Köpekleşmek
“Senin köpeğin olurum” demişti birisi… Oysa insan olmaktır aslolan ve zor olan. İnsanoğlu; adı bu olmasına rağmen, belki de milyon senedir insan olmaya çalışıyor. Bütün bu erdemler, ahlak kuralları, dinler, ideolojiler; adı insan olan bu varlığı insancıllaştırmak içindir. Yoksa hiçbirinin varoluş nedeni bundan kâr etmek değildir. Her ne kadar bunlar da rant konusu olduysa bile, bu da bize göstermiştir ki insan hâlâ insan olamamıştır. İnsan, insan olamadıkça en çok benzeştiği hayvan da köpektir. Köpeğe benzemesinin nedeni, tek derdinin kemik olması ve onu yalayabilmek için birilerinin paçalarına sürtünmesidir.
Onuru yoktur. Onur olmayınca asaleti de yoktur. Asaleti olmayınca, binlerce yıllık sevgi ve aşk, sadakat soyluluğunda da nasibi yoktur. Varsa yoksa yalanacak bir kemik ve bir poşet içerisinde önüne atılacak et parçalarıdır varoluş sebebi. Bu yüzden paçalara sevimli sevimli sürtünmek, kendini sevdirmeye çalışmak ve kemik yalamak varoluşsal bir durumdur onun için.
Sanmayın ki sadıktır. En hain yaratıktır köpek. Sizden ayrılmamasının sebebi sizi sevmesi değil, yaladığı kemiğin kaynağının siz olmanızdır. Bir gün başka bir elde daha lezzetlisinin olduğunu ve giderse alabileceğini bilirse, gider. Eğer sürekliliği olmasa oradan da gider, belki yine size döner daha azına razı olmak zorunda kaldığı için. Köpek haindir, önce kendi soyuna ihanet eder. Rahmetli Hasan Yalçın üstadımız “ kurdun dokuz yavrusundan biri köpek olur, sonra da kendi soyuna en büyük düşmanlığı o yapar” demişti “Dönekler” kitabında.
Vahşi bir hayvanla karşılaştığınızda sizi korumak için ileri atılır bazıları. Sakın bunu, sizi korumak için kendini feda ediyor diye algılamayın. Aslında kendini korumaktadır, derdi. Siz ölürseniz sahipsiz kalır. O kendi geleceğinin peşindedir.
Köpekleşen insanlar da böyledirler. Birisi eğer ona kemik veren ele saldırırsa, ya da sevmezse, hemen ileri atılır, can siperane onu savunurlar. Ne sevgilileri, ne aileleri, ne dostları bu elden daha değerlidir. Bu uğurda her şeyi ve herkesi yok sayabilir, böylece daha da göze girdiğini düşünür, kemiğin boyunun daha da büyüyeceğini hesaplar. Köpeğin sahibi de köpek olmayagörsün, bilir onun bu huyunu, kemiği gösterir, onu istediği yere götürür. İster bir arabanın arka koltuğuna, ister yatağa, ister Anya’ya, ister Konya’ya.
Köpekleşen insan bu köpekliğini de bilir. Bu yüzden bazıları kendinden korkar, evden dışarı çıkamaz. Çünkü bilir ki, kendini bir kaptırırsa her kemik uzatanla bir köşe başında iş tutmak zorunda kalır. Bundan kendini alamaz. Yani namus görüntüsü içerisinde, kendini evine ve ailesine hapsetmiş rolündekilerin, esasen korkuları köpeklik içgüdülerinin farkında olmalarıdır. Ellerine ilk fırsat geçtiğinde ise bu hapisliğin acısını çıkartırlar.
İşte böyleleri de insanın bozuk yavrularındandır. İnsanlığın varolma sürecine en büyük ihaneti yapanlardır. Onlar yüzünden kaybolur değerlerimiz. Onlar yüzünden kaybolur güven, aşk, dostluk, vesaire. Vesaire olur yani bütün insanlık kavgaları. Bazen bunları gören insanlar daha da fazla sarılırlar bu onurlu kavgaya ve insanı insancıllaştırmaya çalışırlar. Kimileri de zaten geni bozuk olduğu için “böyle gelmiş, böyle gider” der ve sokak köpeği olmaya devam eder.
Köpeğin eriştiği makamın da önemi yoktur. “ Ben sana makam sahibi olamazsın demedim, adam olamazsın dedim” olayındaki gibi her şey olurlar ama köpek olmaktan kurtulamazlar. Kimi karınız olur, kimi kocanız olur, kimi şirket yöneticisi olur, kimi iş adamı olur, kimi akademisyen olur, kimi ülke yönetir ama yine döner dolaşır köpek olur. Çünkü geni bozuktur. Çünkü soyunun kırmasıdır. Hep bir gözü, bir kulağı ihanete dönüktür.
Diyelim ki bu köpekleşen insan bir işe girdi. Ve diyelim ki bu bir dişidir. Yapacağı ilk iş, bütün vücudunu sergileyecek dap daracık pantolonlar, mini etekler ve buluzler giymektir. Düşünür ki, önüne kemiği atacak olan kişiyi, yani kemiğin sahibini kafalarsa her şey daha kolay ve garanti olacaktır. Kemiğin sahibi de böylelerini hemen tanır ve kemiği gösterip onu istediği yere götürür.
Diyelim ki köpekleşmiş olan bir erkektir; o zaman da her şeye boyun eğen, küfür yese kuyruğunu bacaklarının arasına sokup, kemiği tutanın bacakları arasına da sürtünmeye başlar. Soysuzdur, onursuzdur, kendinde olan ne varsa sahibine vermeye hazırdır. Kemiğin sahibi de genelde onlar gibidir ve bu yüzden onlardan ne istiyorsa, istediği kadarını alır, gerisini tükürür.
Böyleleri ülke yönetiyor olsa dahi, muhakkak bir kemik ve onun sahibi olması gerektiğini bilir, gider onu bulur, himayesine girer ve bacakları arasında, paçalarına sürtünerek yaşamaya çalışır. O isterse, vatan millet demez, satar savurur.
Yani köpek hayatta hangi sıfatı alırsa alsın hep haindir, hep güvenilmezdir. Eğer bir köpeğe sahip olmak istiyorsanız elinizde hep güzel bir kemik bulundurmak zorundasınızdır. Fakat bunun için uğraşmak sizi de köpekleştirir.