Komutanım ”Süngü tak” Diyebilecek misin?
Bu televizyonlar, sınır boyunda, dağ başlarında kurulmuş karakollarda da var ve bir gece önce çarpıştıkları teröristlerin sınırdan kahraman edasıyla girdiklerini onlar da gördüler.
Bunu askerlerinize nasıl anlatacaksınız? Onlara “süngü tak” nasıl diyeceksiniz? “Ben size ölmeyi emrediyorum” nasıl diyeceksiniz? Sınırdan güle oynaya gelen teröristlerin, onları sırtlarından vurmayacağına nasıl inandıracaksınız? O insanlar orada yalnızca maaş almak için ya da mecbur olduklarından dolayı orada bulunuyor değiller. Bu insanları orada tutan şey;vatan sevgisidir!
Kimi izne gelemediği için karısından boşandı. Kimi aile fertlerinin cenazesine gelemedi. Kimi en yakın arkadaşını şehit verdi. Kimi sağlığını kaybetti. Ya evlatlarını şehit verip de “vatan sağ olsun” diyenler?
Bu ülkenin nasıl bir siyasi liderlik sıkıntısı var ise, aynı şekilde Türk ordusunun da böyle bir sıkıntısının olduğunu geçtiğimiz yıllar ve bugün yaşadığımız olaylar bize çok iyi gösterdi. Düşmanın tezgâhına uzanıp oradan çıkış aramak ne Türk ordusuna ne de tarihi şanla dolu bu millete yakışır.
Personeliniz “Neden buradayım?” diye sormaya başladığında, üç gün sonra affedileceğini bildiği teröristi vurmak için risk üstlenmediğinde, biz artık bu işi kaybettik demektir. Bu en ağır yenilgidir. Hem de öyle bir yenilgidir ki; pılımızı pırtımızı toplayıp Orta Asya’ya hepimizi postalayana kadar peşimizi bırakmayacaklardır.
PKK’nın bu şovuna sessiz kaldınız ve bu sayede artık Güney Doğu elimizden çıkıyor. Buradan dönüş olmadığını önümüzdeki yıllarda göreceğiz. AKP, Atatürk Cumhuriyetine en büyük kazığını atmış bulunuyor. Üzgünüm ama, söylemeden edemeyeceğim : Siz de buna ortak oldunuz.
PKK psikolojik harbi kazanmış bulunuyor. 34 kişi teslim oldu ama, binlercesini kazandı. Elleriyle zafer işareti yapmalarının sebebi budur. Yakında televizyonları dolaşıp kahramanlıklarını(!) anlatmaya da başlarlar. Bu arada Türk Ordusunun subayları da hapislere atılmaya devam eder.
Ben o dağlarda, defalarca ölümle yüz yüze gelmiş biri olarak diyorum ki; vatan ihtiyaç duyduğunda işimi gücümü bırakıp koşarak tekrar oralara giderim. Bunun için bir an bile tereddüt etmem. Fakat bu yaşananlardan sonra, benim vergimle maaş alan ve Türk Ordusunu yönetmekle görevli olan en üst düzeydeki insanların durumu içimi sızlatıyor.
Yıllardır söylüyorum: Bu ülkeyi savunmak kimin görevidir? Dünyanın en büyük beş ordusundan biri olduğu söylenen ordumuz kendi ülkesinin bekasında söz sahibi olmaktan aciz midir?
Eğer bu durumu onaylıyorsanız; vatan evlatları 2700-3000 rakımlı dağlarda ne bekliyor? Karakolları boşaltıp, askerlerinizi kışlalara çekmeyi düşünüyor musunuz? Ordumuz dağlarda meşgul edilirken teröristlerin kahraman edasıyla ülkeye giriş yapmalarını içinize nasıl sindirebiliyorsunuz, şehit ana babaları “Biz evlatlarımızı o alçaklar kırmızı halılarla karşılansın diye mi şehit verdik?” diye soruyorlar. Buna cevabınız var mı?
Ben bir an önce bu duruma tepki vermenizi ve bu vatanın sahipsiz olmadığını göstermenizi istiyorum.
Yoksa “süngü tak” diyemezsiniz, komutanım.