Türk Askeri Dikkat, Nato Strateji Değiştirdi!
Teknolojideki hızlı gelişmeler ile birlikte güvenlik sorunlarıda artarak değişik boyutlara ulaşmaktadır. Özellikle internet teknolojisindeki değişim ve artık tüm işlemlerin bilgisayarlardan yapılıyor olması hükümetlerin, şirketlerin ve diğer tüm kuruluşların bu konuya daha dikkatli eğilmelerini zorunlu kılmaktadır. Bu yeni yüzyılda ve gelecek dönemlerdeki savaşların sınırlar arasında değilde sınırlar ötesinde yapılacağı şu anda yapılan siber saldırılar ile kendini belli etmektedir.
2007 yılında Estonya hükümetinin Rusya tarafından siber saldırılara maruz kaldığını açıklıyarak NATO’dan yardım istemesi bu konuya önemli ölçüde dikkat çekmişti. Türkiye’nin de kendisini yeni yüzyıldaki gelişmelere göre, özellikle de siber saldırılara karşı, ayarlaması ve tedbirler alması gerekmektedir.
Bu doğrultuda, son dönemlerde hem NATO hem de Amerika Birleşik Devletleri siber saldırılara karşı yeni stratejilerin geliştirilmesi gerekliliğinden yola çıkarak bu konuda ciddi çalışmalara başladılar. 17 Mayıs 2010 tarihinde yapılan NATO toplantısında “Yeni Dünyadaki terörist, korsan ve siber saldırılara karşı NATO’nun üye ülkelerin çıkarlarını ve güvenliğini sınırlar ötesinden korumak için savaşlara ve operasyonlara cevap vermeleri ve üye ülkelerin bu saldırılara karşı koyma kabiliyetlerini artırmaları gerektirdiği” [1] yeni strateji bildirgesinde dile getiriliyor. Özellikle NATO Genel Sekreteri Rasmussen’in “bugünkü dünyada sınırlar ötesinden sınırlarımızın korunması gerekeceği”[2] yönündeki açıklaması dikkat çekmektedir. Bu açıklamalar ile birlikte NATO’nun 2020 yılı yeni stratejilerini belirleyen genelge de yayınlanarak kamuoyuna duyuruldu.
Korkulan ise yapılan siber saldırıların çok büyük tahripler yaratması ve altından zor kalkılan harcamalara sebep olmasıdır. En son olarak “gelecekte NATO üyesi ve NATO’ya yapılacak kaydedeğer nitelikteki saldırıların fiber optik kablolardan yapılacağı” [3] yüksek düzeydeki uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. NATO gibi bir güvenlik kurumunda bulunan bu ciddi boşluğun kabul edilmesi mümkün görünmemektedir, üstelik bu saldırıların çok sıklıkta ve çok yıpratıcı olarak yapılmakta olması olayın ciddiyetini göstermektedir. Bu tür saldırılara karşı üye ülkelerin tam bir işbirliği içinde olmaları gerekmektedir. Şu ana kadar kamuoyuna yansıyan bilgilerde NATO’daki birçok üst düzey askeri ve diplomatik yetkili de bu durumdan yakınmaktadır. Raporda, ayrıca bu saldırıların alışılmadık biçimde, çok değişken şekilde ve daha az tahmin edilen bir biçimde son yıllarda NATO ittifakına karşı olasılığı en yüksek dereceli tehdit olarak algılanıyor.
NATO’nun bu yeni stratejik bildirgesinde üç konu öne çıkmaktadır. Bunlardan ilki; düşman devletler tarafından balistik füze saldırısına maruz kalmak, ikincisi ise uluslararası terörist grupların saldırısına maruz kalmak ve üçüncü olarak değişik dereceli oranlarda siber saldırılar olarak adlandırılmaktadır.
Eski bir Pentagon yöneticisinin belirttiğine göre özellikle siber saldırılara karşı gelişmiş ülkeler de başarısız kalmaktadır. Günümüzde artan bu siber saldırıların öncelikli hedefleri ise “savunma sistemleri, finans sektörü, enerji sağlayıcı kablo ağları, elektirik sistemleri, taşımacılık, su sistemleri, hastaneler, okullar, gibi bilgisayar sistemi kullanan büyük kuruluşlar” [4] olarak belirtiliyor. Çok tehlikeli boyutlara ulaşan siber casuslukla mücadele etmek ise gerçekten çok zor. Çok hassas olan bilgilerin siber casusluk yolu ile çalınması ve bu bilgilerin düşman güçlerin ellerine geçmesi çok büyük bir risk oluşturmaktadır.
Siber suçlarla ilgili suçlanan ülkeler ise genellikle Rusya ve Çin. Dünyanın büyüyen iki dev ülkesi her ne kadar bu suçlamaları reddetselerde tam olarak suçsuz olduklarını kanıtlayabilmiş değiller. Bu saldırılar ise çok büyük maddi zararlara yol açmaktadırlar. Aynı zamanda bu saldırılardan korunmak için de milyarlarca dolar harcama yapılması gerekiyor.
Son yıllarda hızlı bir ekonomik büyümeye sahne olan Türkiye bu saldırılardan şimdi olmasa bile ileride payına düşeni alacaktır. Bu tür saldırılara maruz kalmamak veya en az hasarla atlatmak için Türkiye’nin şimdiden yukarıda belirtilen alanlara yönelik saldırılara karşı önlem almasında büyük fayda var. Özellikle siber saldırılara karşı, her ne kadar çok başarılı olamasalar da, Amerika ve NATO’nun aldığı önlemlerden yararlanarak bu saldırılardan korunmak için bu ülke ve kuruluşla işbirliği içinde olması gerekmektedir.
Sonuç olarak baktığımız da, yeni yüzyılın savunma sistemleri ve savaş yöntemleri hızla değişmekte olup bunun için devletlerin tam bir işbirliği içinde hareket etmeleri gerekmektedir. Yapılan siber saldırılar çok büyük ölçekli zararlara sebebiyet vermekte ve uğranılan zaraların tazmini ise yine çok zaman alarak yüksek oranlı harcamalara yol açmaktadır. Strateji konseptini değişen koşullara göre yeniden uyarlayan NATO ise bu tür saldırılara maruz kalmasına rağmen, zamanında önlem alamamanın sıkıntısını çekmektedir. Bu sıkıntı ise ne zaman ve nasıl saldırılacağının tam olarak bilinememesinden kaynaklanmaktadır.