Taraf’ın Kılavuzluğu
Ergenekon dalgasının müneccimleri, işbirlikçi sahte demokratlar, dinciler Mustafa Balbay’ın “günlükleri” medyaya servis edildiğinde zil takıp oynayarak Balbay’ı “darbeci” diye yerden yere vurmuştu. Silivri Toplama Kampı’nda yaklaşık dokuz ay sonra yargıç karşısına çıktığında Balbay, “Ben buradayım, Özden Örnek nerede” diye sorunca işbirlikçi sahte demokratlar bir anda Balbay’ın peşine takıldılar.
Sazan demokratlar da hemen atladılar, “Zaten, Deniz Kuvvetleri eski komutanı Örnek’in darbe planlarını kendi bilgisayarında yazdığı resmi raporlarla kesinleşmişti” dediler. Peki nerede bu rapor? Nerede olacak, Taraf gazetesinin manşetinde! Nasıl bir “rapor” olduğunu da açıklayalım: Darbe günlüklerini Nokta dergisinde yayımladıktan sonra Taraf gazetesine geçen Alper Görmüş, Ergenekon ikincil savcısı Zekeriya Öz’le yürüttüğü “teşriki mesai” yani işbirliği sonunda bir açıklama yaptı. Mealen “Günlüklerin Örnek’in bilgisayarından çıktığı yolunda polisten rapor verildiğini bana söylediler” dedi.
Bu açıklama sadece ve sadece Taraf gazetesinin manşetinde yer aldı ve o günden beri “doğru” kabul edildi. Oysa ortada ne rapor var ne mapor! Aksini iddia edenlere çağrı, raporu gösterin de ıslak mı kuru mu bir bakalım!
Yine işbirlikçilerin, dincilerin ve Kürtçülerin Dersim İsyanı münasebetiyle dört elle sarıldıkları bir “sesli belge” var. İhsan Sabri Çağlayangil, anılarını anlatırken Dersim için “Ordu zehirli gaz kullandı mağaraların kapısının içinden. Bunları fare gibi zehirledi. 7’den 70’e Dersim Kürtlerini kestiler” falan diyor.
Bu “sesli belge” de Taraf gazetesinde yayımlandı. Bir de kaynağı belli olmayan Almanya kaynaklı bir internet sitesinde. Ankara’daki arkadaşımız Işık Kansu, ortaya çıkarttı ki Çağlayangil yıllar önce anılarını gazeteci Tanju Cılızoğlu’na ses kayıt cihazı olmadan anlatmış ve Dersim’den hiç söz etmemiş! Sonuç, Taraf’ın ıslak, kuru veya sesli her türlü belgesi sahte! Fakat bir gerçek var, “odatv.com” haber sitesi belgeleriyle ortaya çıkarttı: Paramız yok diye ağlayan Taraf gazetesinin patronları geçen temmuz ayında 3 milyon sermayeli yeni bir şirket kurmuş. Taraf’ın internet sitesinin sinyalleri Amerika sümüklü ile bağlantılı bir şirkete ve künyesindeki kimi adresler de birçok dinciye çıkıyormuş! Kılavuzu Taraf olanın…
Domuz gribinin dini ve bilimsel yanı!
DİNCİ gazete Vakit’te dincilerin feriştahı Abdurrahman Dilipak, domuz gribi üzerine fetva vermiş. Domuz gribi aşısı içinde domuz virüsü genlerinin bulunmasının, domuzu haram sayan Müslüman ve Musevilerin domuz gribi aşısı olmalarının caiz mi, haram mı olduğu sorusunu gündeme getirdiği yazmış. Aşının haram olduğunun işaretini de “virüsün, ısrarla içinde domuz geçmeyen terimlerle isimlendirilmek istenmesi”nde bulmuş!
Abdurrahman’ın yazısı bize şu gerçeği gösteriyor: İslam âleminin son halife adayı civan padişahı Fatih Sultan Recep, aşı yaptırmayarak kendisini ve haremini domuzdan, genlerinden uzak tutmaktadır!
Gelelim, konunun bilimsel yanına! Domuz gribine karşı hap şeklinde bir ilaç var; adını herkes biliyor. Kuş gribinde de kullanılmıştı. Recep Akdağ’ın Sağlık Bakanlığı, kuş gribinde bu ilaçtan epey fazla ithal etmiş olmalı. İlaç kutusunun üzerine “Sağlık Bakanlığı’na aittir, satılamaz” damgası vurulmuş. Kutunun kapağında ilacın Temmuz 2005’te üretildiği, Temmuz 2009’a kadar kullanılabileceği yazıyor. Fakat kapağa sonradan bir bant yapıştırılmış, kırmızı harflerle “10 Ekim 2008 tarih ve 61544 sayılı Sağlık Bakanlığı oluru ile raf ömrü 7 yıla çıkarılmıştır” yazıyor. Dincinin bilimselliği ancak bu kadar olur!
Maşallah
Tarık Emre: “Libya diktatörü Kaddafi methiyeler düzdüğü Recep’i uğurlarken ‘Maşallah’ niyetine koca bir altın takmadı ya, yazıklar olsun!”
Epik
Işık İşgüden: “Washington Post, Recep’i epik olarak nitelemiş. Epik, destansal olduğuna göre, Amerikalılar Ergenekon’a gönderme yapmış!”
Devam
Sıtkı Ergüney: “AKP’de açılım bitmez. Madem demokratik açılım tutmadı, kaldığımız yerden teokratik açılıma devam!”
Yağmur Deniz
Danıştay, imam hatiplilere ayrıcalık tanımamış.
AKP de Danıştay’ı tanımaz, olur biter!
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”