Türk Milleti
Ne yazık ki etnik milliyetçilik körüklenerek Türkiye’nin parçalanmasının zemini oluşturulmaya çalışılıyor!
En çok da bu politikaların etkilerini Doğu’da ve Güneydoğu’da görmekteyiz!
İnsanlar isimlerinin yanına etnik bir kimlik ekleyinde kendilerini yücelttiklerini zannediyorlar!
Ben de muhacir bir aileden geliyorum. Anne tarafımın bir kökü Bosna – Hersek’e, aslen de Konya Karaman’a -bir tarafı Kazan’a gider… Konya Karaman’dan gelen soy Karamanoğulları’na; Kazan’dan gelen soy Volga Bulgar’larına bugünkü adıyla Kazan Tatarlarına dayanır…Baba tarafımsa kuvvetle muhtemel Peçenek’tir!
Şimdi ben kalkıp benim nazarımda aile soyumu göstermesi haricinde hiçbir kıymet taşımayan bu boy kimliklerini mi kullanacağım yoksa atalarımızın ve Atatürk’ün büyük bir isabetle kaynaştırıcı, birleştirici kimlik olarak Türk adın mı?
Elbette TÜRK adını kullanacağım!
Çünkü her iki taraftan atalarım da onların atalarıda TÜRKÇE konuşmakta ve TÜRKÇE düşünmekte ve de
TÜRKÇE yaşamaktaydılar!
Bu gerçeği ne Fars etkisi altında kalan Selçuklu ne de Arap hayranlığının tavan yaptığı Osmanlı değiştirebildi!
Elbette Selçuklu ve Osmanlı eğrisiyle doğrusuyla bizimdir! Onlara da sonuna dek sahip çıkacak ve bize bıraktıkları güzel değerleri koruyacağız! Ancak Cumhuriyet’in değerlerinden de kati surette taviz vermeyeceğiz!
Türk toplumunu esasen bir arada tutan en temel harç DİL ve KÜLTÜR birliğidir!
Ben Türk ulusunun bütününe baktığımda DİN olgusunun çok da etkili olduğunu düşünmüyorum! Şimdi diyeceksiniz ki bu nasıl olur? Şöyle ki, Türk Dünyası’nın sınırı Balkanlardan başlar Sibirya’ya dek uzanır!
Bu geniş coğrafya’da varlığını sürdüren Türk halklarının tamamı müslüman olmadığı gibi; Müslüman olanların da kendi arasında tam bir birlik yoktur!
Hatta Türk Dünyası içinde Müslümanı, Musevisi, Hristiyanı, Şamanisti, Budisti, Maniheisti, Ateşperesti vb…. bir arada yaşamaktadır! Aslında Türk Dünyası Ve Türk Kültürü de bu yüzden güzeldir ve zangindir zaten….
Ancak, hele hele Anadolu’da yetişmiş bir Türkseniz bu coğrafyada sadece Türkçe konuşarak rahatlıkla anlaşabilirsiniz! Bunun için bir engel yoktur… Kimi zaman komik durumlarla karşılaşabilirsiniz ama bu komiklikler de Türkçenin güzelliğinin bir nişanesi!
Dolayısıyla Din olgusu Anadolu Türklüğü için birleştirici bir unsur olarak görülebilir fakat bu tüm Türk Dünyası için geçerli değildir!
Ancak güçlü kültürel köklerimiz bizi dün olduğu gibi bugün de bir arada tutmaktadır!
Mesela Tanrı Dağları’nda Köroğlu’yla karşılaşabilir, Semerkand’da Nasreddin Hoca’yla gülebilir; Merv’de Dede Korut’tan Deli Dumrul’u dinleyebilir; Doğu Türkistan’da Segah Makamı’nda şarkılar okuyabilir; Sibirya’da Alageyik Efsanesi’ni yaşlı bir kamın ağzımndan hikaye edilişine şahit olabilirsiniz! Hatta daha da ileri gidersek Semah’ın ve Sema’nın bir olduğu günlerde Yakutlarla birlikte halay tutarak Gök Tanrı’ya yalvarabilirsiniz!
İşte bu ülkede birilerinin gözden kaçırdığı budur… TÜRK KİMLİĞİ her şeyden evvel DİL VE KÜLTÜR zemininde şekillenmiştir!
Anadolu Türk’ü ise İslamiyet’i bir güzel kendine uydurmuştur taki Yavuz Sultan Selim kalkıp Halifeliği Osmanlı’ya getirene kadar! Hiçkimse Halifeliğin Osmanlı, dolayısıyla Türk ulusu üzerindeki yıkıcı etkisini görmemiştir tartışmamıştır!
Çok açık ve net ifade ediyorum: Hilafet Osmanlı için sonun başlangıcı olmuştur! Hilafetle birlikte Fatih devrinde başlayan Osmanlı Aydınlanması gerilemeye ve Kanuni’den sonra da hepten çökmeye başlamıştır!
İşte bugün dahi başımızı ağrıtan meselelerin başlangıcı taa o zamanlara dayanmaktadır! 1923’le başlayan Cumhuriyet sürecinde tam bertaraf ettik irticayı derken daha da azimli bir şekilde dirilmiş bulduk 1950 sonrasında…
Sonrası malum DP-AP-DYP ve AP den çok da farklı olmayan MNP-MSP-RP-FP ve FP’den türeyen SP-AKP… Ne yazık ki iktidara 60 yıldır egemen olan bu çizgi bizim makus talhimizin de bir belgesidir!
İşte bu tabloyu ortadan kaldırmak için elimizden ne geliyorsa yapmak zorundayız!
TÜRK KİMLİĞİ ve ATATÜRK ulusal varlığımızın temel direğidir ve uygar dünyada sadece ve sadece KİMLİĞİMİZE sahip çıkarak var olabiriz!
Atatürk’ün siyasi dehası nereden gelir diye sorar dururlar.. Cevabı basittir:
Atatürk’ün siyasi dehası kimliğine sahip çıkan bir TÜRK olmasından ileri gelir! Kişilikli bir insan kendine güvenen bir insandır!
Engin Ardıç bir yazı yazmış içler acısı! Hıncal Uluç da ona gerekli cevabı vermiş… İşte Engin Ardıç gibi kişiliği aşınıma uğramış olanlar dönem kimin dönemiyse onun ilahına taparlar!
Bugün paraya; yarın ikitidara….
Engin Ardıç gibilerin anlayamadığı ATATÜRK öylesine kişilikli bir insandır ki; onun bu yüceliği sayesinde BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’e üyeliği BİRLEŞMİŞ MİLLET’LERİN daveti üzerine gerçekleşen tek ülke TÜRKİYE CUMHURİYETİ’dir….
Atatürk “Benim yegâne sevetim Türklüğümdür!” diyecek kadar kimliğine sahip çıkan bir liderdir!
Dolayısıyla bize saldıranların her şeyden önce Atatürk’ü ve TSK’yı hedef alması boşa değildir! Onlar bu ülkenin gaflet uykusunda yüzen halkından çok daha iyi bilmektedirler Atatürk’e ve TSK’ya olan güveni yıktıklarında her türlü kirli emellerine rahatlıkla ulaşacaklarını!
Fakat hayal kurmak kimseyi incitmez! ampul kendinden öncekiler gibi gelir gider! mezar taşlarında başbakan tarafından da iyi bilindiğini düşündüğüm bir ibare çok hoşuma gider”Hüve’l-Bâkî” yani “Baki olan Allah’tır!”… İnsan Eyüp Mezarlığına ya da Karaca Ahmet’e gidince her şeyin ne kadar gelip geçici olduğuna bir kez daha şahit oluyor! 4-5 asırlık mezar taşları insanlarla alay edercesine gülümsüyor…
Anıtkabir Anıttepe’den Meclis’e ve Çankaya’ya bakarak gülümsüyor!
Çünkü Atatürk yurttaşının, ulusunun sabrının zorlandığını biliyor!
Ayranı kabardı mı babasını bile tanımayacağını biliyor!
İşte bu yüzden, birliğe ve beraberliğe ihtiyacımız var!
Yeniden dirilmek ve hak ettiğimiz mevkiye ülkemizi taşımak için tek yürek tek yumruk olmaya ihtiyacımız var!
Be her ne olursa olsun, hangi görüşten olursa olsun bu ulusun vatanseverliğinden ve Atatürk’e olan derin sevgisinden asla şüpheye düşmem… 60 yıldır uğraştıkları ve son 6 yılda her fırsatta Atatürk’e hakaret etmeyi adeta bir ibadet haline getirenlerin tüm gayretlerine rağmen bu ulusun yüreğinden silemiyorlar Atatürk’ü!
Halk derdine derman aramak için onlara gideceğine her vesilede Atatürk’e koşuyor!Anıtkabir her defasında dolup dolup taşıyor!
Henüz kalelerin dış savunma hatlarını bile yaramadılar! Onlar yardıklarını zannediyorlar!
Bırakın öyle zannetsinler!
Şeytanın kibri ve gafleti kendi sonunu hazırlamıştır!
Türk’e düşmanca saldıranların kibir ve gafletleri de kendi sonlarını hazırlayacaktır!
Yeter ki biz KİMLİĞİMİZE ve ATATÜRKÜMÜZE sahip çıkalım ve birlik ve beraberliğimiz koruyalım!
Her zaman bir umut vardır!
Her zaman bir çıkış yolu vardır!
Yeter ki biz onu aramaktan asla vazgeçmeyelim!
Sevgiler, saygılar!