Güneş Erkul Yazdı: Özgürlük… Bağımsızlık… Karakterimizse…
Varlığınız buysa, ortaya koyarsınız, “ya bağımsızlık, ya ölüm!” dersiniz; dizleriniz üzerinde yaşamaktansa ayaklarınız üzerinde ölmeyi yeğlersiniz ve bunun için savaşırsınız, “ne kadar yaşadığın değil, yaşadığın sürede ne yaptığın, tarihe ne kattığın önemlidir” diyen birer Deniz olunmalı der… Son nefesine dek Tam Bağımsız Türkiye sevdasını haykıran Yusuf olursunuz.. Çünkü çok iyi bilirsiniz ki savaşan belki kaybeder ama savaşmayan zaten kaybetmiştir…
Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih eden öz yapınız; gerçek bir toplumcunun, insancılın portresini çizer; içinde onur vardır ve de namus..
Vatan namussa..namuslular namussuzlar kadar cesur değilse… Cesurlar susturulurken korkaklar pusmuşsa,susmuşsa… Sıranın kendisine gelmesini bekliyorsa…
Mücadelenin gecesi gündüzü yoktur ..uykunun önemi yoktur; korkaklar yüzünden kahraman olmak zorunda kalanlar için… Uyuyanları uyandırmak için uykusuz kalırsınız, çözüm, çare ararsınız,yazarsınız; savaşırsınız alabildiğine bilgi kirliliğinin ortasında açarsınız üzeri örtülü gerçekleri; aydınsanız, aydınlıksanız…
Evet dostlar…
Cehalet hiç bu kadar cesur olmamıştı… Çünkü aydınlar hiç bu kadar korkak davranmamıştı!…
Türkiye karmaşık bir süreç içinde…
Eğer Özgürlük.. Bağımsızlık..karakterimizse..Kurtuluşu kimseden beklemeyeceğiz, kurtuluşun bizde olduğunu fark ederek; medyanın yarattığı kahramanların büyüsünden sıyrılarak… Tek kılavuzun akıl ve bilim olduğu gerçeğini göz ardı etmeden, gerçekleri söylemekten korkmayacağız, yüksek sesle haykıracağız… Sonumuzu düşünmeden halkın kahramanı olacağız…
KEMALİST ÖRGÜTLENMELERİN SINAVI…
Konunun daha somut safhasına değinelim ve uyaralım; ülkesinin 2.Kurtuluş Savaşı’na öncülük edecek olan,Özgürlük ve Bağımsızlık benim karakterimdir diyen Kemalistlerin uyanık olması gereken bir süreç yaşıyoruz, kemalist örgütlenmelerde değişik tasarımlar, operasyonlar gözlemek olanaklı…
Kemalist parti üyesi uyanık olmalı, kemalist gazete okuru, kemalist dernek üyesi… Şimdilerde Kemalist bir dernek; çok önemli bir demokratik baskı gurubu sınavdan geçiyor..
Cumhuriyet tarihinin en büyük mitinglerinin gerçekleşmesine öncülük eden; Kemalistlerin öncü kuruluşu Atatürkçü Düşünce Derneği Genel kurul süreci yaşıyor…
İdeolojik söylemleri ön planda tutan ADD’nin bilinçli üyeleri; emperyal güçler olarak gördükleri AB ve ABD konusunda çok hassaslar, çünkü Tam Bağımsız Türkiye ilkesini şiar edinmişler ve bağımsızlığımıza kast edenleri çok iyi saptamış vaziyetteler. Bu nedenle derneği bu çizgisinden saptırmak isteyen güçler sinsi hareket etmek zorundalar.
İdeolojik sapma işe yaramayacağı için ADD’yi kontrol altından tutmak isteyen güçler; edilgenleştirme(pasifize etme) yöntemini seçmekteler. Bu klasik yöntemin en klasik uygulaması alanlara çıkmayan, salonlara hapsolmuş, eylemselliğe kapalı, resmi törenlere çelenk koymak v.b. ile etkinliklerini sınırlayan, tam bağımsızlık ilkesini gözardı eden, Atatürkçülüğü yalnızca laiklikten ibaret gören gardrop Atatürkçülüğü anlayışını egemen kılmak… Diğer ulusalcı kitle örgütleriyle işbirliği ve dayanışmayı “marjinal örgütler var” öcüsüyle baltalamak.. “Ne ABD, Ne AB Tam Bağımsız Türkiye” sloganının damgasını vurduğu antiemperyalist vurgularla dolu kitlesel eylem ve mitinglere katılımı önlemeye çalışmak, üye olmayı zorlaştırıp; seçkincilik yaparak, halktan kopuk bir dernek yaratmaya çalışmak.. gibi sıralayabiliriz..
Çağrım tüm ADD delegelerine; seçim yaparken tüm bu noktalara dikkat etmek, ergenekon operasyonlarının ardından kendi iç operasyonlarıyla edilgenleştirildiği öne sürülen dernekte; cesur, eylemci , mücadeleci, stratejik düşünen ve kendi içinde uyumlu bir yönetimi seçmek yaşamsal önemde…Partileri kemalist politikalara yönlendiren, ama partiler tarafından yönlendirilmeyen..İşbirliği yapan, birleştiren; ama tam bağımsız bir ADD için… Siyasi basamak görüp, kartvizit olsun diye seçilmek isteyenleri değil, ülkemizi kemalist devrim rotasına götürecek halk hareketini, bilinç patlamasını sağlayıp, örgütleyebilecek yöneticileri seçmek için…
Yazımı İlk Kurşun’un 40. Sayısında bu konuyu ele alan Tolga Kale’den yaptığım alıntıyla tamamlıyorum.Kuruluşundan bu yana derneğin çeşitli kademelerinde görev alan, sevilen genç bir ses bizim de katıldığımız şu saptamaları yapıyor:
“Atatürk’ün devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma zorunluluğunu hisseden, devrim şehidimiz Prof. Dr. Muammer Aksoy başkanlığındaki bir grup vatansever tarafından kurulan Atatürkçü Düşünce Derneği, Haziran ayında olağan genel kurulunu yapacak.
Türkiye’nin her köşesini cesur yürekleri ve aydınlık beyinleriyle örmüş, ADD örgütleri, Haziran ayında yeni genel merkez yönetimlerini seçecekler.
ADD örgütlerinin verdiği onurlu mücadelenin; şeriatçılar, mandacılar, numaracı cumhuriyetçiler, bölücüler ve dış güdümlü maşaların gizli ittifaklarını ne denli rahatsız ettiği ortada.
Bugün, kurdukları paravan şirketler ile yurt dışındaki gurbetçilerimizin paralarını sümen altı edenler, insanlarımızın dini inançları üzerinden ticaret yapanlar, Cumhuriyeti yok etme amaçları için yurt dışından fon alıp kullananlar, Ermenilere soykırım yapıldığını savunanlar, AB ve ABD’nin çıkarlarını ülkemizin çıkarlarının üzerinde görenler bir araya gelmişler her fırsatta Atatürkçü Düşünce Derneği’ne saldırıyorlar.
Genel başkanına düzenlenen komplo nedeniyle sarsılan CHP’nin, önceki dönemlerde yaşadığı Sarıgül hareketi tarzı bir olayın, ADD’de de yaşanabileceğinin konuşulduğu bugünlerde, ADD üzerinde çeşitli komplolar düşünen tüm mihrakların bilmesi gereken bir şey var.
Atatürkçü Düşünce Derneği’nin örgütleri, derneğin üzerinde oynanabilecek tüm oyunları bozacak ve kendine laik, demokrat, tam bağımsızlıktan yana, ADD’nin ve ülkenin çıkarlarını tüm kişisel ve partisel çıkarların üzerinde görecek bir yönetimi seçecek bilinçtedir.
Üyelerinden aldığı aidatlar ve yasal bağışlar ile ayakta duran, hiçbir örtülü bağışı, gizli hesabı, dış kaynaklı fonu olmayan ADD, yeni dönemde yoluna, derneği siyasi basamak olarak görenlerle, kökü belli olmayan ekonomik kaynağa sahip olanlarla, tam bağımsızlık sözünü bile cesurca söyleme cesaretine sahip olmayanlarla değil, Kemalist devrimin hiçbir ilkesini bir diğerine feda etmeyen, derneği siyasi bir rant aracı olarak görmeyen, tam bağımsızlıktan yana olan kadrolarla devam edecektir.
Gün, Atatürk Cumhuriyeti’ne sahip çıkma günüdür.
Gün, maskeli ya da maskesiz tüm Atatürk düşmanlarına karşı kenetlenme günüdür.
Gün, Atatürkçülerin el ele omuz omuza verme günüdür.
Mustafa Kemal’in yolundan yürüyenler, el ele omuz omuza verdiklerinde yenemeyecekleri güç, aşamayacakları güçlük yoktur.”