olarak algılanan “kapitalist olmak” tabiriyle itham ediyorum bu gece.
Okullar açılıyor eylül ayında. “2009 yılında ise 191.798 öğrenciye burs, 625.904 öğrenciye öğrenim kredisi olmak üzere toplam 817.702 öğrenciye aylık 180 TL burs ve kredi,483.993 öğrenciye de katkı kredisi verilmektedir.” Bu bilgiyi devletin Kredi Yurtlar Kurumu, öğrencilerin bildiği adıyla KYK sitesinden aldım. Bahsedilen 180 lira 2010 yılında 200 liraya yükseltildi her yıl yapılan ocak ayı zammıyla. Kamu-Sen’in, İstatistik Kurumu’nun verilerini esas alarak hazırladığı haziran ayı rakamlarına göre;
“Çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 1.467,60 TL olarak hesaplanmıştır. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi ise 2.931,81 Lira olarak belirlenmiştir. Çalışan tek kişinin açlık sınırı ise 1.120 Lira 65 Kuruş olmuştur. Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı 2010 yılı HAZİRAN ayında 1.146,20 Lira olarak tahmin edilmiştir.”
Diğer suçlu da sizlersiniz. Toplumun temel sorunlarına yoğunlaşmak yerine yapay gündemlerle onlarca yıldır gündemi meşgul ettiğiniz, sadece okuyabilmek için hayatlarını kaybedenlere sahip çıkmadığınız; ayda 200 TL’ sına vatana ve milletle faydalı olabilecek bir birey haline gelmelerini beklediğiniz için….
Ben daha fazla yazmayacağım. Bir öğrencinin neden kendini geliştirmek, sosyalleşmek, eğlenmek, seyahat etmek yerine beton kalıpları sökmesinin sebeplerini biraz da siz düşünün!
MERVE ÇOBAN / FBKG